- 2569 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Olmak!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İnsanın hayatta rastladığı hatta rastlayabileceği en samimi yürektir anne. Yalan söyleyemeyen, içinden nasıl geliyorsa öyle davranan ve gönlü bütün gönülleri içine alacak kadar geniş olan yüce bir varlıktır anne. İnsanın dertlerini açmaktan en çok korktuğu ama insanın dertleriyle en çok dertlenen bir sırdaştır anne.
Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra dünyaya getirdiği evladını şefkatle ilk o kucaklar. Minicik yavrunun kendisine verdiği eziyeti unutmuştur artık. Aylarca karnında taşıdığı yavrusunu sağlıklı biçimde dünyaya getirmenin tedirginliği, yerini mutlu ama zahmetli bir başlangıca bırakmıştır. Temizliğini yapar evladının hiç üşenmeden ve tiksinmeden. Yavrusunun ağlama sesi onu uykusunun en tatlı yerinde yakalar ama o yine sevgiyle alır kucağına, sabırla bekler yavrusunun başında.
Çocuğunun gözleri açılmaya başlar, sonra diş çıkartır çocuk, ardından yürümeye başlar. Onu eğlendirmek ve meşgul etmek için türlü tuhaflıklar yapar yaşına aldırmadan. Çocuk olur çocuğuyla, bebek olur bebeğiyle. Babanın araya mesafe koymasına karşın o yıkar bütün mesafeleri. En doğal hâliyle buluşturur yüreğini evladının yüreğiyle.
Anne hem öğretmen olur evladına hem de arkadaş. Oğlunun yaşının büyümesiyle başlayan sorunları yine oğluyla beraber göğüslemeye çalışır. Sabırla anlatır ona renkleri, zevkleri, hayatı, çevreyi. Evladının en olur olmaz zamanlardaki sorularına hiçbir zaman “İşim var, sonra!” demez. Evladı konuştuğunda her şey susar ve her iş biter anne için.
Yoksul anneler bilirim. Yoksulluğu evladından gizlemek için yalanlar uyduran. Yaşadığı yoksulluğu evladına hissettirmemek için kendi çaresizliğini artırıp evladını mutlu etmeye çalışan… Evet, saatlerce bir şey yemediği hâlde “Tokum!” deyip yemeği çocuğunun önüne koyan fedakâr anneler bilirim. Evlat yetiştirmenin bütün zorluklarıyla birlikte yoksulluğun, çaresizliğin yükünü de omuzlamış eli öpülesi anneler...
Kimsesizliği içinde yaşayan ama evladını kimsesiz bırakmayan anneler bilirim. Hem baba hem anne olan anneler... Evin geçimini sağlamak için “elin kapısında” çalışan, merdiven temizleyen, işçilik yapan, tarlada çalışan anneler... Gün içerisinde yediği azarları, yaşadığı sıkıntıları görmezden gelir. O, sadece evin çorbası kaynasın, evladı aç kalmasın, yokluk görmesin ister. Ödenecek kira, taşınacak su ve yapılacak yemek onu bekler. Evladının ev ödevlerini yapmak, onu ders çalıştırmak, dert dinlemek yine anneyi bekler.
Evladının okuması için bütün “yok”ları bir araya getiren anneler bilirim. Çünkü o da iyi bilir ki evladı ancak eğitimle bir yerlere gelebilecektir. Memleketine, vatanına faydalı olması için onun okumasının şart olduğunu fark etmiştir anne. Çocuğunun okuluyla, beslenmesiyle, dersleriyle, arkadaşlarıyla ilgilenir. Oysa kendi dönemine hiç benzemez oğlunun dönemi ama o aldırmaz. Gençlik dönemlerinin kaprisleri iyice yorar anneyi. Aşkları, sevgileri, ayrılmaları, yeni arkadaşları bitmez hiç evladının.
Anne bir psikolog olur bazen; gördüğü yanlışlarını sabırla ve yumuşak üslupla anlatır evladına. Anne bazen bir sırdaş olur; en özel konuları arkadaş gibi konuşur. Yavrusunun söylediklerinin bazılarını anlamaz bile, bazılarına da bir anlam veremez ama o yine de sadık bir arkadaş gibi dinler. “Babana anlatmayacağım.” diyecek kadar sırdaş, “Hep arkandayım yavrum.” diyecek kadar vefalıdır anne.
