- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KURTULMAK DURURKEN
"SELAM, BEN YAŞARKEN BİR ŞEYİ KAYBETTİM VE ÇILDIRMAKTAN KORKUYORUM ÇILDIRIP DELİRMEKTENSE YÜZ AKIYLA KARA TOPRAĞA UZANMAK İSTİYORUM YORULDUM VE ÇEKEMİYORUM ARTIK YAŞAMAKTAN KORKUYORUM."
Yukarıdaki satırları yazan ve aynı haleti ruhiye içinde yaşayan birçok kardeşimize de belki yaşam umudu olacağına inandığım mektubumu ilgi duyan dostlarım ile paylaşmak istedim.
Faydası ve faydalı olması dilek ve temennilerimle.
Değerli Dostum.
Seni çıldırtan sebepten kurtulmadan kara toprağa girdiğinde kurtulacağınımı zan ediyorsun?
Size dünyayı dar eden, yaşamaktan bezdiren, hata, kusur, günah, yanlış, her ne ise, sıkıntı veren sebepten, burada dünyada pişmanlık duymadan, özrünü dilemeden bağışlanmayı hak etmeden, vicdanımızı temizlemeden gitmek hesabın daha zor bir mahkemeye bırakılması anlamına gelir ki, orada pişmanlık ta yok ki kurtuluş umudu olsun.
Tövbe kabul değil.
Mağfiretin mümkünü yok.
O zaman yapacağımız tek şey var.
Burada,
şu geniş ve aydınlık olan dünyada,
elimizden geldiğince ruhen ve vicdanen arınmanın yollarını aramak.
Bol bol tövbe edip bağışlanmamızı dilemektir.
Hatalarımızın tekrarına imkân vermemektir.
Sonra bu durumda olan sadece sizmisiniz?
Hayır asla! !
Zamanımız zor bir zaman,
İman zail, İslam zayıf, ibadet vasıfsız,
ahlak yaralı, adalet alil, insan çaresiz.
Böyle zaman ve mekânlarda
insanlar iman ve ahlaklarını kolay koruyamazlar.
Onun için
Efendimiz sahabelerine hitaben!
“Siz Allah’ın emirlerinden dokuzunu yerine getirip birini terk ederseniz, cehennemlik olursunuz.
Öyle bir zaman gelecek ki ümmetimden Allah’ın emirlerinin dokuzunu terk edip birini yerine getirenler cennetlik olurlar.”
İşte sanıyorum bizler,
Efendimizin dikkat çekmiş olduğu zamanı yaşıyoruz.
Yapacağımız tek şey var.
O da Allah’ın rahmetine güvenmek.
Mağfiretine sığınmak olmalı.
Bir de bizi rahatsız eden şey her ne ise!
Ondan fevkalade pişmanlık duyarak Allah’ın hakkımızda af ve mağfiretini dilemek,
umut ile beklemek olmalıdır.
Kutsi bir hadisi şerifte Allah;
“KALELLAHU TEÂLÂ ENE ZENNİ ABDİ Bİ” der.
Ben kulumun zannı üzereyim.
Kulum Benim hakkımda nasıl düşünür ise onun ile öyle muamele ederim.
Diyerek, bizi Zat-ı Ulûhiyet hakkında müspet düşünmeye davet ediyor.
Değerli Dost!
Ölüm çare değil.
Olsa, olsa çaresizliktir ki.
Oda Allah’a olan güvenin kaybolmasından başka bir şey değildir.
Allah’a güvensizlik ise! !
İnsanı çaresizliğe mahkûm eden en büyük hatadan,
en zararlı kusurdan,
en dehşetli günahtan,
en telafisiz yanlıştan daha büyük bir günah,
daha büyük bir kusur, daha büyük bir zarar sebebidir.
Değerli Dostum.
Ve saygı değer okurlarım!
İnanın ki yüreğimizi yakan, umutlarımız kıran,
dünyamızı daraltıp ahretimizi cehenneme çevireceğini sandığımız günahlarımız,
samimi tövbelerimiz ile cennete gitme sebebimiz olabilir.
İnsanı gurur ve kibre sevk edecek samimiyetten uzak
RİYA KOKAN ibadetlerimiz olacağına, göz pınarlarımızdan nedamet yaşları akıttıracak;
değil günahlarımızı temizlemesi,
belki cehennemin ateşini bile söndürme kuvvet ve kıymetine sahip
pişmanlık, tövbe ve istiğfar yaşları döktürecek GÜNAHLARIMIZ olsun.
Değerli Dostlar!
Dikkat! ! !
Tövbe edip kurtulmak duru iken!
Umutsuzluk içinde günahların en büyüğünü düşünmek niye! ! !
Allah Yar ve yardımcımız olsun.
Necdet EREM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.