- 518 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İlahlaş-tır Ma
İlahlaş-tır Ma
İnsanların “İlah” tutkusu en zayıf noktalarıdır!
“La ilahe illallah” (İlah yok Allah var) diye söze başlayım ki yazının devamı daha rahat anlaşılsın!
İlk zamanlarda insan ilahlar sonraları yarı insan ilahlar ve ilah temsilcileri şeklinde günümüze kadar gelen bir seyir var! “Gelişen” demek daha doğru! İnsanlık geliştikçe kendi aralarında eşit olduklarını daha net görmeye başladı; insan ilah ve yarı insan ilahlar tamamen ortadan kalktı hatta aracılar, elçiler dönemi de kapandı!
İnsanlığın en eski öğretisi olan ilahlar genlerindeki yerleşik kodlama gereği başka şekillere bürünerek insanların karşısına çıkmış ve asla kurtulamamış insanlık ilahlardan! İlahlardan kurtulmadan Allah kabul edilse bile şirk devam eder! O halde şu bin kılığa bürünebilen ilahlardan bir kurtulalım da yolumuzu bulalım!
Nedir ilahlar?
Klasik olarak insanın tercihini etkileyen her şey “İlah” kapsamındadır! Para, mal, hırs, şehvet, korku, mükafat, öcü, cici hepsi bu kapsamda… İnsanın tercihini pozitif veya negatif etkileyen her şey! Cici ilahlar öcü ilahlar olarak da sınıflanabilir! Bereket ilahesi, savaş ilahı, aşk ilahı uzun bir liste! Aslında Allah’ın esmasının her birine bir ilah nerdeyse tarihsel süreçte üretilmiş! İnsanlık gelişince de ilahlar yerine o işleri temsilen esma devreye girmiş. İlahlar kalkmış…
İlahlar ilke olarak kalksa da toplumdaki kabulü açısından kakmış mı?
Pop ilahları, popüler ilahlar, siyasi ilahlar, ideolojik ilahlar, ekonomik ilahlar, dinsel öğretilerin ilahlaşan otoriteleri ve kültürel alandaki ilahlar sapa sağlam ayakta… İnsanların tercihlerine hükmediyor. Bu ilahların belirlediği esasların dışına çıkmak belli bir bilinç ve cesaret işi! Bazen büyük bedeller dahi gündeme gelir…
İnsanların ilah zafiyeti her alanda belirleyici oluyor! İlahların hükümranlığına alışmış, kabul etmiş toplumlarda emir almak ve itaat fazla sorgulanmaz! Bir deney duymuştum tam böyle olmayabilir! Bir topluluğa bir adam bağırarak “Herkes ayağa kalksın! Hemen!” dediğinde nerdeyse oradakilerin tamamı doğal refleks olarak ayağa kalkmış! Başka bir deneyde gayet nazik biri normal bir sesle “Lütfen herkes ayağa kalksın! Hemen!” dediğinde kimse oralı olmamış! Çünkü insanlar emir almayı ve itaat etmeyi öğrendi! İlk çağlardan beri genlerinde var! İlahlar emreder, insanlar itaat eder! Kendi gibi bir insan olanın ilah gibi, emir vererek konuşmasına da doğal bir zayıflıkları var!
Bir toplantıya katılmıştım, kişisel gelişimci ders veriyor topluluğa; adam resmen zırvaladı ve saçmalıkları saydı. Ben, katılımcıları adeta salak yerine koyan bu adamın; konuşmacı, ders veren makamında oluşundan dolayı dinlendiğini düşünüyorum. Aynı adam, herkesin eşit kabul edildiği bir sohbette olsa çokları saçmalıklarına itiraz ederdi. Oysa kürsüde olduğu için ben dahil kimse gıkını çıkarmadı! Ve saçmalıkları güya öğretti insanlara! Kürsü ilahlaştırması… Bazı da kitap yazanların bir dolu saçmalıkları oluyor! Orada da “Kitap” adeta ilahlaşıyor! Bazen de bir köşe yazarı saçmalıyor! Eee, adam köşe kapmış saçmalayabilir! Köşe ilahlaştırması. Bazı da makam sahibi biri saçmalıyor; makam ilahlaştırması. Bazen de "Prof." unvanına sahip olan biri ortaya karışık saçmalıyor, o da bilgi ilahlaştırması. Bilginin kendi dahi ilahlaştırılabilir. Bunun örnekleri çoktur, uzatmayım. Ayağımıza yeni ilahlar dolanmasın yeterlidir! Biz yolumuzu buluruz!
Yani insanlar bir şeyin doğruluğunu ilahlaşmasıyla belirliyor! İlahlaştırılan doğrudur! Nasrettin Hoca bir ziyafette; günlük, sade kıyafeti ile bulunduğu ortamda bakıyor ki kıyafeti düzgün olanlara daha fazla hürmet var! Eve gider ve gösterişli kürkünü, kaftanını giyer gelir! Bu sefer en leziz yemekler, tatlılar, şuruplar önüne konur! Hoca, yemekten alır kürke uzatır “Ye kürküm ye, bu iltifat bana değil, aslen sanadır; yemek de senin hakkındır! Bir toplulukta güzel hakiki bir söz söylense; avam, sıradan kişiler hemen söz söyleyenin makamına, kıyafetine, akademik kariyerine, popülaritesine, siyasi kimliğine, toplumdaki ekonomik gücüne, hatta mafya lideri ise zorbalığına dikkat eder! Yani söz sahibine göre değer alır! Oysa söz değerli ise Yunus söylese değerlidir! Değersiz ise padişah söylese hakikatte değeri olmaz! Söz, özden olsun, özgün olsun. İlahlaştırılan makamlar ve kabullerle değerlendirilmesin!
Son tahlilde; söz, sahibini değerlendirir! Yani sahibine değil söze bakılırsa Yunus sultanları geçer! Söze değil saltanata bakılırsa zırvalıklar kabul görür! Söz ile değerlenmek veya değersizleşmek mümkün olsun. İlahlaştırılanların saçmalıklarından kurtulmak için bir daha aşk ile “La ilahe illallah” diyorum.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Tebrik ediyorum Ahmet Bey. Rabbim kaleminizi daim, gönlünüzü hoş eylesin her daim. Selam ve saygılarımla.