TAYİN
İlçeye tayin haberi ulaşmadan maharetleri ve namı dilden dile dolaşıyordu. Mülki amir onun hakkında söylenenlerin aslı astarı olup olmadığını en emin elden öğrenebilmek için sürüldüğü ilçenin kaymakamı ile uzun ve yüzünü endişeyle örten bir konuşma yaptıktan sonra ahizeyi yerine koyar koymaz tahrirat kâtibi Memduh bey’e “bulduk belayı” diyerek gelen afetin haberini veriyordu.
İlçeye adım atar atmaz cadde isimlerine takıldı. Ana caddeye neden bir Türk büyüğünün değil de “Sünnetçi Musa Efendi “ adının verildiğine mana veremedi. İlk günlerde verilemez zaten, sonradan ilçenin tek sağlık teknisyeni Sünnetçi Musa Efendi’nin “Adımı ana caddeye vermezseniz her işi kısa tutarım” ihtar ve tehdidinin neticesini idrak edebilecekti hayırlısıyla.
Görev mahalline gittiğinde odacı kısık sesle “efendi kaymakam bey sizi öğretmen evinde bekliyor, ilçe bu sıralar biraz karışık, makamda oturmak çetin” diyerek kaymakamlık binasının “anarşistler kurşunladı” deyip açıkladığı kırık camından parmağını uzatıp “aha orda öğretmenevi” dedi.
Öğretmen evinin merdivenlerinden çıkarken içeride bir hareketlenme, heyecan yaşandığını fark edip adımlarını “sürpriz mi hazırlamışlar acaba?” düşüncesiyle sıklaştırıp salona girdi.
Ortada bir telaş vardı fakat onunla alakalı olmadığı kimsenin yüzüne dönüp bakmamasından anlaşılıyordu.
Elindeki resmi kâğıtları sobaya sıkıştırmaya çalışan kirli sakallı adam eliyle işaret ederek “şuradakileri de ver, acele ol, ilçeye yaklaşıyorlar” ,”bu arada sen de kimsin ?” diye sordu.
“Ben ilçenin yeni posta müdürü Nizamettin Kuru”
“Ben de ilçe müftüsü Ahmet Ziya Şut, evrakları hemen yakalım teröristlerin eline geçmesin” dedi.
“Terörist mi?” diye sordu yeni posta müdürü.
“He ya terörist, basacaklarmış burayı, ilçede yandaşları var kaymakamın burada olduğunu haber vermişler” dedi.
“Hani barış açılımı falan diyorlar”
“Ne barış açılımı bu örgüt başka ‘Halkın Silahlı Savunma İsyan Birliği’ HASSİBBİR adlı cani bir teşkilat, girdiği yerde canlı bırakmayan terörist bir örgüt” dedi müftü efendi.
O sırada giriş katında patlayan silah sesleri binayı sarstı.
“Herkes yere yatsın!” diye bağırdı defterdar Hakkı Kalın “başınızı kaldırmayı binayı sarmış şerefsizler “ diye haykırdı.
Posta müdürü kendini yere atıp başını bir sehpanın altına soktu. Odayı kırmızı bir duman kapladı “Roket geliyor !” diye haykırdı İlçe Tarım Müdürü Bahri Vavay ve ahşap binayı sarsan büyük bir patlama duyuldu, İmam Hatip Lisesi Müdürü Ziya Malik elindeki bir kova suyu posta müdürünün üzerine boca edip “roket su deposuna isabet etti” diye haykırdı.
“Abartmayın” dedi mülki amir.
“Başüstüne sayın kaymakamım” dedi Tahrirat kâtibi Memduh Kabalak ve elindeki şişman kediyi posta müdürünün kafasına fırlatıp “sayın kaymakamım teröristler ilçede kedi köpek ne varsa mancınıkla buraya atıyorlar “ dedi.
“Mancınık mı?” diye sordu şaşıran kaymakam.
“he ya mancınık, başka bir şey bulamadık amirim”
O sırada etraftaki patlama seslerinden dehşete kapılan kedi yeni posta müdürünün başını tırmalayıp kendini dışarıya attı.
“Olsun yiyor mu bari “ dedi kaymakam.
