- 1767 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
MEKTUPLAR-10
Bir sözcükten kendi kendime yazdığım bir mektup. Hiç iletilmeyecek, geçen bir anın asla geri gelmemesi gibi. Aşk desem ötesinde neler var merak ettim. Ruh desem, ne kadar yükseklerde görmeye çalıştım. Ne seni görebildim ki anlayabileyim. Ne gittiğini duydum ki ağlayabileyim.
Hiç cevabını alamayacağım, karşılığı olmayan sözcüklerimi süsleyen, hüzünlü bir şarkıydı bakışlarımdaki sana olan aşk...
Bir meleğe aşık olmak gibi.
Bir meleği dilemek gibi. Bir duanın özlemi gibi…
Tutup getirdiğim, sana yazıp, gönül dilimden sayıkladığım mahur bestelerimden, isimsiz ve sana asla ulaşmayacak bir mektubumdan sana selamlar..
Notaların ahengine böldüğüm, kekeme yetim yüreğimden, kalp kırgınlıklarımı, mevsim rüzgarına salıp, geceye verirken nefesimi, nefesimden sana selamlar…
Gel sende şarkım ol. Söyler misin? hangi şarkımı dinlediysen, o şarkımın sözlerindeki sevdalım ol. Kalp kırgınlığım, platonik ve karşılığı asla olmayacak tek taraflı sözcüklerimin anlamı ol…
Sahi en sevdiğin şarkı neydi? Hangi türküydü mırıldandığın? “Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime Ar u namus şişesini taşa çaldım kime ne.” Yoksa bir otobüs yolculuğunda, benim sevdiğim bir şarkıyı mı sevdin?
Sende; rüzgarımda seslendiğin, ezberimdeki kırık sözlerimde bir nota, kekeme dilime doladığım, mızrabının ucundaki sesim ol, seslenişim ol. “AŞK” ettiğim duamın karşılığı ol. Ses ver ki, geceyle örtünen tüm yalnızlıklarımı örten sis dağıla versin. Şarkı eyleyelim varlığımızı, bana eşlik eden, sonraki sözlerimin düetini de sana söyleteyim. Ümitlerimin vaktinde, göklü salkımından emzir beni ki, güz mevsimin bu yağmurlarında beraber ıslanalım. Seninle hiç yağmurda yürüdük mü?Yada sen yağmur ol sağanağına tut bu çorak yüreğimi. Güz yağmurum diyebileyim sana, seline kapılıp içimdeki yangını söndürebileyim, sonrada denizine varıp aslıma, aslına karışıp, varlığında yok olayım. Geride ne adım nede tadım kalsın. Varlığımın bendeki yanı yok oldu, varlığımın sendeki yanınla an beni, anla beni, aşka giydir, aslına vardır beni… Sen çocuk sevincimle yükseklere uçurttuğum bir uçurtmaydın, ben seni yükseklere, daha daha yükseklere saldıkça mutlulukla, gururla, sevinçle sevinirken, oysa seni kendimden uzaklaştırıp, sende küçülmeye başlıyordum. Ne kadar yükseğe çıkardıysam ben o kadar küçük görünmeye başladım. Neden beraber uçmadık ki?
Acıttığım içimin sancısından, acıktığım sofrana, damla damla aktığım yüreğinde uyandır beni ki, sesimle sana söz verdiğim aşkı söyleyeyim. Hiçbir sözüne benzemeyen bir sözle başlayabileyim. Yokluğunda azalıp, gözlerinde çoğaldığım ışığına katılayım. Gönlümün selinden, kanayan tüm yaralarıma aşk merhemim sen değil miydin? Bir bakışınla bir gece vakti beni karşılayan sen değil miydin? Sonrada göz yaşlarınla uğurlayanda sen değil miydin?Hani can dediğin, canım diye hiç seslenmediğin, seslendiğim, nefesinle dudaklarının mührünü bana açtırmadığın, ellerime hiç dokunmadığın, sadece tertemiz bakışlarla seviştiğimiz, tüm kilitli kapılarını açtığın ben değil miydim. Yurdum dediğin, işgal ettiğin, benim surlarımı, sınırlarımı kaldırdığın sen değil miydin? Hangi gecenin karanlığıyla giyindik, kapattık tüm günahlarımızı, hangi yalanın koynunda gerçeğin bıçak gibi keskinliğinde kesildik, parçalandık ve öldük. Kendimi bilmem, ama senin mutluluğunla ben mutlu oluyorum…
Çünkü kendimi hiç aramadım seni aradığım kadar, kendimde bir şey bulmadım sende gördüklerim kadar.
YORUMLAR
Şirin Kelebek tarafından 11/8/2014 12:44:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
matrix1971
her yorumun aslında yazdığım her mektuba farklı bir anlam katıyor.