- 1674 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİRİN DÜŞÜNCEDEKİ YERİ
Şiire tarihsel evriminde hakim olan düşünce,şiiri etkileme yönü ile bazen duygusal niteliğini koruyarak romantizm çağını yaşamış,bazen realist düşünce boyutunda gerçekcilik akımına yönelmiş,bazen de materyalist olgu içinde mana yerine maddeselliğini yaşamıştır.
Bunlar birer düşüncedir,belirli ölçüler içinde şiir ruhuna etkileri de olmamış değil,ama bu üç boyuttan şiirde olması gereken,bence şiirin duygusallığı yönü itibariyle romantizmin daima yerini korumalıdır.
Ve yine tarih gelişiminde zaman, zaman her akım şiiri etkisi altına almış,kendi düşünce boyutunda yoğurmuş,kendi mantığı ile yönlendirmiştir.işte bu süreç içinde bir kuşak var ki şiire en zalim darbeyi indirmiş,şiiri kendi şık yerinden almış,en olmayacak yere taşımış,özgürlük adı altında kişiliksiz kılmış,yani şiiri asıl maksadından başka mecralara adeta kaçırıp,dağa kaldırır gibi, kendi karakterinden uzaklaştırmış ve şaire de uçuk,hayalperest gibi densiz sıfatların verilmesine sebep olmuşlardır.
Sevgili şiir dostları,kim ne derse desin,hangi akım ne tarafa çekerse çeksin,şair romantizm duygular içinde de realist felsefe veya materyalist fikir yapısında da yazmış olduğu şiirlerin mutlaka bir yönü vardır ki,işte gerçeğin ta kendisidir,yani maddenin manaya yenilmesi,mesela hepimizin zevkle okuduğu,Yahya Kemal Beyatlı”nın “Aziz İstanbul” şiirinin yazıldığı ve hala özlemini çektiğimiz o yıllar maalesef çok geride kaldı,şimdi hangi şairin yüreği yeter ki günümüzün İstanbul”una böyle bir şiiri yazmak istesin.
Artık şiirde ki o İstanbul yok,ah,vah etsek de yok,yani madde değişti,İstanbul değişti,ama İstanbul”a yazılan şiir hala yaşıyor,demek ki gerçek olan maddenin manaya yenilişi.
Yukarıda sözünü ettiğim üç olgudan materyalist düşünce içinde İstanbul elle tutulan,gözlle görünen madde,yani daha kalıcı,daha mantık dahilindeydi ,mananın ise sözü bile edilemezdi bu düşünce karşısında,ama gel gör ki;ne o güzelim şiiri yazan insan yaşamakta,ne de şiire konu olan o İstanbul”un eski güzelliği,yaşayan ise sadece ve sadece şiir.bir anlamda maddenin manaya yenilişi.
İşte şair bu ölümsüzlüğü şiirde yakalayan kişi olarak duygunun doruklarında hayat iksirini içmiş,her türlü acıya her türlü karşı fikirlere dizeleriyle can vermiş ve hiçbir zaman maddeye boyun eğmemiştir,bunca eğrilere rağmen.
Mehmet Çetin
YORUMLAR
Hocam sesli şiirlerinizle sitemize ayrı bir renk kattınız,size müteşekkirim. Hele hayranı olduğum kanatsız Melek İkbal Hanımın seslendirmesi harikaydı.
Bir de yetmezmiş gibi,bizleri derin bilgilerinizle burada eğitmeniz bizi onurlandırıyor.Sağolun.
Sizi sizin sözlerinizle selamlıyorum.
""İşte Şair,ölümsüzlüğü şiirlerinde yakalayan kişi...""
Kutluyorum,saygılar sunuyorum...
www.duygulokali.com dan bekleniyorsunuz.
Çok haklısınız hocam...
Şiirde olduğu gibi genel olarak eninde sonunda madde mânâya teslim olur..
Eğer şiirlerde mânâ yüksek ise, zaten değerini bulur ve eser niteliği kazanır.Kalıcı olanlar da eserlerdir.Aşık Veysel'in dediği gibi:
Her kim ki olursa bu sırra mazhar,
Dünyaya bırakır ölmez bir eser..
Çok güzel bir yazı..Katılıyor ve kutluyorum..E.A.