Bir varmış pek yokmuş. Etrafında bodur çalılıklar,kuzeyinde sıcak diyar,doğusunda ise yaşam nehrinin bulunduğu bir memleket varmış. Bu memlekette de buranın hayırlı mı hayırlı genç mi genç vatandaşları yaşarmış. Zero ve Nero.
Zero ;çok mu çok uzun,burnuna kadar uzanan elbisesiyle herkesi kıskandırırmış. Nero ise siyah-beyaz çizgili tişörtüyle takılırmış ama Zero kadar uzun değilmiş.
Fakat Zero’nun çok mu çok uzun boyluluğu onda büyüklenme gibi kötü duygular yaratmamış. Nero’yu nehirden kurtarmak için gösterdiği çaba bunun en büyük örneğimiş. Zaten Nero’yla bu vesileyle tanışıp dost olmuşlar.
Günlerden bir gün,sıcağın biraz memlekete küsüp gittiği zamanlarda Zero ile Nero yaşam nehrine doğru yol alıyorlarmış. Yol aldıkları sırada Nero’nun amcası Şeşo ile karşılaşmışlar.
Aaa,amcam ! demiş,Nero :
-Burada ne arıyorsun ?
-Hiç sorma yeğen. Mezo beni tehdit edip elimdeki altını çaldı
Hiç akıllanmayacak ! demiş Zero :
-En son nerde gördün Şeşo Amca ? Ona iyi bir ders vermek şart
-Nehrin kuzeyindeki mağarada gördüm. Ne yapacaksınız çocuklar ?
-Hayalet kılığına girip biz onu tehdit edeceğiz. Bakalım tehdit etmek iyi birşey mi kötü birşey mi görecek ?

Akşam gelmiş,Mezo mağarada altınına bakıp gülüyormuş. Bu sırada Zero,Nero’yu hayalet kılığına sokmuş ve korkutmasını söylemiş.
-Hihahahaha ! Hain Mezo naber ?
-Noluyor ! Sen kimsin be ?
-Ben buranın ilk sultanıyım. Duyduğuma göre masum bir vatandaşımın altını çalmışsın.
-Eee şey...İhtiyacım vardı sultanım
-Derhal o altını bana ver yoksa seni Hayaletler Vadisi’ne götürüp rezil ederim hihahah !
-Ayy...Emredersin sultanım !
-Hah şöyle...Bir daha kimseyi tehdit etmeyeceksin,anlaşıldı mı ? Uslu bir vatandaş olcaksın.
-Emrin olur sultanım,siz ne derseniz o. Yolum size feda olsun !

Bu günden sonra Mezo artık kimseyi tehdit etmemiş,uslu uslu yaşamaya başlamış. Şeşo ise altınlarını geri getirdikleri için çocuklara bu altını onlara hediye olarak vermiş.