Oğlunu askere yollayan anneler vardır. Besleyip büyüttüğü nadide çiçeğini tam koklayacağı dönemde “Vatan sağ olsun!” diye askere uğurlayan anneler... Oğluna hasretle; içten, hesapsız sevgiyle sarılan anneler... En sevgili olanın bile erişemeyeceği sevgiyle bağrına basar anne, evladını. Otobüsün gözden kaybolacağı ana kadar kahraman askerini izler. Etraftakiler çoktan günlük hayatlarına dönmüşlerdir. Ama anne için artık bitmeyecek günler, aydınlanmayacak geceler başlar. İçtiği çorbanın içinde, baktığı filmin ortasında, yattığı yatağın başucunda, pencerenin ötesinde, yağmurun her damlasında hep yavrusu vardır. Ayağında postalı, başında şapkası, üzerinde üniformasıyla yiğit evladı vardır evin her yerinde...
Evladını evlendirme telaşında olan anneler vardır. Oğluyla beraber evlenen... Hasretin ve yoksulluğun dayanılmaz acısı bir kez daha sırtlanmıştır omzuna. Anne, bir yuva kuracak evladının hayatı zahmetsiz geçsin diye kucaklar bütün zorlukları. Evladının başı dik olsun diye alır gururunu ayaklarının altına. Bütün mahcubiyetleri ve ezilmeleri gülerek karşılar.
Oğlunun mezarı başında gözyaşı döken anneler vardır. Hıçkırıklar karışır Yasin’in ayetlerine bir bir ve bir demet olarak iner mezara gözü yaşlı ayetler. Oğlunun hayali geçer annenin gözlerinin önünden. Kanlı üniforma ve “Şehitler ölmez!” diye biten mektup dolaşır zihninde. Yiğit anne “Vatan sağ olsun!” der yine içinden, sıkar dişini. Düşünür, kendi elleriyle oğlunu toprağa veren gözü yaşlı Peygamberi, sonra evladını peygambere emanet ederek ayrılır mezarlıktan.
Anneler bilirim huzurevinde. Yalnızlık ve terk edilmişlik filminin başkahramanı anneler... Anneler bilirim evladını sırtında taşıyarak hastaneye götüren... Anneler bilirim pencerenin önünde gurbetteki oğlunun dönüşünü bekleyen... Anneler bilirim bayram günü hiç çalmayacak telefona hüzünle ve sabırla bakan... Anneler bilirim bahçesinde yetiştirdiği yeşil soğanını pazarda satmaya çalışan... Anneler bilirim torun sahibi olmanın sevincini gelinini kaybetmenin acısıyla buluşturup yüreğine gömen...
Peygamber, annenin ayakları altına cennetin serildiği müjdesini vermiş. Yaratıcı, anneyi fedakârlık ve şefkat üzerine programlamış. Annenin hamurunu “evladı için yaşama” ile yoğurmuş. Anne hep “veren” olmuş “alan” değil. Anne hep “seven” olmuş hak ettiği sevgiyi görmese de. Anne her şeye rağmen “evladının peşinde koşan” olmuş karşılık görmese de, hep iyilik yapmak arzusunda olmuş, unutulsa da...
Anne her zaman evladını düşünen olmuş, sadece Anneler Günü’nde hatırlansa da...
YORUMLAR
"Anne" her mevsim, gece gündüz, ömrü boyunca ailesi ve evlatları için
daima çiçeklerini açan,
her dalı meyve yüküyle dolu olan, baştan ayağa sevgi olan bir yürek ağacıdır.
sonsuz verici, beklentisizce karşılıksız seven
bize hayat verip hayatımızı yazan elin sahibi.
bana göre anne herşey demek.
annem pamuğumdur, anne denilince dünyanın herşeyini unuturum ben,
çok özel bir yazı idi,
Allah razı olsun,
okumamıza olanak tanıdığınız için çok şanslıyız, teşekkür ederim.
kutlarım.