Olmaya Devlet Cihanda Bir Nefes Sıhhat Gibi... ( Ömür perdesinden bir kare)
Alınamayan nefesin sancısı vurur yamaçlarına şehrin
İki büklüm yollar, yıkıldı yıkılacak yerleri öpecek dağlar..
Günlük işlerine dalmışken birden bir sancı saplantı göğsüne... Eliyle destekleyerek nefes almaya çalıştı… Rahat nefes alamamanın ıstırabı haleler oluşturdu kadının yüzünde. . Sesi cendereye vurulmuş gibiydi ’’Ya Rab’’ dedi devamını getiremedi. Olduğu yere yıkılıverdi. Bir müddet yerde kıvrandıktan sonra, yavaşça kalktı. Evin içinde dolaşmaya çalıştı. Boğazına bir ip bağlanıp sıkılıyor, nefes alıp vermesine engel olunuyordu sanki. Bir an aynada kendini gördü, yüzü kül gibiydi. Gözleri kan çanağına dönmüştü…
Derin derin nefes almaya çalıştı, alamadı. . Durumu iyi değildi. Daha öncede böyle olmuş fakat bu kadar uzun sürmemişti. Evin içine sığmadığını hissetti . Başına bir şal alıp kendini dışarı attı. Nereye gittiğini bilmeden yürürken , eli göğsünde, zorlukla dönen dilinde duayla ve durmayan yaşlarıyla parkta buldu kendini. Elinin tersiyle yaşlarını sildi . Bir ağacın gölgesine oturup sırtını ağaca dayadı.
Rüzgar esiyor, kuşlar ötüyordu. Sokak köpekleri birbiriyle dalaşıyordu. Sesleri havada akisler çizerek ulaşıyordu ona. Her şey birbirine karışmaya anlam ve önemini kaybetmeye başlamıştı. Oysa ne çok severdi doğanın sesini dinlemeyi. Ani bir inlemeyle yere doğru eğildi. Dayanacak gücü kalmamıştı. Hiç bir şey düşünemiyordu.
Can kuşu kafesinden uçuyor muydu yoksa? Yer deniz, o batan bir gemiydi sanki. Batıp gidiyordu,
yutuyordu onu sular. Girdaba tutulmuş gibi dönüyordu başı. Bir köpek soluması duydu yanı başında. Zorlukla açarak gözlerini baktı. Bir tebessüm yayıldı yüzüne belli belirsiz.
Garip bir boşluk vardı içinde. Hiçbir şey hissetmiyordu. Nefes alıp almadığından dahi emin değildi. Çimenlerin üzerinde öylece yatarken tek bir şey vardı düşüncelerini esir alan! Rabbinin huzuruna perişan gitme korkusu! Azabını ve merhametini tartarken terazisinde, ömrü gelip geçti gözlerinin önünden. Korkuyla ümit arasında gidip gelen düşüncelerle ‘’Ya Rab!’’ dedi zorlayarak kendini ‘’ Affet beni’’
Neden bilinmez gözlerinin yaşı hiç durmadan düşmeye devam etti. Ta ki bütün sesler kesilip her yer karanlığa karışıncaya kadar…
….
Sonu yok bu hikayenin. Nerde biter, nasıl biterdi kim bilir! Bir nebze hatırlamak lazımdı doğum kadar hak olan ölümü… Ganimet bilmek için alınan her nefesi, geç kalmadan ibret alınmalıydı gidenlerden…
Eyvah/a düşmeden zaman, vade varken değerlendirmeliydi an be an. Kıyameti kopmadan , kafesi terk etmeden can...
Alınamayan nefesin sancısı vurmadan yamaçlarına şehrin
İki büklüm olmadan yollar, yıkılmadan yerleri öpmeden dağlar…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.