- 345 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Şey Oldu mu?
BİR ŞEY OLDU MU?
Çayır, çorak otlaktı bir zamanlar.Bahar sonuna doğru çayır biçmeler olurdu. Öyle ya kışın mal maş ne yiyecek? Kuru samana talim edecek hayvancağızlar.Kes olmazsa olacağı o. Bal yiyen baldan usanır. Her öğün saman da çekilmez doğrusu.
İşte Çayır’dan,Çorak’tan biçilen yemyeşil otlar kurutulur kes yapılırdı.Kes, say ki yemeğin yanında salata. Arada bir ağız değiştirirdi ahır ahalisi.”Ahır adamı” diyecektim ya...Öyle derler edep erkan bilmeyene.Her mecliste düşünüp taşınmadan konuşana.”Ahır adamı” derler.Ahırda barınan da büyük başlar:İnek,öküz,dana,at,eşek... Biraz özele inip de böyle yol yordam bilmeyene,”dan dun” konuşana “Öküz” desen,”Eşek” desen sana çemkirir.”Ahır adamı” hitabı o kadar itici gelmez.Ayrımını yapamaz,yılışır.
Kes dökülürdü önlerine arada bir.Ahırdaşlar bayram ederdi.Muşul muşul yerlerdi.O inekler,danalar saatlerce geviş getirirdi.Gözlerinde bir ışık...Mutlu mesut. Dünya umurlarında olmazdı.
Kes nasıl yapılır? Kolay,çok kolay. Harman yerine otlar serilirdi.İyice kuruduktan sonra üstünde düven gezdirilirdi.Otlar biraz ufalanırdı.Olurdu kes.Bazıları da tarla kililerinden,özün kıyısından ot biçerdi.Kangalın kocamışını da katarlardı içine.Hatta çakır dikeni, köy göçüren,tuturuk...Öyle kes yaparlardı. Zamanla patos (patoz) çıktı.Patozla yapılır oldu kes. Şimdi yonca var.Çayır, çorak tükendi.Yoncayı da patozla kes yapıyorlar.
Kes yapmazdı müsait yeri olmayanlar.Damın bir kenarına kayarlardı otu.Yağmurun yaşın altına.Ordan alır alır, hayvanların önüne servis ederlerdi.
Efendim lafı epey gezdirip dolaştırdık.Hikayemize gelelim müsaadenizle. Çayırı biçtik.Serdik,kurudu.Emin amcamla yükleyeceğiz at arabasına getireceğiz.Hayati de var.Ben çayırı yüklüyorum arabaya.Emin amcam da arabanın üstünde çığnıyor.Eğer çığnanmazsa ot kabarır.Hem fazla yükleyemezsin,hem de düzensiz olur.Darma dağın,sarma saçın...Adama gülerler. O halde yola çıksan eve gelinceye kadar arabanın üstünde ot,çayır kalmaz.Sen sağ ben selamet...
Hayati seyirci. Oturduğu yerden laf veriyor. İşin ucundan tutası yok.Ben elimde dirgen bir taraftan topluyorum.Topladıklarımı da atıveriyorum arabaya.Atların önüne de ot koyduk.İştahla yiyorlar.
Araba yükünü aldı.İp çekilecek.Urganı attım Emin amcama.Urganın bir ucunu arabanın ön tarafına bağladım.Emin amcam diğer ucunu verdi.Arabanın arkasına bağlayacağım.Emin amcam da ipin geçtiği yeri iyice tepikliyor.İp otursun,sıkı sarılsın diye.Ben tam ilmek yaptım.Urganı bağlıyorum.”Pat” etti üstüme bir şey düştü. Üstüm başım ot...Çayırın kokusu.Biçilmiş çayırın.Değme kozmetiğe değişmem.Birkaç saniyelik bir şaşkınlık.Baktım Emin amcam cebinden aynasını çıkarmış,saçına başına ayar çekiyor.Aynada kendini seyretmede. Kalktım. Ben de üstümü başımı çırptım. Otu çöpü silkeledim. Emin amcam tuvaletini tamamladıktan sonra:
“Bir şeyin yok ya yavrım! Allah esirgesin arabadan düştüm.Ben iyiyim.Sen nasılsın?” demez mi?
Güler misin,ağlar mısın? Hayati olanları görmüş.Öyle bir gülüyor ki. Emin amcamın tepesi attı.Hayati’ye çıkıştı:
“Git lan şurdan kefere... Allah’a böyük varmasın!Senin gözün değdi.”
Hayati bu, kahkahalar atıyor. Ben de makaraları koyverdim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.