- 1010 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Güzel bir Pazar yazısı olsun istiyorum…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hani tüm ev halkının kendi kendine uyandığı, zil sesi yok, dış sesler yok, tabak çanak gibi, hadi kalk gibi…
Kendi kendine uyanmanın, kendi kendine kalkmaya karar vermenin o gerinmiş… Gerinip de esnemiş…
Esnemiş de, kendi kendine gülümsemiş halimiz vardır ya… Hah, tam da işte öyle…
Dişlerimizi fırçalarken aynada rastlaştığımız biraz mahmur da olsalar parlayan bir çift göz!...
Oooo, ne güzel gözlerim!...
Kendine gülümseyen bir yüz…
Aaa… Ne güzel pembeleşti cildim!...
Hafiften güzel bir melodi… Kızarmış ekmek üzerinde kayan tereyağının kokusu…
Çay da tam zamanında demlenmiş…
Günaydın!...
Ah… İşte o anlık mutluluklar!...
Yakalayabildiğinizde kaçırmayın…
Ertesi gün iş var, ödenecek faturalar…
Gidiş de gidiş değil ki…
Birkaç saatliğine, bir dolaba saklayın!
Ne demi bozulsun çayın, ne ekmekler soğusun…
Hangimiz biliyoruz ki, beş dakika sonra büyük bir deprem olmayacağını…
Telefonumuz çalıp da iki saat sonra, kötü bir haberle sarsılmayacağımızı…
Demi kaçmasın çayın, ekmekler soğumasın!
Kim bilebilir ki yaşadığı bu son demdir…
Hele hele, ne olursunuz, anlamsız gerginliklerle tadını kaçırmayın bu sabah keyfinin, hele hele sofrayı hangi şartlar altında olursanız olun terk etmeyin!...
Çok keyifle hazırlanan sofralar, bilirim, bazen, ya da sıklıkla kendi başlarına kalırlar…
Aman… Gözünüzü seveyim, biraz özen lütfen…
Düşünün ki, bu sofrayı belki bir kez daha böyle görmeyeceksiniz…
Sağ sandalye de boşalabilir, sol sandalyede ki, tekerleklisinde oturabilir…
Sizin sandalyeniz de boşalabilir…
Aman… Gereksiz yere keyifleri kaçırmayalım…
“Aguu” dedi bakınız bebeğiniz, ya da eskilerden bir şarkı mırıldandı anneniz…
Dinlerseniz eğer, bir kuş da ötüyordur muhtemelen…
Bir kelebek kozasından çıkmıştır, bir köpek altı yavru doğurmuştur…
Silahlar, üç beş eri de vurmuştur…
Üç beş evde, keşkeler oturuyordur artık sandalyede… Peynir de… Bal tabağında…
Avluda…
En anlamsız anıda…
Peyniriniz az olabilir masada, balınız eksik…
Sandalyeleriniz tam olsun… Yüreğiniz acısız…
Bırakınız, babanız anlamsız şeylerden konuşsun, çay yere de dökülsün…
Silinir geçer…
Gülünür geçer…
Geçmesin çayın demi… Soğumasın ekmekler…
Geçilmesin anlık keyifler…
Gülgün Karaoğlu
Mart,23/08