TOPLUSAL GELİŞİMİN KANUNLARI 1
İnsanlık tarihi,genellikle,ya milletler arasındaki savaşlarla ya da komutanların,kralların,imparatorların hayatlarıyla açıklanır.Bazen,bu kişileri şu ya da bu eyleme sürükleyen nedenlerin sadece bireysel oldukları ileri sürürlür.Tarihi süreçte yapılan savaşlar,işgaller,kullanılan zorbalıklar tamamen bir ihtirastan ileri gelmiştir..bazen de ,ulusal ya da dinsel etkenler üzerinde durulur,ülkelerinin şan ve şerefinin ,egemen kişilerin eylemlerini etkileyen en önemli nedenler oldukları belirtilir.
Tarihin bir bilim olabilmesi,kişileri değil,ancak hakları,insan topluluklarını esas almasıyla mümkündür.Örneğin ,1640 İngiliz ihtilalini yöneten Crowellel’in tarihte önemli bir yeri varsa da,bu ,Crowell’in kişisel özelliklerinden dolayı değil,yönettiği ihtilalin feodalizmin katı kalıplarını kırarak İngiltere’de kapitalizmin gelişmesine önayak olmasından ileri gelmektedir.Önemli olan,Cromwell’in dinsel inançları ve entrikaları değil,Cromwell İhtilalinin İngiltere’nin üretim düzeninde yaratmış olduğu değişimdir.toplumların gelişmelerini,tarih içindeki evrimlerini açıklayan genel görüşler ortaya konulabilir.Gerçeklere dayanan bu görüşler,fizik,ya da kimya kanunları kadar kesinlik kazanabilir.Bu kanunlar,ortaya çıkarıldıktan ve kavrandıktan sonra,tıpkı diğer kanunlar gibi kullanılabilir ve toplumların gelecekteki muhtemel gelişimlerini şimdiden görmek ve etkilenmek mümkün olabilir.
Demek ki,bütün insanlık tarihinde yürürlükte olan tabii ve toplumsal kanunları ortaya çıkarabilmek için Marksizm kişileri değil toplulukları,halk kitlelerini ön plana almaktı.Bu toplulukların Marksist araştırması ise,bize,toplumlar dışındaki bütün toplumlarda kişilerin birbirinden farklı gruplara bölündüğünü,bağımsız bireyler halinde değil de,sınıflar halinde eylemde bulunduğunu göstermektedir.
Öyleyse nedir bu sınıflar?
En basit tanımlamasıyla ,sınıflar,yaşantılarını aynı şekilde sürdüren kişilerden meydana gelmiş topluluklardır.Örneğin ,feodal toplumlarda egemen olanlarla birlikte ,toprağa bağlı köylülerin hizmetleri ve üretimleriyle sağlıyorlar.Derebeyler,köy ağaları vs.Bunlara hizmet edenlerin sayısını çoğaltmak,ürettiklerinden mümkün olduğu kadar fazlasını kendilerine saklamak,sadece kendileri için çalışma bağımsızlığına kavuşmak,ayrıca hem kanun koyucu hem de yargıç durumda bulunan eğemenler zaman sürecinde emekçiler onlara karşı başkaldırmışlar.
Bütün bu gelişimlerin ardından böylece kapalı bir ekonomiden yavaş yavaş "PAZAR EKONOMİSİ" ne geçiş başladı.Pazar ekonomisinin gelişmesiyle ürünlerine müşteri bulan tüccarlar,bu üretimi artırma çareler aradılar.Böylece tüccarlar tarafından sağlanan Hammadeleri işlemek bir gelenek haline geldi.Bağımsızlıklarına kavuşan serfler büyük bir kısmı,kasabalara yerleşip madeni eşya yapmaya,kumaş olarak dokumaya başladılar.Diğer bir deyişle ,hayatlarını sanatkar olarak kazanan yeni bir sınıf belirdi.Bu gelişim böylece bölgesel tüketim için yapılan üretim de gelişti.Feodal bağlardan kurulan sanatkarlar bir süre sonra başkalarını "ÜCRETLİ" olarak çalıştırmanın kendi çıkarlarına olduğunu kavradılar.Böylelikle ilkel üretim araçlarına sahip olan bağımsız sanatkarlar "İŞVEREN"haline gelirken,bu işverenlerin yanında ücretli olarak çalışan "KALFA" sınıfı belirdi.Bu gelişimin sonunda 16.Yüzyıldan başlayarak varlıkları devrimize kadar süregelen iki ayrı sınıf doğdu:KAPİTALİST VE İŞÇİ SINIFI....
Derebeylerine ait topraklarda da eski feodal ilişkiler birer birer ortadan kalktı;serfler toprak ürünlerinin bir kısmını derebeylerine vermek yerine kira ödemeye başladılar.Ayrıca bir kısım serfler derebeylerine para ödeyerek hem bağımsızlıklarını kazanmaya hem de derebeylerinden toprak satın almayı başardılar.Böylelikle bir süre sonra büyük toprak hür köylüler ortaya çıktı.Bu büyük toprak sahipleri ve açıkgöz derebeyleri,kendi topraklarını işletebilmek için ücretli olarak çalışan insanları kullanmaya başladılar.Neticede,toprağa bağlı bölgelerde kapitalist çiftçilerle toprak işçileri iki ayrı sınıf olarak belirdiler.
Kapitalist sınıfın şehirlerde ve köylerde gelişimi;eski egemen feodal sınıfların egemenliğinin sona ermesi demek değildi.Aksine ,krallar,toprak sahibi asiller ve din adamları gelişmekte olan kapitalizmi kendi çıkarları için kullanabilmek amacıyla her yola başvurdular..Bağımsızlıklarını ne derece sınırlı olduğunu günlük yaşantı içinde öğrendiler..
Kralları,toprak sahibi asilleri ve din adamlarını güçlü kılan acaba ne idi?Devlet bütünüyle kendi egemenlikleri altında tutmaları ...Silahlı kuvvetler,yargıçlar,hapishaneler,kanunlar,hepsi feodal egemen sınıfların emrindeydi.Dolayısıyla kapitalist sınıfın gelişmesi,kudret kazanmasıyla beraber kapitalistlerle feodal egemen sınıflar arasında bir sınıf kavgasının da başlaması zorunlu idi.Kapitalistlerin egemenliklerini bütün topluma kabul ettirebilmek için
sahneye koydukları bu sınıf kavgası asırlarca sürdü.Geri kalmış ülkelerin bir kısmında bu savaş hala sürüp gitmektedir.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
ADEMDEN BU YANA SAVAŞLARIN MENFATI KİMİNE HAKLI KİMİNE İKTİDAR SAVAŞLARI KİMİNE TÜÇARLIĞIN BANAZ GECTİĞİ ARAP YARIM ADASINDAN İNSANLIĞIN YOK OLDUĞU BİR
dünaya içinde insanlığın sevgin olmadığı dünya haka sunulmayan insanlık nasıl baki kalır adem ile musaya musa ile isaya isa ile muhamet aliye ermeyen dünya kadiri hak kimden baki olcak insanlığın özü meyvesi helall insana dünya cennet
sayın :haydar baba cok derina nlamlı tek kelimeyle sayfanı fazla karalamayayım bin selam emek ile özünden öperim baba erenler..anlayana nede güzelll .bir tarih yazısı
dost46
Güzel bir paylaşım.İnsanlığın yaşadığı gerçekler mercek altına alınmış.Ancak güçlüler feodaller ve din bezirganları her dönemde kendi çıkarlarını korumayı başarmışlardır.Günümüzde bile.
Kolay gelsin inşallah devamını okuruz.