- 749 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ş A K A
Ş A K A
Hayatında ilk kez denizi görüyordu.Rumelihisarı’na gidecekti;Üsküdar iskelesinden binersin vapura diye tembihlemişlerdi.Siyah üniformalı memurlar,demir parmaklıklar ,
bu ne biçim bekleme salonuydu ,hapsane gibiydi.
Kocaman bir vapur yanaştı,en son girenler arasındaydı.Vişne çürüğü koltuklar kanepelervardı içeride.Salon ağzına kadar efendi dolu olsa bile girecekti ,o dudakları kıraz kırmızısı ,yanakları Malatya kayısısı
yeşil yeşil gülen hanımlar ile yanyana oturacaktı .Sahanlıkta ortalık bir yerde durmuş,denizi seyrediyordu.Beyaz kuşlar konup-üstüne oturuyorlardı mavi suların.Sağ eliyle sol gözünü sildi,dikkatlice baktı,yanılmıyordu ,ördek değildi bunlar,bundan emindi.Dikati dağıldı dağıldı çünkü ,başka bir iskeleye yanaşıyordu bu bu kez vapur.
Kısa boylu,şişman ,üstelik kocaman başı vardı mamal kılıklı herifin,elindeki bavulunun köşesini hissetti tam da diz kapağının üstünde,acısından gözleri yaşardı birden.Bu kendini beğenmiş insan seli içinde,küçük bir çakıl taşı gibiydi,O gitmiyor ,gitmekte istemiyordu,
ama,aralarına almış sürükleyip götrüyorlardı işte.
Herkes bir yer bulmuş,o yine ayakta kalmıştı.Cesaretini toplayıp dalıverdi içeriye.
Burnunun dibinde duruyordu işte ,o al yanaklı...lavanta kokulu güzel kadınlar.
Gençti,yirmisini henüz sürüyordu,bir doksan boyu vardı,perde de bile göremezdi
kadınlar böylesine yakışıklısını bir erkeğin.
Ah ! bu dişiler yok mu ,diye geçirdi içinden,birşeyler kıpırdadı göğüs kafesinin altın
da,hafiften başı döndü birden.Kapıya yakın kanepelerden birinin kıyıcığına ilişiverdi.
Üç saniye geçmemişti ki,üç kişi geldi ,sonra da birer-ikişer birçokları..Aralarında öylesine sıkışıp kalmıştı,Bavulun dizkapağındakiacıyı çoktan unutturmuştu ,bitişiğinde oturan o afet-i devran’ın dolgun kalçasının ateşin sıcaklığı.Bacak bacak üstüne atmıştı,dizleri o biçim güzeldi işte...yüzünü döndürdüğünde ,nefesi düpe-düz şehvet kokuyordu üstelik.
Başı dönüyor,alev...alev yanıyordu yüzüDiz kapağının acısı geçmişti,,şimdi de aklı
bu güzelin orasındaydı.Gür kaşlarının altındaki o siyah gözlerini ,bir türlü onlardan ayıramıyordu.
Umarım sizi rahatsız etmiyorumdur sizi,diye fısıldadı kulağına oğlanın kafir
kız.Ne münasebet ..diyecek oldu ,sonra da ,yolculuk bu lütfen siz üzülmeyin şek
linde cevapladı.Çok efendice bir laf etmişti doğrusu.Kız yeşil...yeşil güldü içine baka
rak o siyah gözlerin...Umurunda değildi gayri bu koca İstanbul,Rumelihisarı,bu insanlar,
bu vapur.Satıver anasını cümlesinin diyesi geldi içinden,sonra da ,Bedir Rahmi Eyüpoğ
lu’nun bir şiirinin son satırı " Görüp-göreceğin rahmet budur..." Hem neden ayağına gelen bu nefis kısmeti tepsin ki..Başını bir kez daha ondan yana çevirdi,uzunca bakti
hayırrr kaçırılacak bir parça değildi.Hem de ,Allahın her gecesi,başını yastığa koyduğunda ,gelen buydu ve yanılmıyordu.Umurunda değildi,gayri İstanbui,Rumelihisaı
ve de Nazire teyze...Vapur iskeleye yanaştı,ortalık iyiden kararmıştı,üstelik bardaktan boşanırcasına yağmur da yağıyordu.
. Bir süre yan-yana yürüdüler tek kelime etmeden.Kız , "kocamla tanışmanızı çok isterdim ..." dedi birden ,dişi...dişi gülerek...evinin bahçe kapısı önünde...
Neden sonra oğlan, Vaniköyde yapa-yalnızdı.Hamal kılıklı berdüş birini yakalamış,
buradan " Rumelihisarına otobüs gidermi ...?" diye soruyordu. Adamın ağzı rakı kokuyordu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.