- 764 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
köşe yazılarım/ GECE BEKCİSİ VE SARRAF
Gece Bekcisi ve Sarraf
Epiktetus M.S 60 ile 100 yılları arasında yaşamış, hayatının önemli bir kısmı kölelikle geçmiş, daha sonra kurtulmuş bir Yunan filozofudur.Onun hayatta çok önemsediği ve hatta bütün tezlerini üzerine kurduğu iki metafor vardı : Gece bekçisi ve sarraf.
Gece bekçisi şehre ait olmayanları kapıdan almaz,sarraf da değerli madenleri ölçer ve tartardı.Bu fikrin düşünsel uygulaması ise şöyledir : Kendi düşüncelerimize sahip çıkarken, aynı zamanda da düşlerimizi, düşüncelerimizi, tasarımlarımızı ve endişelerimizi ‘’ölçmek, tartmak’’ ve değerlendirmek zorundayız.(metin güven)
Ne düşünce ne de dil asla durağan değildir, sözcükler eğer bir etki (düşünceyi anlatma) altında değillerse yalnız ve belirsizdirler.Dil sadece ‘’ses’’ ve ‘’ritm’’ değil, bunların da varlığıyla hemen herkes tarafından kabul görmüş bir takım işaretlerin yardımıyla sözcüklerin anlam oluşturmasıdır.
Yukarıdaki kısa söylemden sonra ben konuyu şiire getirmek istiyorum, şiirde dilin aslında doğasında var olan bu bölünmez bütünlüğü aramak zorundayız.Bir kaç tümce ya da dizenin yan yana veya alt alta gelmesi her zaman şiiri oluşturamaz. Şiirde düz yazıdan farklı olarak, şairin yaşamın çağrısına uyarak yarattığı dizelerin arasına ritmi de sıkıştırma zorunluluğu vardır.Bunu yapabilmek, dilin gevezelik ve şımarıklığından arınmak, yani dil ekonomisine gitmek demektir ki; o ‘’az ve öz anlatım’’ denilen durumu gerçekleştirebilelim.
Dil biliyorsunuz ki hayatı, kendimizi ifade edebilmek için bizim yarattığımız sözcükler ve işaretler silsilesidir.Dil yaşamdır, insandır ve insan ilişkileridir.Bütün bilimler dil denen o özel işaretlerle açıklanır, tarihimiz, coğrafyamız ve kısaca yaşama dair her şey de öyle.
Dili öğrendikten sonra çağırmaya gerek yoktur onlar beynimize kendiliklerinden gelirler.Ama düşnme, yazma ve konuşma anında onları yöneten, yönlendiren gizil bir güç vardır.Bu gücün adının ritm olduğunu düşünüyorum ya da doğada seslere hükmeden tılsımlı başka bir güç.Şiirde sözcükler kavga eden çocuklar gibidirler, şiirin yazılım sürecinde birbirlerine benzerler.Şair ise tıpkı bir kahin gibi anlamsal karşılıkları çok farklı olan sözcükleri birbirne ekleyip birleştirerek şiiri oluşturur.
Bu büyücülüktür aslında, sözcüklere yapılmış bir büyüdür.Geçmişten bu yana şiirde sözcüklerin birbirini içselleştirerek, karışık bir zeminden saydam bir zemine geçiş görülür.Burada söz ettiğimiz ‘’ritm’’ devreye girmiştir ve şiir oluşmuştur.Ama eğer aksi olmuşsa, o zaman sıkı bir düz yazı yazdığınız için kendinizi kutlayabilirsiniz.
Sonuç olarak, düşüncelerimizi ifade ederken, ardında durabileceğimiz bir şeyler yapmak istiyorsak gece bekçimize bize ait olup olmadıklarını kontrol ettirmeli, sarrafımıza da ölçümünü ve tartımını iyi yaptırmalıyız.
Bu bir çılgınlık bile olacaksa kendimizin olmalıdır ! derim efendim.