Herkesleşen Bir Dünyanın Her Keşi Değilim
hayrettin taylan
Herkes kendi kaderinin sıradağlarında sırlarıyla sıralanır. Kendimizle tanışmak zirvede olur. Çoğumuz kendimizle tanışmayı hep ertelemişiz.
-Ertelenmiş düşler değil yaşananlar. Ruhumuza ekilmiş yarınlar kadar kemdimize yakın yetişmek lazım.En yeşilden, en maviye kadar toprak kokmalı .Her şeyin değdiği yer topraktır.Bütün dünya toprağın özüne özetlenir.Bu özetin sahibi insandır .
Herkes kendi nefesinde tutukluk yapar. Herkes içsellerine nişan eder, herkes kendi hayal kırıklığında kırılır. Ve herkes kendine nefesinin sessizliğinde kendine yenik.Şimdi detone olduğum bu kader şarkısında hangi seni, hangi senle yaşamaya geldim.
Nağmesi sana benziyor kaderinin.Bestelemeye gelirken, sana bestelendim.Aynı kaderin terazisinde sevmeye tartıldı. Yanışlarımı tartacak bir mizan arıyordum.Geldin, tartın, sol yanına bıraktın.
Oysa herkes batılı,batıl olan zihinsel yanılgılar vardı.Oysa doğulu ve dogmatik olan dokunmatik kültler vardı. Her adımda karşımıza çıkıyordu. Oysa, yaşamanın en güzel sınırları kutsal kitabımızda açıkça yazıyordu.Kur’an her şeyin ölçüsünü vermişti. Biz neden kendimize göre ölçülere tavır oluyorduk.
-Yol belli, yolcu belli, yöntem hep farklıydı zaten.Sevmek bir özetti bu ölçülerde.
Herkes kendi gönül ağacında bülbül olmalı.Kendi gülüne meftun olup dalında ötmeli.Ya biz her güle bülbül, her bülbüle şad olma uçuşundayız. Doyumsuzluğun Hipokrat yemini bozduk.Hasta kendimiz olduk.Yalanın, arzunun, isterik demlerin doktoru yok.İlacı yoktu günahların.Ahları vardı. Vaylarına tanışmaktı ders. Dersimizi nefsimizde alamıyorduk.İzzet- i nefsimiz kirlenmişti. Kirli hal’den temiz bir gelecek arıyorduk.
-Yansık temellerimiz , can kırığı aynalarda gözükmüyordu.Temel dinamiklerimize dinamitler yerleştirmişti sistemlerin gizil sülükleri.Sosyolojik merdivenimize yerleştirilmişti içsel ve nefis mayınlar.Biz kültürel sığışmanın, yozlaşmanın milimlerinde zevklice eriyorduk. Teknolojik ağda , bize örülmüş ağların farkında değildik.
-Zaman en büyük hırsızken zamanımızı uyuşturup bizden çalan sosyal medyanın medyanları olarak sıralandık. Benzerlerimiz almak istediler.Herkes birbirine benziyordu.
-Geceleri aynı yerde bir yar gibi sarılıyorduk sosyal medyanın uzantılarına.
-Herkes benzer paylaşımlarına beğenilerini sunuyordu. Nerede olduğumuzu yazma hastalığımız kuyruk sallıyordu.
Sosyal ego hastalığımızı sağlıklı yaşam olarak yansıtıyorduk.Herkes kendi yanlış aynasında yakışıklı veya güzeldi.Güzelliklerimiz aynada gözükmüyordu.
Çok giyiniyorduk ;ama ruhumuz çıplaktı. Ruhsal aydınlanmanın terzi çırağı yoktu. Büyük ustada, her yaşama uyumlu, uyanışlı, uyarılmış, dirilişe, mutlak giysilere uygun kumaşları sunamıyordu.
-Herkes ,giyinikken çıplak amaçlarda soyunuktu.
Herkes kendine ağına ağ bağlantısıydı.Herkesin çevrimiçi göründüğü dünyası kadar asıl çevrimdışılığını içiyle beraber doluca yaşıyordu.
-Çevrimdışı yaşadıklarımız hayatımızın boyası olmuştu.Kirli emellerimizi sosyal boyalara bandırarak doyumsuz yaşamlara adıl olmuştuk.
Herkes kendi gönül kapısının anahtarını arıyordu.Gönül vardı, anahtar da vardı ;ama herkes kendi doyumsuzlukların çilingircisi olmuştu.
-İçimizdeki çocuk açtı. Psiko-sosyal denklemde kendi açmazlarımıza yeni yaşamlar için yeni kapılar, yeni anahtarlar yaratıyorduk.Kendi gizil amaçlarımıza özel kılıflar buluyorduk.İçimizdeki aç çocuğun mümesiliyidik. Ona doğal ürünler bulmakta zorlanıyorduk.Bu yüzden hastalığın gizli öznesi olup kendimizle kumar oynuyorduk.
“Düşünce ve duygular yapıcı yöndeyse hayat ve enerji verir, yıkıcı yöndeyse hayat alır ve yok edici olurlar.” Negatiflerimizi pozitife edecek yollar olmalıydı. Doğruların doğurgan doğrusunda olmalıydık.
-Herkes kendine çekidüzen vermeliydi kurulu düzenlere karşı. Sistemlerin sistematik yanılgılarından arınıp özümüz kadar temiz gerçeklere gerçek olmalıydık. Bilinçli, ilerici, inançlı,kendine ait duruşu olan, çağın sosyal algılarını bilen, kendinle barışık, uluslar arası güdücülerin tuzağını bilip uzaklaşan, kendi sosyometrik dilimlerinde dil dil yazgısına yazılı güneşler olmalıydık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.