- 627 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
düşündünüzmü bir kere bile kendinizi?
içten derin bir iç çekti adam,serin bir yaz akşamında, camın kenarından uzaklara bakarken. Hiç dönmeyecek birini bekliyordusanki. Aynı anda başka bir şehirde, beklendiğini unutmuş bir kadın belkide kendi aleminde coluk cogu işileri ile mesgüldü;onu düşünen adamdan habersiz,adam gözlerini usulca kapadi, sonsuz gibi duran karanlık denizcanlandi.Çok özlüyordu onu yeni bir şey değil adam için bu, sanki dünya var olduğu günden beri, hatta ilk nefes aldığımdan beri…her gün yeniden aşık olmanın o derin ağrısı giriyor kalbine, sıkılıyordu. Aklımdan geçenler siliniyor, sesler uzaklaşıyor gittikçe, sanki bu sevdadan başka her şeye yabancıkaliyordu,Karda yürürken bıraktığı izler gibi, notlar bırakıyordu gönlünün haritasına ama güneş çıkınca hepsi eriyor mu ne; o hala onun farkında bile degildi gelmediğine göre… Parasız kaldım, aç kaldım, evsiz kaldım ama hiçbiri sevgisiz kalmak kadar ağır gelmedi ömrüme diye düşündü iki damla yas süzlürken gözlerinden .. camda nefesinden bugulanan resimnini cizdiği , birisi ile konusuyodu şimdi istersen bütün yaşadıklarımızı yok say, unut istersen; hatta ben de unutayım. Ne yapsak bitmeyecek bir sevda kokusu sinmiş olacak ellerine, benim kokum, onu ne yapacaksın?En iyisi rüzgara, suya, hayata bırakmak kendini… Bırakıp gitmek nereye götürürse kader, yoksa bu hasretin de biteceği yok!diye söylenirken kendi kendine gece yarısını çoktamn gecmişti, herkes başka bir rüyaya geçmiş, meyhaneler bile kapmış, oysa bir benim ışığım yanıyor koca mahallede. Demek bir benim hasretimin bacası tütüyor tüm umutsuzluklara ragmen hayal aleminde bunca ayaza ragmen…evet başka bir hayatı da seçmiş olabilirdim, şükür ettim her halime Hiç ulaşamadığım düşleri de besliyore olabilirdim , yüreğimde kırık bir kalp yarasıyla…O yüzden belki, bir tebessüm gibi umutla bakabiliyorum hala yarınlara… Elimde tuttuğum dürüst bir kalbim var ve hiç kimseden korkum yok diye!yine de çok özlüyorum onu bazı gece yarılarında, sonra diyorum ki içimden; “ne üzüyorsun kendini be adam, ölüm var bu dünyada!”şimdi aralarınızda büyük mesafeler var bu iki yürek, yıllar önce sadece birbirleri için çarpıyordu. Biraz daha dayanabilseler, bugün 43 yılı bitirmiş olacaklardı. Ne zaman telefon calsa, her arayanı sevdiği kadın sanıyordu hala, kalbi hızla çarpıyordu. Vakit geçtikçe umudunu hiç kaybetmedi Bir gün daha dönmeyecek birini bekleyerek sona ermişti ve kim bilir ne zaman geçecekti içindeki bu yararsız umut?belkide,Bu yazıyı okuyan kaç çift göz, geçmişte bir yola saplanıp kalmıştır? Bir pencere kenarından, gece demeden, gündüzü görmeden bekleyip durmuş kaç yürek vardır? Ve hala kaçı beklemektedir?hala giden gelmeyenleri nekadardır ahti vefalar bu ömürde??ben yakın arkadaşlarımdan zarar gördüm, en sevdiğim kadınlar tarafından ihanete uğradım, ailemde akrabam olan insanlar tarafından aldatıldım, iş ortaklarımdan kazık yedim ve insanın başına gelebilecek ve canını acıtacak pek çok olay yaşadım :hemen herkes bunlardan en az birini yaşamıştır diye düşünüyorum. Ben hepsini yaşadım. Canım acımadı mı? Çok acıdı hem de! Peki ne yaptım? Biraz zaman geçince affettim çünkü affetmenin onlara değil, kendime bir hediye olduğunu,anladım.Affetmek çözümdür aslında, gerçekten affedebiliyorsan elbette! Affettiğini söyleyip dipten dibe içinde öfkeni, kırgınlığını, acısını