- 1202 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIK YAMALI ELBİSE 14. BÖLÜM
14. bölüm
İstanbul:
Nisan yağmurları sarmıştı dört bir yanı;
Melek dalgındı Tolga yı üzerinden bir kaç gün geçmesine rağmen unutamamıştı.
Bu durum onda kızgınlık yaratıyordu, çünkü geçmişte kapılarını sert bir şekilde kapatmıştı o.. aşka .! ne kadar yalnızlığa alışsada mucizenin sesini duymayada açtı .
Yalnızlık kimsenin kaderi olamazdı.
Düşünce bile iki kişi ile güzeldi , pencerenin önüne bile tek saksı çiçeği, ya da bir tek menekşe yetmezdi.
Yalnızlığada iki ses ve iki el lazımdı.
Çoraplar bile çifti, gözlerin olduğu gibi.
Kapılar , onlarda mutlaka çift olmalı.
Kendi kendine konuşmasına güldü Melek , çorapta ne alaka yani dedi, bir yandanda ortalığı toplamakla meşguldü, çünkü bugün haftasonuydu ve Baranı misafir edecekti, bugün diyet yoktu zararlı ne varsa küçük yeğeniyle yiyecekler sinemaya gidecekler, çarpışan otomobile bineceklerdi.
Bugün o da çocuk haklarına kavuşuyordu, gülümsedi genç kadın , denizin kokusunu duymak için balkonuna çıktı , boğaz ne güzelde gözünün önünde akıp gidiyordu martıların sesleri yaşamı doldurdu ruhuna.
Ey İ stanbul sana sesleniyorum aşkı hangi bahara sakladın ?
Hangi martının kanadına gömdün onun ismini..!
bende bir beyaz giyecekmiyim.?
Ruhumun eşi varmı ? bizim de aşkımızın bir kumsalı olacakmı.?
Ey İstanbul çok yaz kış geçecekmi.?
Gönül yanmadan da yaşayacakmı.....yada mühürlümü dudaklar.
Her nem bana dem olacak mı.?
Bu çocuk var ya , açacakmı gözlerini kocaman. .. İstanbul.!
Beyoğlunda, TAKSİMDE benimde ayak izlerim olacak mı.?
Emirganda ki boşalan masada bizim çay bardaklarımız duracak mı?
Kadıköyde İSKELEDE tamda denize doğru bir resim varmı.
O resme giriyormuyum İstanbul konuş susma.!
Ben suskunlukların içindeki küllerime yapışmışda bekliyorum.
Senin gelmeni ve şu yaklaşan baharın içine girmeyi.
Belki bir Nisan yağmurunu daha beraber yaşarız.
yan yana düşer adımlarımız ,tütüne batar yüreğimiz.
Simitçi çocuğun gözlerinde yaşarız tekrardan çocukluğumuzu.
Ey İstanbul ben şimdi sana bakarken seni koklarken.
O da bir köşede belkide Adalarında bekliyormudur beni.?
Hangi şarkı ,nemli dudaklarımızdan süzülecek.
KIŞ BİTİP BAHAR GELECEK Mİ Ey İstanbul.
Susma ve beni suskunluğumdaki küllere bırakma.
Tren gelmesede beklerim son istasyonda yari.
Sorarım sana İstanbul elleri sıcakmı, gözleri güzelmi.?
Vel hasıl bu kalp var ya, güm güm atacakmı İstanbul.?
Yatağım pencelerim duvarlarım büyüyecekmi.
O da sorar mı beni sana , onunda gözleri yanarmı.
AŞKI bulmadanda coşarmı yürek.
Öyleyse kat beni tüm yağmurlara , fırtınlara, dallgalarına.
Sürükle beni ona SÜRÜKLE İstanbul.
Avuçlarımdaki AYAZ KORKUTMASIN SENİ.!
Ben baharım İstanbul ..! koca bir Baharım .!
AL götür beni, Üsküdarda o denize bakarak ant içtiğim yere.
Onu bıraktığım yere götür.!
Bakacağım sevgilim beni unuttumu... ya da bekliyormu hala.!
Ona de ki İstanbul.
Bu yürek onda kalmış bu koca yürek var ya hep onda kalacak.!
İşte ondan bana başka yazgılar yazma..!
İstanbulum çocuk yüreğime acı ve başka yalanlar verme.!
Vereceksen bana ; seni ilk kimle paylaştıysam onu yaz İstanbul.
Adı saklı sevgiliyi yaz.!
ASYA.
Adı saklı sevgili dedi gülümsedi Melek BU Asyanın gitmeden önceki son şiiriydi dergide yayınlanan.
Büyük aşk işte adama böyle yazdırıyor dedi....düşündü.
Keşke abisinde de bu aşkı hissedebilseydi fakat o ipeğin kovuğundan başını hiç çıkarma gereği duymuyordu bile.
Asyanın gitmesi İşine gelmemişti çocuğun üzülmemesi için İpek Demirin evine gelemiyordu ve çok fazla görüşemiyorlardı.
İpek çok kızgındı her gün kendi kendine sinir kırizi geçiriyordu küçücük çocuğa dahi öfke dolmuştu.
Demir bir tek Baran için bu kadından ayrı kalıyordu.
Çünkü onun ruh sağlığı yeterince yıpranmıştı çok iyi ve mutlu bir aileyken bir anda dağılmışlardı.
En son okula gittiğinde konuştuğu hocası ; Erhan Bey çocuğun bu durumu sınıftaki hareketlerine yansıttığını ve pek grup oyunlarına katılmadığını,çok alınganlaştığını söylemişti.
Demir Asya gittikten sonra onunla gerçekten çok ilgileniyordu.
