- 1410 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Hayat İşte
Uslu çocukluğumun ardından, beni fırtınalı günler bekliyormuş. Büyüdükçe insanlardan,olanlardan, yaşananlardan uzaklaşıyormuş insan. Ama her defasında kanıyor ve güveniyoruz. Sizce de öyle değil mi ? Yaşadıkça, yaşlanası gelmiyor insanın. Önce koşar adımla yaşamayı istiyor nefis. Daha sonra zaman dursun istiyor. Soğuk olsa sıcak istiyoruz, sıcak olsa soğuk.... Aslında hiçte garip değil insanın böyle davranması. Hep ben deyip, başkalarını pek önemsemiyoruz. Nerde kaldı kardeşlik, nerde kaldı adil olmak. Herkes yükünü almış ilerliyor tek başına. Oysa birbirimizden alıp veremediğimiz ne diye durup düşünmeliyiz. Ancak sorgulamak için bile zaman ayırmıyoruz, en basiti empati bile yapamıyoruz. Çünkü; işimize gelmiyor. Ben haklı olamıyorum hiç bir zaman. Sizce bu benim eksikliğim mi? Yoksa karşı tarafın bana attığı kazık mı?
Aptal gibi görünmeyi seviyorum bazen. Karşımdakinin ne kadar aptal olduğunu görebilmek için. Bu insanların sahip oldukları tek değeri çıkar olmuş durumda. Ne götürecekler ki bu dünyadan. Ya da ne istiyorlar bizden. Kimse senin ne durumda olduğunu bilmiyor. Anlatsan da anlamıyor zaten. Bilirim diyor ama bilmiyor. Yanındayım derken senden kilometrelerce uzaklaşıyor değer verdiğin insanlar.
Şimdi söyleyin bana, kıymete geçmek için illa kazık mı atalım, ümit verip piç gibi ortada mı bırakalım? Her konuda haklı sizseniz dönüp arkanıza bakın. Çünkü; yolunda gitmeyen bir şeyler vardır.
YORUMLAR
Hayatın gerçeklerini tasavvur etmişsin kaleminle..
Gerçekler bin bir katmerli şamar gibi yüzüne inince insanın, 'felsefe' yapıyorsun nerede hata diye...
Fakat muvazenenin dengesi bu şekilde...
Yapacak bir şey yok..
nefis bir iç çatışmaydı..
kalemine sağlık..
ellerine de sağlık :)
m.kilincdemir
Nefis, zapdetmesini bilene niğmet. Zapdetmesini bilmeyene eziyettir.
Afiyet olsun :)