- 1061 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BİR YILDIZ DOĞUYOR-3 (SON)
YILDIZ ÜRETİCİLERİ - SÜPERNOVALAR
Daha önce orta büyüklükteki yıldızların asal dönemin sonunda hidrojen yakıtını bitirdiğinde karbon ve oksijen gibi daha büyük atomlar ürettiğini, bu reaksiyonun oluşturduğu yüksek enerji nedeniyle de yıldızın genişlediğini ve kırmızı deve dönüştüğünü, yakıtını bitirdikten sonra ise kendi üzerine çöktüğünü belirtmiştik.
Bu süreç büyük kütleli yıldızlarda çok daha hızlı olur. Büyük atomların üretimi öylesine hızlı olur ki, oluşan enerji çok daha büyük atomların üretilmesini sağlar. Bu ise daha da yüksek enerjiye neden olur. Tüm bunların sonucunda yıldız patlar. Bu patlamaya süpernova patlaması denir. Süpernova patlamasında yıldız tüm ömrü boyunca ürettiğinden çok daha fazla enerjiyi birkaç gün içinde uzaya saçar. Bu enerjinin ne derece büyük olduğunu anlayabilmemiz için şu örneği verebiliriz; 4,3 ışık yılı uzaklıkla Güneşe en yakın yıldız olan Alfa Erboğa yıldızının olduğu yerde bir süpernova patlaması olsaydı bu yıldız güneş büyüklüğünde görülürdü. Yani gökyüzünde ikinci bir güneşimiz olurdu. Tabi ki onun oluşturduğu sıcaklık ve radyasyon muhtemelen dünyada canlı organizma bırakmazdı. Allah’tan güneşimizin yakınlarında süpernova patlaması oluşturabilecek büyüklükte yıldız bulunmamaktadır.
Bir süpernova patlamasının nelere neden olabileceğini şöyle sıralayabiliriz;
1. Patlama sırasında oluşan yüksek sıcaklık ve basınç nedeniyle büyük atomlar üretilir. Şu an dünyamızda ve evrende bulunan tüm büyük atomların üretimi böyle bir süreçte oluşmuştur. Dünyamız ve güneş sisteminde bulunan bu atom çeşitliliğinden güneş sistemimizin bir süpernova patlamasının kalıntıları üzerinde oluşmuş bir ikinci nesil yıldız olduğu anlaşılmaktadır. Dünyadaki yaşamın kaynağının nerelerden geçtiğini görebiliyor muyuz?
2. Süpernova patlamasının oluşturacağı radyasyonun etkilerinin zaman zaman dünyamıza uğradığı da anlaşılmaktadır. Bu radyasyon canlılarda kanserler oluşturarak dünyadaki yaşamı sekteye uğratabilir. Nitekim 65 yıl önce dünya üzerinden dinozorların birden bire kaybolma nedeninin yakınlarda oluşan bir süpernova patlaması olduğu düşünülmektedir. Aynı şekilde bu radyasyonun etkisiyle oluşan mutasyonlar yeni türlerin oluşumuna (evrime) de neden olur… Fosillerden anlaşıldığına göre 570 milyon yıl önce yeni türlerin oluşumunda bir patlama yaşanmıştır.
3. Süpernova patlamasının oluşturduğu şok dalgaları dengeli bulutsularda yıldızların oluşumunu tetikleyebilir. Bu şekilde kendileri yok olurken başka yıldızların üretimini başlatırlar. Yani süpernova olabilecek büyüklükteki yıldızların sanki canlılar gibi soyunu sürdürebildiklerini söyleyebiliriz…
Süpernova patlaması sonucu yıldız yeterince maddeyi evrene saçıp uzaklaştırdıktan sonra kendi üzerine çöker. Kalan kütle 3 güneş kütlesinden küçükse beyaz cüce veya nötron yıldıza dönüşürken 3 güneş kütlesinden büyükse karadeliğe dönüşerek ebedi istirahata çekilir…
KUASARLAR
Evrenin milyarlarca ışık yılı uzağında kuasar denilen bazı parlak cisimler gözlenmektedir. Bu cisimlerin uzaklığı spektrumlarındaki kırmızı kaymasından anlaşılmaktadır. Anlaşılamayan olay şudur ki, bu kadar uzaktan ışığı bizlere ulaşabildiğine göre bunlar çok parlak cisimler olmalıdır. Öyle ki, her birisi yüzlerce gökada şiddetinde parlaklığa sahip fakat belki güneş büyüklüğünde cicimlerdir. Bu cisimler hakkında çeşitli teoriler ileri sürülmektedir.
