- 668 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KATRAN DERESİ
İmam Hakkı Efendi, Anadolu’nun büyük köylerinden birinde görev yapmaktadır. İmam Hakkı Efendi Cemaate namaz kıldırıp, görevini güzelce ifa etmektedir. Köyde güçlü, kuvvetli her dediğini zorla köylüye yaptıran bir Korkut Ağa vardır. Korkut Ağa, camiye pek gelmemektedir. Köyün ağası, ara sıra Cuma namazlarını ve yılda iki kere gelen bayram namazlarını kaçırmamaktadır.
Bayram namazı öncesi İmam Hakkı Efendi Cuma namazına gider. Korkut Ağa da bu hafta Cuma namazını kılmaya camiye gider. İmam Hakkı Efendi, namaz kıldırırken okuduğu surenin içinde Âdem, İdris, Nuh, Hut, Şuayp vb. peygamberlerin ismi geçmektedir. Korkut Ağa namazda imamın okumuş olduğu surenin içindeki isimlerin peygamber ismi olduğunu bilmez.
Korkut Ağa der ki:
“İmam Efendi bana bak! Köyümüzde adı sanı duyulmamış, fakir insanların ismini namazda zikredersin de benim gibi adı, sanı ün yapmış bir ağanın ismini nasıl zikretmezsin? Der.
Korkut Ağa namazdan sonra evine doğru giderken yine kendi kendine:
“İmam Efendi benim ismimi nasıl zikretmez; nasıl zikretmez? Der. Adamlarına, imamı katran deresine götürmelerini emreder. Ağanın adamları da imamı yaka paça toplayıp, katran deresine götürürler.
Ağa katran deresinde imama der ki:
“Benim ismim, okuduğun surede nasıl geçmez İmam Efendi? İmama, ağa ve adamları öyle bir sopa atmışlar ki eşek sudan gelinceye kadar. İmam yediği dayaktan bayılmış.
İmam Hakkı Efendi’ye dayak attırdıktan sonra Ağa demiş ki:
“Ömrümde hiç sabah namazı kılmadım. Yarın hususi olarak, sabah namazını kılmaya senin camine geleceğim. O zamana benim ismimi zikretme de dünyanın kaç bucak olduğunu gör!” demiş. İmam Hakkı Efendi, bu korkuyla o gece katran deresinden evinin yolunu tutmuş. Ertesi günü sabah erkenden kalkan imam, abdestini almış, sabah namazını kıldırmak için camisinin yolunu tutmuş korkuyla…
Korkut Ağa da bu işi bırakır mı hiç? Bu meseleyi gurur meselesi yapmış, düşmüş imamın peşine doğruca camiye. O gün de Müftü Efendi, bu köyün camisini ve imamını denetlemek için sabah namazını bu köyde kılmaya karar vermiş.
Sabah cemaat gelmiş. İmam Hakkı Efendi başlamış sabah namazını kıldırmaya. Fatiha suresi derken, okuma sırası Kur’an’dan ayet ve surelere gelmiş. İmam Hakkı Efendi Kur’an’da olmayan bir ismi uydurarak ayetin içinde okumaya başlamış. Sizin anlayacağınız Korkut Ağa’nın ismini de ayetin içine yerleştirmiş ağanın korkusundan…
Neyse İmam Hakkı Efendi namazını tamamlamış. Namazdan sonra tespih duaları derken namaz bitmiş. Namaz bittikten sonra camiden çıkış esnasında imam bir de bakmış ki Müftü Efendi. İmam bu duruma çok şaşırmış.
İmam Hakkı Efendi, Müftü Efendi ile hoş beşten sonra; Müftü Efendi imama demiş ki:
“İmam Efendi falanca surenin şu ayetini ben hiç duymadım. Bak ben hafızım ama senin okuduğun ayeti hiç ama hiç duymadım. Hayrola bu ayet ne zaman nazil oldu.” Demiş.
İmam Hakkı Efendi, boynunu bir oyana bir bu yana bükmüş ve:
“Müftü Bey, bu ayet katran dersinde nazil oldu.” Demiş. Müftü Efendi imama:
“Nasıl yani?” demiş.
İmam Hakkı Efendi de:
“Müftü Bey! Benim yediğim o kadar sopayı, katran deresinde siz de yeseydiniz o zaman bunu anlardınız.” demiş.
03.02.2013
Yozgat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.