Hakikat aleyhine hürriyet olamaz. -- salazar
Ünal Çagabey
Ünal Çagabey
@unal-cagabey

Orta Doğunun Laneti

19 Nisan 2013 Cuma
Yorum

Orta Doğunun Laneti

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

887

Okunma

Orta Doğunun Laneti

Adam katır’ın üstünden sakin bir şekilde indi. Yularından tutup hayvanını bir ağaca bağladı. İlerde duran muhafızlara doğru yavaş adımlarla ilerleyerek onlara ‘veziri görmem lazım’ diyerek muhafıza gidip haber vermesi gerektiğini işaret etti. Hiçbir şeyden şüphelenmeyen muhafız vezirin çadırından içeri girerek gelen kişinin haberini vezire götürdü. Aynı hızla çadırdan çıkarak haberciye vezirin kendisini beklediğini söyledi.
Vezirin huzuruna çıkan ulak el pençe durarak görevini yerine getirdiğini söyledi. Arada sırada da başını kaldırıp veziri göz ucuyla süzmekten geri kalmıyordu. Her soruya verdiği cevaptan sonra ufak adımlarla vezire doğru yaklaşıyordu. Vezire birkaç adım kalmıştı ki kuşağındaki hançeri çekip vezirin üstüne atladı. Kendini geriye doğru atmasına rağmen boynundan hafif bir hançer darbesi almıştı vezir.Bunu gören muhafızlar saldırganın üstüne atlayarak kılıç darbesiyle onu paramparça ettiler. Lakin vezir saldırganın ölümünden memnun olmamıştı. Çünkü artık onu ne niçin bu olayı gerçekleştirdiğini ve kimin onu gönderdiğini öğrenmeyecekti. Fakat nasıl olurda kendisine bu kadar bağlı ve iyi bir muhafızın neden onu öldürmek istediğini de bir türlü anlayamamıştı.

Hekimler gelip cesedi incelediklerinde aslında bu adamın onun muhafızı olmadığı ve boynuna aldığı darbeninde zehirli bir hançerden çıktığı anlaşılmıştı. Eğer bir çare bulunmazsa çok yakın zamanda kendisininde öleceğini çok iyi biliyordu. Hekimlerin bütün çabalarına rağmen vezir iki gün içinde yaşamını yitirdi. Çünkü zehrin içeriğini bilmedikleri için ona göre bir panzehirde uygulayamıyorlardı. Sadece deneme yanılma yoluyla şanslarını deniyorlardı.
Yukarıda anlatılan gibi beklide bir çok hikaye ve masal anlatıldı. Birçok şeyler söylendi. Vezir Nizamülk’ü öldürenin Hasan Sabbah’ın fedaisi olduğu olduğu,onun talimatıyla öldürdüğü, hatta ve hatta Melikşah’ın Nizamülk’ten kırk gün fazla yaşamayacağının söylendiği rivayet olunmuştu. Söylenenler doğrumudur bilinmez lakin Melikşah’ın kırk gününü doldurmadan- daha otuzaltıncı gündeyken- amansız bir hastalıktan öldüğüde belgelerde yazılıdır.
Bin yıl öncesine giderken aslında bin yıl sonrasının pek farklı olmadığını görüyoruz Orta Doğu Coğrafyasında. Sadece o dönemde uzak milletlerden daha az etkilenmişlik varken bu dönemde diğer dünya milletlerinin etkisiyle de şekilleniyor coğrafya. Yalnız kan üzerine kurulmuş bir coğrafyada ne kadar birlik sağlanır oda meçhuldur tabi ki. Bugün İran da, Irak da ve Orta Doğunun diğer ülkelerinde gördüğümüz olaylar bin yıl öncesinin mirasımı acaba? Hiç düşünme fırsatı bulabildik mi?
Şia’nın Batıni mezhebine göre dağın yaşlısı yani liderleri Hasan Sabbah yeryüzüne geri gelecek. Tabi buda çeşitli rivayetlerden oluşmaktadır. Kimine göre gerçek kimine göre ise bir hayal. Lakin kimine göre de Hasan Sabbah’ın dünyaya öğrettiği bir şey vardır. O da suikastçılık mezhebidir. Yani adamı kendi evinde vuracaksın ama kendini kimin vurduğunu bilemeyecek, bilse bile korkudan boyun eğmek zorunda kalacak.

Düşünüyorum da acaba yirminci yüzyılda devletler gizli istihbarat birimleri üzerinden mi yapmaktalar bütün bunları. Aslında düşünmeye de gerek yok. Zaten ortada olan ve açık gözle görünen bir gerçek artık. Atom bakanlarının otel odalarından gizli birimlerce kaçırılması, önemli insanların öldürülmesi çok önemli meseleler. Sanırım bunu Hasan Sabbah bile düşünememiştir. Gerçi Hasan Sabbah’ın yaptırdığı suikastlar günümüzün en büyük insanlarına hitap etmektedir.

Günümüzde birçok kişi 1979 devrimini bir milat olarak görüp onu kurtuluşun simgesi haline getirmiştir. Bazıları da Hasan Sabbah’ın dönüşü olarak göstermeye çalışmıştır. Son duruma göz attığımızda ise hiç kimseye boyun eğmemiş olan persiya orduları acaba içinden çıkardığı Hasan Sabbah’ın oyunlarıyla mı dize gelecek. Büyük dai Ebu Hamza’nın bin yıl önce keşfettiği zehirli hançeri başkalarının eline verip kendi boynunu kesiterecek mi? Durup bir kere düşünmek gerek. Acaba hangi Orta Doğu?

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Orta doğunun laneti Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Orta doğunun laneti yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Orta Doğunun Laneti yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.