- 914 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
On kuruş
Hasan baba,odada yemeğini yedikten sonra terasa çıktı.Sarma sigarasından derin nefes çektikten sonra dumanını dağlara doğru üfledi.Düşünceliydi ama;ne yapacağını bilmiyordu.”Şu parasızlık yok mu ? en çokta belini büken,onu çaresiz hatta vurdum duymaz yapan da oydu.Para olmayınca ne yapabilirdi ki…
Ortanca oğlu İsmail de babasının arkasından terasa çıkmış eline aldığı bir çomakla beton üzerinde gezinen karıncaların yollarını keserek oyun oynuyordu.
Annesi kapıdan bahçeye, iki elinde,su kovası ve sırtına iple bağladığı su testisi ile girdi.. Köyde,evlerde su yoktu.bütün kadınlar evlerine en yakın çeşmeden kovalarla su taşırdı.
“-İsmail,oğlum, yardım et şu testiyi sırtımdan indireyim..”
İsmail isteksizce yerinden kalktı Annesinin sırtındaki testiyi yere indirdi.Canı sıkkındı İsmail ‘ in,İlkokulu bitirmiş Ortaokula kayıt yaptırmak,okumak istiyordu.Babası onun okuması konusunda sessizdi.
Ayşe iki elindeki ve sırtındaki yüklerden kurtulduktan sonra,derin bir nefes aldı.Kocasının yanındaki sedire oturdu..
“_Bey,bak ! eylül geldi..Köyün öğretmeni bu gün çeşme başında söyledi.”Geç kalmadan, İsmail’ in kaydını ortaokula yaptırın” dedi..”
Hasan baba,karısının sözleri karşısında her zaman olduğu gibi yine öfke krizlerine girdi.Karısını eline aldığı bir çomakla dövmeye başladı.Bu karısına attığı ne ilk dayak; ne de son dayaktı.Hasan öfkelendiği anda karısını dövmeye başlardı,ona hiç acımazdı...Ayşe kırık çıkık yara bereler içinde dolaşır..Gidecek hiç kimsesi olmadığından kocasının dayaklarına katlanırdı.Altı tane erkek çocuğu doğurmuş,onlara tek başına bakmış büyütmüş tarlada çalışıp evin işini görmüş.Kar kış soğuk demeden dere kenarında o kadar erkeğin çamaşırını yıkamış üzerine de dayak yemiş..fakirlik,yokluk ise bir başka dert olmasına rağmen hiçbir zaman şikayet etmemişti.Kaderini kabullenmişti.
Tek derdi vardı Ayşe ‘ nin Oğlanlarının okuması. köydeki mal varlıkları üç,beş dönüm susuz tarladan ibaretti ve altı oğlan çocuğuna o tarlaların bakması mümkün değildi.Okumadan iş bulmaları da çok zordu.Büyük oğlan ahçı olmuş,küçük oğlan marangozun yanına çırak olarak yerleştirilmiş .İsmail çok akıllı olduğundan okumasına karar verilmişti.İsmail ‘den küçük çocuklarda okulda çok başarılı olmuşlardı.Onlar şimdilik ilkokula gidiyordular.
Borç para bulup,İsmail ‘ i şehirdeki bir ortaokula kayıt yaptırdılar.Kayıt yaptırmakla iş bitmemişti.Bu sefer karşılarına kalacak yer sorunu çıkmıştı.Ortaokulun bulunduğu yerde devlet yurdu yoktu.
İsmail, çok uzak bir akrabalarının evinde,kalmaya başladı.
Evin kadını yenge dediği kadını,ilk gördüğünde sevmemişti.Kadın asık suratlı,her şeyden bıkmış, bir hali vardı;hele de İsmail ‘ in orada kalacağını duyunca,gözlerinden öfke çıkmıştı.
İsmail daha çocuktu ne yapabilirdi ki…
-“Ben burada kalmak istemiyorum..”Deme hakkı bile kesinlikle yoktu
Devam edecek...
YORUMLAR
efendim içim acıyarak okudum yazınızı yine yoksulluk yine kadına şiddet yine onca çocuk bakalım ismalin durumu ne olacak kolay gelsin saygılarımla selamlar
sareyaprak
Köyde çok yaşlı bir kadını kocası dövmüştü..bileği kırılmış..çok acıdım..zaten yıllarca dayak yemiş...Şimdi ki kadınlar köyde bile olsa..televizyon sayesinde öğreniyorlar..dayak yemiyorlar hakklarını arıyorlar..
Ee ...o zaman da kadın cinayetleri ortaya çıkıyor...
Fakirlik egenin dağ köylerinde diz boyu...insanlar evlerine bir paket çay alamıyorlar...
Ama; devlet bize yardım etsin diye bağırmayı da bilmiyorlar..
Sevgiler selamlar...
Değerli Arkadaşım
Ülkemiz insanın pek çoğunun ortak derdi olan yoksullukla başlamışsın hikayeye...Yoksulluk öylesine kötü bir kaderdir ki insana can sıkıntısı ve çaresizlik sonucu karısına dayak bile attırır..Oysa yoksul olmasalardı Hasan ba ile karısı arasında bir tartışma bile olmayacak ve doğal olarak iş kadına dayak atma noktasına gelmeyecekti...Peki yoksulluk kadına dayak atmanın kabul edilebilir bir sebebi midir? Hayır..Elbette değil ama pek çok ailede var olan şiddetin en önemli sebidir yoksulluk.
Hikayenin devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim..İsmail'in sonunu merak ettim doğrusu.
Selam ve sevgilerimle.
sareyaprak
Kadın olmadığınız için dayak yemenin kadın ruhunda ne yaralar açtığını bilemezsiniz...
Çok fazla ayrıntısı ve derinliği olan bir konu bu...
Konuyu devam ettireceğim..lakin çok gergin bir konu..havalar da güzel olunca
ne yalan söyliyeyim bende leyla gibi oldum...
Selam ve sevgiler...
sareyaprak
Fakirlik,tembellik,vurdumduymazlık...ve erkeğin öfke gücü...
daha ne olsun değil mi????
sevgiler arkadaşım...
glenay
Kendine güvenen kişi eşine ya da çocuğuna el kaldırmaz.
iyi akşamlar..
sanırım okumaya değer güzel bir hikaye başlayacak.
Ülkemin ağır sorunları maalesef çok yaşandı.Zaman zaman içinde İsmail gibi başarılı çocuklar Devletin değilde bir takım dini cemaatlerin eline düştüler.Ve bu gün devletlerine kırgın birer okumuş insan oldular.
Cemaatlar ki ne idiğü belirsiz Ulemaların emrinde oyuncak oldular.O ulemalar ki bilmem hangi devletlerin gizli teşkilatlarına hizmette bulunurlar.
Acizane bir yorum yaptım.belki hikaye ile ilgili değil ama maalesef Ülkem anlattığım olayları yaşadı yaşamakta.
saygılarımla.
sareyaprak
Mehmet bey yorumunuzda yazdığınız her cümleye katılıyorum...
Ülkemin gerçeği...
Yıllar yıllar önce okuduğum bir ktabın bir paragrafı beni çok etkilemiş ki yıllarca unutamamışım..zannederim lenin in bir kitabıydı..adı da zannederim "en güzel dünya" dı.
Orada çocukların doğduğu andan itibaren annelerin elinden alınarak ayrı bir yerde büyütüleceğini anlatıyordu..yani aile yapısının tamamen değişeceği gibi..
bu gün bakıyorum çok küçük çocuklar ne yazık ki o durumda....söylenecek çok şey var...Allahım insanlara akıl fikir versin...
Selam ve saygılar...