Kafka ile Aynı Kaf’ta Karşılaştık Şulenar
hayrettin taylan
Kent oldum uğruna.
Gelince her yerime bastın.Aşk, bir yarde gezmek değil midir ki. Kendimle vedalaşıp sana gelmiştim. Kaf ‘lar aşıp masalın asal dilinden uzaklaşmıştım.Kaf’dan inerken Kafka ile karşılaştım.
- "Aslında başından geçenler değil önemli olan. Önemli olan sensin yalnızca.
Peki, dedim, başımdan geçenlerin müellifi yoksa yanımda, bu baş neyi taşıyor.
Ne çıkarabilir ki bu hayatın yansık demlerinden. Yaşamak, sevmek midir? Milena kadar aşka taze olma yaşadıklarım. Eritmeli ruhumda kapsam dışı kalmış buzullarımı.
*Kafka:
“Uzun soluklu bir ilişki ya da yakınlaşmayla sonuçlanmayan insan yüzleri..”
Peki, bu yüzlerin urağan kenti olmayacak mı? Aşk imkansız olana özne olmak mıdır? Yüklemi bekleyen cümle başında beklemek midir aşk? Yüklemin vurguladığı özneli, özlü cümleler olmayacak mı?
*Kafka:
.Bir göğüs havayı solumak için böyle nasıl daralıp genişliyor, aklım almıyor, senden nasıl uzak kalınır, aklım almıyor. Demiştim Milena’ya.
Milena :
-Cevaben…Hala ,benden sonra aklın mı kalmış. Demek beni sevmiyorsun.Hala , bensizliği sorgulayan aklın var.Ben de o kalmadı Kafka…
Peki, kavuşmak denen sözcüğü normal insanlar mı yaşar. Ben onda bütün büyük aşkların eşkalini gördüm.
*Kafka:
-"İç dünya ancak yaşanabilir, tanımlanamaz."
Peki, bu tanımsızlık sınırında sihrini aşka salan büyücüler miyiz.Sihirbazlık yapmak lazım.Aşk, varmış , yaşanıyor gibi yansıtmak gerekir.
*Kafka:
"Anlayıp kavramak yerine tutup okşuyorsunuz dünyayı."
Bu etnik imkansızlığın içinde imkana sahilim açıldı. Ben iyilerin denizindeyim.İyi düşlerle başladım onu sevmeye.Onunla güzelliğin destanında Manas olduk.Yazılıyor, yaşıyor, yaşarken de yazıyoruz.
*Kafka:
-"Hayatı yaşamanın iki yolu var: Bir tanesi, kaderinin sorumluluğunu üstlenmek, kendi kararlarını kendi vermek ve uygulamak, avantaj ve dezavantajları, mutluluk ve mutsuzluğu kabul etmek; cesurca, dürüstçe, pazarlık etmeden, yüce gönüllülük ve tevazuyla.
Diğeri ise, kaderini aramak: Ama insan onu ararken sadece gücünü, zamanını, hayallerini, doğru ve iyi anlamdaki körlüğünü, içgüdülerini değil, kendi değerini de kaybeder. Gittikçe yoksullaşır; yeni gelen daima önceden var olandan daha kötüdür."
Sonra , meğer aynı zekanın türküsüne nakaratlar söylediğimizi anladım.Sana gelmenin sahilinde kendime yeni bir düş sıraladım.
Nefesine nefsimin ney söylemlerini ekledim.Çaldım seni ömrümün hecesinde.
Aynı harflerin atlasında aynı renge süslü bir gelecek olduk.Renkli düşlerimin masalına bandırılmış bilinç vardı.
Metafizik çok yakındı bana.Manalarımı emziren gerçeğin sonsuzluğuna kendimi teslim etmiştim.
-Görünmeyen daha çok görünmek , varılmayana daha çok varmak, imkansızlığa hep sızı kalmak demleri içimde kaynıyordu.
-Yüreğin egzotik temalar eklemişti , beynimin sınırlarına.Sanrıları çocuklaştırmıştım. Bir çocuk , büyüklerden daha çok kaşiftir. Seni bulacak bu çocuk halim.
-Eşdeğerin eş olmuş iç yüzüme. İç bükenleri doğruluğa teslim olmuş isteyişin yolundayız.
*Aşkın zamanı durmaz, duruşumuz aşkla durdurmalı.Bu karşılıklı sevmeye bir anlam olarak durur.Aşkta zaman böyle durur.
Hiçlikle buluşmadığımız bir yerde hoşlukla buluştuk.Hoşluğunun içinde hoş bir dünyaya adandık.
Hiç bilmediğin bir anda, hiç beklemediğin bir zamana teslim oldu zamanlarımız.
Seni bekliyorum...
-Beklemeyi seviyor beklentilerim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.