“Peynir ekmek gibi sayın kaymakamım “ dedi Meclis üyesi Fahri Tomruk.
“Seval biricik aşkım,
Yeni tayin olduğum ilçeye geldiğim gün gelişimi kutlamak için öğretmenevinde tertip edilen ‘hoş geldin” partisini sabote etmek için bir gurup terörist binaya saldırdı. Ama nasıl saldırı bir yandan makineli tüfekle ateş açıyorlar, bir yandan da bomba atıyorlardı. Binaya atılan roketlerden biri su deposuna isabet edince depodaki bütün su yanımdaki zavallı adamın üzerine cem oldu. Fakat iyi ki de olmuş, zira sefil adam korkudan altına yapmıştı ve bu sayede durumu fark edilemedi.
O sırada şehit olan bir koruma görevlisinin silahını kaparak teröristlere ateş açtım. Bir iki tanesini vurunca il.e kaymakamı ‘Helal sana be ,analar ne yiğitler peyda ediyor’ diye ağlamaya başladı” “Yapma yahu altına mı işemiş dediniz”
“Evet, sayın kaymakamım, mektubunda da belirtmiş”
“Vay puşt” dedi mülki amir.
Kedinin kafasını boydan boya tırmalaması neticesinde akan kanlara aldırmadan kafasını sehpanın altına sokmuş çocuk gibi ağlayan yeni posta müdürü ellerini kulağına kapamış titriyor bir yandan da dua ediyordu.
Yakınına düşen bir torpi… Pardon el bombasının elektrik tesisatını tahrip etmesi neticesinde ortalık bir anda karanlığa gömüldü.
Elindeki pilli el feneriyle yerde yatanları kontrol eden Nüfus Müdürü Medet Çivili “Sakın başınızı kaldırmayın, sakın! Teröristler etrafımızı sardı alt katı ele geçirdiler, buraya geliyorlar” diye bağırdı.
Bu sırada dışarıdan “ İçerdekiler ellerinizi başınızın üstünde soyunup dışarıya çıkın, üzerinizde sadece külotlarınız kalsın, aksi takdirde binayı ateşe vereceğiz” anonsu duyulunca Medet bey elindeki el fenerini potsa müdüründen tarafa tutunca afalladılar.
Karşılarında anadan üryan olmasına küçük bir bez parçası engel olan yeni posta müdürü endişeli gözlerle duruyordu. Üzerinde sadece ön kısmında “ her şey vatan için” yazan slip külotuyla duran adama hayretle bakakaldılar.
Medet bey Tahrirat kâtibi Memduh Kabalak’a “ Demek erkekler için de yapıyorlar bu donlardan?” diye sordu.
“Seval’im,
Teröristler içerisinde olduğumuz öğretmenevini basıp her yana benzin döktü. Mermim de bitmişti. Herkesin üzerindekileri çıkartıp sadece külotlarıyla salona geçmelerini istediler. Karanlıkta salona doğru ilerlerken elimdeki feneri ilçe yanımda yürüyen adamın üzerine tutunca bir de ne göreyim ilçe müftüsü ön tarafında “her şey vatan için “yazan küçücük bir slip don ile sefil bir vaziyette yüzüme bakıyor. Üzüldüm tabii ki” “Yapmayın yahu!” dedi kaymakam bey.
“Anam avr… Özür dilerim şerefsizim ki sayın kaymakamım öyle yazmış” dedi ana muhalefet partisinin ilçe başkanı Kudret Nasır ellerini ovuşturarak
Mülki amir sesini resmileştirerek “Zayiat ve masraf raporu ver bakalım “ dedi tahrirat katibi Memduh Kabalak’a. O da elindeki nottan “ Efem, yirmi yedi çay bardağı, kırk altı torpil, bir kova su, bir de benim oğlanın stada sokamadığı sarı meşale sarf edildi, operasyon sırasında” dedi ve “toplam elli bilemedin altmış lira anca “ diyerek not kağıdını kaymakam’a uzattı.
“pek ucuz halledildi bu seferki” dedi kaymakam bey.
“E,geçen sefer harcadığımız bir tomar paranın yanında bu meblağ solda sıfır kalır “ dedi sırıtarak meclis üyesi Fahri bey.