1. Bu cisimler büyük patlama ile etrafa saçılmış ve evrenin başlangıcına özgü cisimlerdir ve ışınları bize yeni ulaşmaktadır.
2. Bu cisimlerin merkezlerinde dev karadelikler olup çevrelerindeki gökadaları kendilerine çekmektedir. Gökadalar karadeliğe düşmemek için tüm enerjilerini kullanarak yaşam savaşı vermektedir.
3. Bu cisimlerde Hubble yasası (kırmızı kaymasının uzaklıkla doğru orantılı oluşu) geçerli değildir. Dolayısıyla sanıldığı kadar uzakta değillerdir.
4. Bu cisimlerde madde tümüyle enerjiye dönüştüğü için böylesine yüksek enerjiler üretilmektedir.
5. Bu cisimler başka evrenlerden evrenimize açılan birer penceredir. Yani karadeliklerin tersidir. Bu garip teori şöyle açıklanabilir: Nasıl ki karadeliklere düşen hiçbir unsur geri gelmediğine göre bazı teorilere göre karadeliklere düşen cisimler belki bilmediğimiz başka bir evrene gitmektedir. Kuasarlar ise tersine başka bir evrenden bizim evrenimize açılan bir penceredir ve tabi ki madde enerjiye dönüşmüş olarak başka bir evrenden bizim evrenimize fışkırıyor demektir.
Okuduğum bilimsel makalelerden aklımda kalanlardı sizlerle paylaştıklarım.
Umarım sıkmadım sizleri
Kadir Tozlu
10.08.2009
YORUMLAR
İki kez ve sindire,sindire okudum yazınızı... Çok yaşayın,.. siz,.. çok yaşayın. Kadir baba.Fikri neyse zikri odur insanın... Yüreğinize,kaleminize sağlık..Saygı ve selamla..
superbaba
Sayfalarıma değerli yorumlarınla ışık saçıyorsun...
efendim yıldızlarla ilgili ilginç bir yazıydı bu güne kadar okumadığım ve duymadığım yazınızı ilgiyle okuyorum ancak konu beni aştığından yorum yazamıyorum yorum yazmıyorum demek okumadığım anlamına gelmemeli diye düşünüyorum böylesi bilgilendirici yazıları ilgiyle okurum her ne kadar çoğunu anlayamasamda kaleminize bilginize emeğinize sağlık saygılarımla selamlar
superbaba
Okuruz, kapasitemiz kadar anlarız.
Ama yine de bir şeyler kaparız.
Yorum için teşekkürler.
Yıldızların yaşam savaşı oldukça ilginçti.
Onların da canlı varlıklar gibi değişim içinde olmaları da ilginç.
Paylaşım için teşekkürler.
superbaba
Okuduğum yazılardan kısacık bir özetti bu konu.
Yorum ve ilgileriniz için teşekkürler.
superbaba
Ve bir de...
Allah'ın büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor.
Yorum için teşekkürler Ayşe Bacım.
Saygılarımla.
Çok güzel bir yazı dizisi okudum...ellerinize sağlık
Yani uzayda şans eseri yaşıyoruz..bir kara deliğin içine çekilme olasılığımız çok uzak ihtimalde olsa var..Yada çok büyük bir göktaşının dünyaya düşme olasılığı gibi..her ne kadar satürün dünyayı göktaşlarından korusa da..geçenlerde Rusya ya düştü...Yada bir kuyruklu yıldızın çarpma olasılığı...
Ya da büyük patlama..
Saygılar selamlar...