- 870 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Türkü Söyler Dillerimiz
“TÜRKÜ SÖYLER DİLLERİMİZ”
Neşet Usta’nın bir deyişiyle başlayalım söze:
“Bunca erler evliyalar
Türkü sever türkü söyler
Görür gözlü enbiyalar
Türkü sever türkü söyler Türk’üm deyi (diye)
Türkü söyler dillerimiz
Ne gözeldir ellerimiz
Bağlamada tellerimiz
Türkü sever türkü söyler Türk’üm deyi
Aydın gerçekler sözleri
Gerçeğin gitmez izleri
Çalar Garib’in sazları
Türkü sever türkü söyler Türk’üm deyi
Türkü söyler dillerimiz
Ne gözeldir ellerimiz
Bağlamada tellerimiz
Türkü sever türkü söyler Türk’üm deyi”
Türküler...Türkülerimiz. Bize, bizi, bizce anlatan...Hayatımızın her anında türküler var.Ona sebep derim ki dostlar:” Türkü söylemek lazım”. Çünkü türküler bizi söyler. Türkü söylemeyen ne bilsin bizi? Türkü dinlemeyen ne anlar halimizden?
Şimdi yeni bir paragraf açmanın sırasıdır.Bu yazıyı epeydir yazmak istiyordum.Kısmet bu güneymiş.Sebebine gelince gazetede arabaşının Yozgat Yemeği olarak tescil edildiği haberini okudum.Yozgat Belediyesi bir yemek vermiş bu vesileyle.Yemekte Yozgat Valisi Abdulkadir Yazıcı bir türkü söylemiş.
Ne kadar mutlu oldum.Bir türkü sevdalısı olarak çok sevindim.Bir tarihte Sivas’a gittik.Liselerarası Türk Halk Müziği Türkiye finaline.Yurdun değişik yörelerinden korolar vardı.Kültür Merkezi Salonu’nda geç vakte kadar sürdü yarışma.Birbirinden değerli topluluklar bize türkü türkü gezdirdiler Türkiye’mizi.
İsmini anımsayamadım. Dönemin Sivas valisi salondaydı.Yoğun işlerinin arasında zaman ayırıp türkü dinlemeye gelmişti.Uzun süre kalmıştı salonda.Makam şoförü, sayın valinin mükemmel bağlama çaldığını,türkü sevdalısı olduğunu söylemişti.
Sayın valimizin türkü söylemesi bu olayı hatırlattı bana. Keşke tüm yöneticilerimiz türküye teşne olsa.
Bir de Şevket Yücel’in “Kitabımı İsteyen Vali” hikayesi var.Şevket Yücel K.Maraşlı.Öğretmen.Bir gün okula bir telefon.Valilikten.Şevket Yücel’i vali istemiş.Şevket Yücel çıkmış huzura.Tedirgin.Vali bey ayağa kalkmış,karşılamış.Önünde Şevket Yücel’in kitabı.Kitabı imzalatmış Şevket Yücel’e.Uzun uzun sanat,edebiyat üstüne konuşmuşlar.
İdarecilerimizin halk kültürüne,sanata,edebiyata yakınlığı çok çok önemli.Halkı tanımak,halkın sorunlarına çare aramak,dertlerine derman olmak bu sayede mümkün olur.Halkı tanımayan,makam odasından çıkmayan bir idareci hangi yaraya merhem çalabilir? Yok mu böyle idareciler? Olmaz olur mu? Neler neler gördük...
Şair boşuna dememiş:
“Asiyab-ı devleti bir har olsa da döndürür”
Döndürür döndürmesine de devletin,milletin de anası ağlar.İşte bu sebepten idarecilerimizin halkı iyi tanıması,halkın derdiyle hemdert olması lazım.İyi bir idareci,halkın sesine kulak verir.Kimsesizlerin kimsesi olur.Halkın ağladığıyla ağlayıp güldüğüyle güler.
Sayın valimizin türkü söylemesinden halka tepeden bakan bir idareci olmadığını anladım.Türkü söyleyen halka tepeden bakmaz. Halkını tanır. Halkın derdiyle hemdert olur.Derdiyle hemdert olanı bizim halkımız bağrına basar.
YORUMLAR
"Türkü söyleyen halka tepeden bakmaz" diyor çok doğru söylüyorsunuz.
Bende bu konu üzerine yazı değil de;
Güzel ülkem Türkiye’de
Türkülerle dolaşalım
Türküler sunup hediye
Türkülerle dolaşalım
diye başlayan bir şiir yazmıştım. İlginizi çekerse devamı sayfamdaki linkte:
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/797696/
Selam ve saygılarımla....
Mustafa Topaloğlu
Selam ve saygıyla...