“Tek sıra halinde dizilin ve yüzünüzü duvara dönün elektrik gelince yüzümüze bakan olursa infaz edilir, gözler sıkı yumulacak yoksa karışmam” diye bağırdı HASSİBBİR komutanı C.Ö.T. elindeki makineli tabancayı esirlerin üzerine tutarak.
Gözleri sımsıkı yumulu, ayakta kırmızı külotu ile duran posta müdürü terörist komutanın “Soldan üçüncü gözlerini açtı vurun kavatı” sesi ile irkilip, soldan üçüncü olma olasılığını düşünmeye başladı.
Acaba soldan üçüncü kendisi miydi?
Elleri ayakları zangır zangır titriyordu. Beyaz çoraplarından sızıp ayakkabılarını dolduran idrarına aldırmıyordu bile.
“Soldan kaçıncıydı? İkinci mi? Yoksa üçüncü..maazallah !”
O sırada komutanın “Ne dedim ben emre uyun vurun ib…yi” diye çıkışınca bir terörist silahından hazneye mermi sürme sesi duyuldu ve “dan dan!”
Tam yere düşmeye hazırlanıyordu ki yandaki adamın “Ah yandım anam!” feryadı ile yere düştüğünü duydu. Ziraat Bankası müdürü Sinan Sokuluk değil miydi bu?...Bilmem dedi içinden ben ilçeye yeni atanan posta müd…
HASSİBİR komutanı duvara dayanmış tir tir titreyen esirlere yakından bakıp teröristlere “Alın bunları, bunlar kaymakam değil, bana kaymakamı bulun” emri verince terörist “Bunları ne yapalım komutanım” diye sordu.
Komutan “Hani bir fıkrada vardı ya… Aha şunu öldürün şu kırmızı donluyu da…”
“Seval bir tanem,
Teröristler bizi sıraya dizip gözlerimizi bağlamak istediler. Ben reddettim. Ölürken gözlerinizin içine bakacağım dedim. Komutanları ‘arkadaşlarımızı vuran kahraman bir adım öne çıksın ‘ dedi. Bir adım ileri çıkıp kendimi gösterince kurşuna dizileceğimi zannettim. Fakat “Senin gibi aslanlar kolay yetişmiyor” diyerek komutan beni alnımdan öptü. Yüzüne tükürdüm ve ‘Kahpe!’ diye haykırdım. Yüzümüz duvara dönük beklerken gözlerini açtı diye yanımdaki arkadaşı infaz etmek istediler. Ben şiddetle karşı çıkıp ‘Onu bırakın çoluk çocuğu var, ben kırk üç yaşındayım ve ne yazık ki hala bekârım beni vurun şerefsizler ‘dedim. Fakat arkadaşı tek kurşunla şehit ettiler” “Adam sayemizde destan yazmış sayın kaymakamım” dedi İmam Hatip Lisesi Müdürü Ziya Malik.
“Hakikaten ha kaymakamım” diye tasdik etti Memduh Kabalak.
Kaymakam tebessüm edip Memduh beye baktı “hepsi güzel de sen bir daha bana ağzını gevdirerek ‘kaymakamım’ dersen seni oyarım” dedi. “Anlamadığımı mı zannediyorsun ?” diye çıkıştı.
Teröristler iki esiri binanın odunluğuna indirirken ilçeye yeni atanan posta müdürü gözleri yumuk vaziyette teröristi kısık sesle “ Sayın arkadaşım, bak diğer arkadaş vurulacak, aman ha karıştırma komutanın öyle söyledi” diyerek ikaz etti.
Üç yıl o ilçede kaldı.
Kimseye şaka yapmadan, kimsenin yalandan tayin yazısını gönderip eşyasını kamyonlara yükletemeden, ölüm ilanı verip ilçenin ileri gelenlerini kapısına yığamadan.
Sessiz sedasız üç yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti.
Şimdi Anadolu’nun bir ilçesinde kendisine yapılan şakanın intikamını almak için ilçeye gelen tayin emirlerini takip ediyor.
“Abarttık mı ulan “ dedi kaymakam.
“Bu şerefsize az bile sayın kaymak….” Dedi tahrirat katibi Memduh bey.