Çocuk annesini özlesede bu durum onu çok motive etmişti.
Baran halasını görünce çok sevinmişti......
oley .. halacığım hoş geldin.!
Canım ; halan seni alıp kaçacak . Babanda maalesef seni özleyecek.
Babacığım yarın akşam beni almayı sakın unutma.
Unutmam ama bana halanla neler yaptığının hepsini anlatacaksın.
Melek çok sinirlendi abisine..
hımm tabiki anlatamayız abiciğim.. sen dona kal.!
Baran çok mutlu olmuştu.
Bu süper ikili çılgınca gezilerine başladılar,alışveriş merkezleri, lunapark , vapur tüm keyifleri yaptılar... acıktıkları zaman hamburgerlerini sipariş etmek için geldiler.
O kadar çok sıra vardı ki Melek küçük Baranın hatırına sabrediyordu bir yandanda çocuğun elinden sım sıkı tutuyordu ki oda ne ..! üzerine bir anda colalar boşaldı, çılgına dönmüştü.
Kim bu sakar , beceriksiz ...adam ! dediği anda Tolgayı mahcup olmuş kendine bakarken gördü.
Sanki bir kamera şakası sanırım Tolga Bey koca İstanbula sığamadınızmı..?
hem beni takip ediyorsunuz o da yetmiyorcasına üzerime colanızı döküyorsunuz.
Tam o sırada küçük bir kız çocuğu .., dayıcığım kim bu teyze ..?
şaşırmıştı Melek anidende sakinleşti ve birden tekrar afalladı , Baran nerede ..! eli boşalmıştı o telaş sırasında nasıl bağırdığını anlayamamıştı ,
Baran ; halacığım korkma oyuncaklara bakıyordum hangisini seçeceğim diye.
Tamam Melek hanım şöyle oturun bir su için rahatlayın.
Öncelikle ben sizi takip etmedim.
İkincisi tesadüfler vardır mutlaka yaşamışsınızdır , bilirsiniz.
Vel hasıl şu gördüğünüz tatlı kızda benim yeğenim Deren bende onu gezdiriyorum.
Çok acıktık hamburger yemek için buraya girdik.
Dünya hem küçüktür hem büyüktür hanımefendi.
Tam o sırada Baran ve Deren küçük kahkahalar attılar.
Acıktık susun artık dediler , sanki ağız birliği etmişti bu birbirlerini hiç tanımayan çocuk onlar bile anlaşmışlardı.
Melek neredeyse ağlamak üzereydi çok mahcup hissediyordu aynı zamanda ıslanmıştı.
Tamam kusura bakmayın fevri davrandım.
Çocuklar neşelensin diye hamburgerini aldı hım .. ne güzel hadi bitirelim dedi.
Tolgaysa bir o kadar şaşkındı onunla karşılaştığınamı şaşırsın çarpışmalarınamı anlayamıyordu.
Ama garip duyguların etkisinde kaldığını hissediyordu.
Bu kızda onu çeken bir şey vardı sanki , kızaran gözlerine baktı ne kadar da güzeldi.
Çok güzeldi ve Tolga ilk kez böyle hissediyordu.
O Melekten etkilenmişti.
Sanki bir gurup olmuşlar çocuklar gibi eğleniyorlardı, Baransa , Derenle olmaktan çok keyifliydi.
Melek ve Tolga kahve içmek için oturdular bir cafede çocuklarsa yorulmuşlar kendilerinden geçmişlerdi.
Derense durmadan dayısına Melek TEYZE ve Baranı bir daha görmek istediğini söylüyor hatta bunun için ağlıyordu söz istiyordu.
Tolganın sıkıştığını görünce Melek görüşeceğiz Derenciğim dedi.
Ama artık biz kalkalım Baran da yoruldu.
Tolgayı bir burukluk kaplamıştı.
Kelimeler boğazından nasıl çıktı anlayamadan ;
telefonunuzu almadım dedi.
Melek şaşkınlaştı bir anda.
TOLGA durumu kurtarmak için , çocukların tekrar buluşmaları için diyebildi.
Melek o gece mutluluktan uyumamıştı...evet günlerdir aylardır , belkide yıllardır ilk kez kendini böyle hissediyordu.
Tolgada o gece kızkardeşi Deryaya anlatıyordu nasıl eğlendiklerini.
Derya Kamuda bir bankada yöneticilik yapıyordu,eşi Engin işlerinden dolayı yurt dışında
olduğu için Tolga onlara eşlik ediyordu.
Aynı zamanda Derende dayısına çok düşkündü.
e.. anlat bakalım abiciğim Melek nasıl biriki halan çay içmeye devam ediyoruz.
Ne alaka Deryacığım.
Uykum yok sadece.
Ama bir şey anlatacak gibi duruyorsun.
e...kaçırdım abiciğim sadece ne söyle hadi.
Uykum kaçtı.
Tamam pes , bende kaçar uykuya, yarın erken kalkmam lazım, iyi geceler.
Derya .., kalbi ve aklı Enginde odasına yürüyordu özlemişti kocasını.
Engininde Amerika da ondan bir farkı yoktu güzeller güzeli karısını özlüyordu.
Bir aşk evliliğiydi onlarınki bu zamana gelene kadar kaç badire atlatmışlardı.ŞU anda ise oğullarına hamileydi Derya ve eşini özlemle bekliyordu.
Yaşamda herkes bir yerlerde herkes bir sevdada ve sonuçta herkes mutluluğa sevdalı ve bir nefese sürgündü.
Güzel bir sürgünlüktü bu çünkü yaşamı sağlıyordu.
Yaşama çivi çakıyordu.
Hatice Nilüfer Dirilen