- 414 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Dicle'ye Ağıt
Nerden başlamak gerek bilmiyorum. Yıllar önceydi. 3-4 yıl kadar önce…
Gittiler. Geriye birkaç resim, birkaç şiir kaldı. Belki yalnızlığın resmiydi onlar, belki de umudun, dostluğun.
Acı tarfini aşmıştı kalanlarda. Heryerde tarifi imkansız bir boğukluk. Hüzün ikram ediliyordu artık her kırathanede. Şehrin iklimi değişmişti; güneş artık daha bi yakıcı, geceler olabildiğine soğuk ve ıssız. Şehrin rengi değişmişti; kimse gülmüyordu sanki, çocuklar bilye oynamıyor, topaç çevirmiyor, kahkaha atmıyordu. Dengbejler susmuş, bağlamalar telsiz kalmıştı.
Gidenler dönmeyecekti…
Şehir öksüz kalmıştı belki. Amed susmuştu, Keçi Burcu ağlıyor; dökülen yaşlar Dicle’yi kucaklıyordu. Acı çoğalıyor, Dicle sel olup akıyor Mezopotamya Ovası’nın gevrek toprağında.
Gidenler dönmeyecekti…
Gece çöküyor kadim topraklara. Toprak sarıyor gidenlerden arda kalan gönül boşluğumu. Gece çöküyor, gece ağıt yakıyor…
‘’Mehmet ÇELİK – Dicle’ye Ağıt’’