saklıyorsan, affetmiş sayılmazsın.Yapan yapacağını yapmış zaten… Tekerleme gibi oldu ama doğrusu bu, zaten canın yanmış, kalbin acımış, hayal kırıklığına uğramışsın. Daha fazla bunu kalbinde taşımanın, sırtında sürekli gezdirmenin anlamı ne?Senin canını yakanlar veya aldandıkların, yaptıklarının karşılığını görür veya görmez, o yapanla, Yaradan arasında bir sorun. Bunun peşinde düşüp intikam istemek, beddualarının gerçekleştiğini görmek ise, maalesef sana o yapılandan daha büyük acı verir.Gerçekten affediim! Affetmek kendiniz için çözümdür, onların ne yaptığı ve yaşadığı artık onları ilgilendirir.bence Peki affedince ne olacak? Sizin için hayat daha kolay olacaktı diyeceksiniz!Ancak buradan şu sonuç çıkmasın, affedin de her şeyi unutun, yeniden inanın ve yeniden aynı saflıkla güvenin demiyorum. Yaşadıklarınızdan ders alın ve cebinize koyun. Yaşam yolu öğrenerek yürüdüğümüz bir seyahattir. Bu öğrendiklerimizle değerleniriz ve doğal olan, birilerinin gelip size bunları öğretmesidir.Acımadan, kanamadan, düşmeden kim öğrenmiş? Meyve bile olgunlaşmak için güneşin sıcaklığıyla yanarak büyüyor. Yani, bize kötülük ettiğini düşündüklerimizin de hayatımızda bir görevi var. Hiç farkında olmadan belki siz de birilerinin canını yaktınız, onun da dersi siz oldunuz.Başımıza gelen pek çok şeyden biz sorumluyuz. Bazı kararlar alır, seçimler yapar ve sonuçlarını yaşarız. Kızsak da, kırılsak da, öfkelensek de, sonunda hayat bizimdir. Affedin! Ama gerçekten affedin gitsin çünkü affetmediğiniz herkes sırtınızda bir yük olarak kalacaktır.Affetmek karşınızdaki için değil, kendiniz için değerli bir armağandır bunu bana zaman çok iyi ögretti o yüzden ne zaman , caddeye bakan evler görsem hüzünlenirim ben. O yoldan beklenen hariç herkes gelip geçer. Köşeyi dönen bütün yabancılar, bir an için özlenen kişiye benzerler. Yüzleri seçilmese de uzaktan, boyları, endamı, yürüyüşleri andırır. İnsanın midesine kramplar girer o anda, bir tebessümlü heyecan yerleşir yüzüne, sadece birkaç saniye, geldiğini zannedip sevinir bekleyen. Oysa ne demiştir :Yahya Kemal Beyatlı şiirinde: “ Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, çok seneler geçti, dönen yok seferinden..”Beklemek zaten zor eylemdir ama dönmeyecek birini beklemek nafile bir çabadan öteye gidememiştir hiç. Sevdanın asaletine ne kadar yakışıyor olsa da, bir yaşamı törpülemektir yararsız bekleyişler.Beklemek, zarif bir ruha, büyük gönüllere yakışır elbette. Kendinden vazgeçerek, soyunarak üstünlüğünden ve egosunu kırarak bekler insan. Kim bilir kaç tohum filizlenir, serpilir, büyür, çiçek açar o zaman aralığında? Uzun bekleyişlere sabrederken, kendisi bekleyiş olur bazen kişinin. Gerçekten sadece bir ümit, bir kavuşmanın sarılma anına bağlı hayallerle mi böylesine inatçı durabilir insanoğlu? Beklemek kadar ısrar ve inatla yapılan başka kaç eylem vardır ki?Bazen kabullenmek gerekir, dönmeyecek birini beklemek, bir çeşit intihar gibidir. Giden, sevildiği kalbi terk etmeyi seçtiyse, geri gelişi bekleyene daha büyük yaralar açacak demektir.Her şeye rağmen, yaşamın içinden bir lezzettir beklemek, yüreği bükerek eğiten, sabrı öğreten, ruhu geliştiren bir zaman yolculuğudur; eğer bekleyişi hayatın kendisi haline getirmemişse insan…benim gibi....bir ayna bir cam kenari yada bir istasyonda kendiniz düşündünüzmü hiç?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.