- 623 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BANA BİR BORÇLUSUN
An gelir gözlerinin tuzu yakmaya başlar önce yüzünü,yüzün yanar sanırsın oysa yanan yüreğindir.ızdırabın ı çektiğin nedir yaşadığın mı yaşayıp ta hayatından atamadığın mı
gene yalnızlığa oynuyorsun zarlarını...bu kumarı kaybetmek için oynuyorsun,içim acıyor sanki binler ce bıçak yarası var vücudum da,binlerce acı gücümün yetmediği bir acı
ne çığlık atacak nede ağlayacak gücüm var
susmak ........
bütün acıların çığlık çığlığa haykırırken susmak ellerin soğuk mu ......
sesin duyulmaz olur hayat mı hırsız ..kader mi hırsız ..senden çaldığı sadece bir sevgimi
gelmişin mi geçmişin mi geleceğin mi ..rüyalarındaki sıcaklıkmı senden çalınan,seni bu soğukluktan kurtaracak kibritlerin yok mu,yok mu her kibrite sakladığın hayallerin,soğukluğa teslim ediyorsun her şeyini,yaraların uyuşuyor acılar hissedilmiyor
dönüp kendine baksan kan revansın,şuursuz bir ,acısızlık,hissedebilmek .......senden çaldığı budur hayatın,(Dürüst biriyim yalanı sevmem doğruluk ilkemdir dobrayım hataları affetmem çok akıllıyım aklımı kullanmayı çok iyi bilirdim diye düşünürken adam genç kadın cıka geldi dönüp rehavet sarhoslugunda genc kadına seslendi bana borcunu ödemeyi düşünüyormusun :kadın ne borcu? adam : Bana gözyaşı borcun var! Genç kadın sordu:- Nasıl öderim? Adam gözlerini kırptı;- Haydi gülümse! Gülümsedi genç kadın. Adam, cebinden mendilini çıkarıp, borcunu sildi. Ve mendilini özenle katlayıp, yine kalbinin üzerindeki iç cebine koydu. Bir demet mor sümbül vardı kadının elinde.İkisi de bahar kokuyordu..Biri ilkbahar, diğeri güz. Adam, seslendi yine;
- Bana mutluluk borcun var! Genç kadın, biraz mahcup, biraz şaşkın sordu:-Nasıl ödeyebilirim? Heyecanlandı adam- Haydi yat dizlerime! Genç kadın bir kedi uysallığında, yattı dizlerine usulca. Adam, şefkatle saçlarını taramaya başladı kadının.Saçları, güneşe ve yağmurlara hasret hiç yaşanmamış baharlara benziyordu. Çaresizliğini ördü sıra, sıra.Sonra saçının her teline, mutluluğun çığlıklarını bağladı adam. Yetmedi, gizli düğüm attı... Ağladı.Hava kararmak üzereydi. Dışarıda yağmur yağıyordu delice. Adam, sürekli borç defterlerini kurcalıyordu. Genç kadının gözlerinin içine baktı;- Bana yürek borcun var! Borcunun farkındaydı sanki genç kadın, şaşırmadı.- Bu borcumu nasıl ödeyebilirim? Adam kollarını uzattı- Haydi tut ellerimi! Sümbül kokusu sinmiş ellerini uzattı genç kadın. Elleri öyle sıcaktı ki, eriyiverdi bütün borcu avuçlarının içinde.Genç kadın gitmek üzereydi. Adam son kez seslendi;- Bana can borcun var! Kadın irkildi;- Can mı? Sigarasından derin bir nefes çekti adam;- Evet... Can borcun var. Sensizlik öldürüyor beni! Hoşuna gitti sözler kadının- Peki bu borcumu nasıl tahsil etmeyi düşünüyorsun?Adam, biraz daha yaklaştı;- Yum gözlerini! Hiç tereddüt etmeden yumdu gözlerini. Adam da yumdu gözlerini, masumca bir öpücük kondurdu kadının titreyen dudaklarına.- Bu ne şimdi yaptığın? diyerek çattı kaslarını kadın...Adam, pişmanlıkla, memnunluk arasında gidip geldi. Kekeledi; - Hayat öpücüğüydü! Kısa bir sessizliğin ardından bu kez kadın öptü adamı şehvetle...Adam, şaşırdı;- senin bu yaptığın neydi? Genç kadın kapıya yöneldi;- Veda öpücüğü! Kalan borçlarına karşılık, yürek dolusu çaresizlik ve bir de mor sümbüllerini masanın üzerine rehin bırakıp gitti genç kadın. Adam koştu peşinden sümbülleri geri verdi kadına.- Ne olur iyi bak umut çiçeklerime, solmasınlar...Genç kadın sümbülleri aldı:
- Merak etme, gün aşırı sularım çiçeklerini! Adam sevindi:
- Güneşe, suya gerek yok. Gülümse yeter!Kadın gözden kaybolurken haykırdı adam,- Umutlarımı kefil yaptım. Unutma, bana aşk borçlusun! Haykırışı yağmura karıştı.Kadın, yağmuru hissetmeyen kalabalığa…m.b.y
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.