- 1011 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Dil Karası
Sevgili arkadaşlarım, dostlarım ve yakınlarım...
Türkçe’nin en iyi konuşulduğu ve dilimizin doğru telaffuz edildiği kabul edilen İstanbul’da yaşıyorum. Biliyorum ki bir çoğunuzda bu şehirde yaşıyorsunuz. Hoş ülkenin bir başka şehrinde yaşamak da durumun gerçekliğini ve vehametini değiştirmez ama İstanbul Türkçe’sinin de ayrı bir önemi olduğu yatsınamaz...
Uzun zamandır yaklaşık yüz kelime ile kendini ifade etmeye çalışan, hatta bu durumu bile yorucu ve zahmetli bulup kelimeleri kısaltarak (harf eksilterek) yazan, Türkçe karşılığı olduğu halde yabancı kelimeler kullanan, dükkânlara, semtlere ve benzeri bir çok şeye yabancı sıfatlar kullanan ve hatta çocuklarına bile yabancı isimler koyan bir toplulukla birlikte yaşıyorum.
Okullarda ki eğitim seviyesinin düşünlüğü, Türkçe konuşamayan eğitimcilerin çokluğu, okuma alışkanlığımızın olmayışı, yozlaşmış popüler kültür ve daha bir çok neden var belki bu sonucu açıklayan... Ancak önemli olan bu sorunun farkıda olmak, belki biraz dikkat ve çalışma ile çok kolay halledile bilecek bir mesele bu, soruna karşı duyarlı olmak gerekli...
Dil bir ülkenin namusu, şerefidir. Sömürgeci güçler ilk olarak ülkeleri, dillerini yozlaştırıp, itibarsızlaştırmakla başlar işe, tıpkı bizde olduğu gibi...
Artık orta yaşlara merdiven dayayan ben, biraz da haddimi aşarak özelliklede gençlere seslenmek istedim... Bizden önceki kuşaklar yani bizim abilerimiz ve onların abileri ciddi baskılar ve darbeler gördüler hatta işkencelere maruz kaldılar.
Neyse ki okuyan ve devrimci kuşaklardı onlar ve tüm dayatmalara rağmen ağır bedeller ödeyerek boyun eğmeden dik durmayı başardılar.
Bu süreç son seksen darbesinen sona Dünya’nın da kabuk değiştirip çağ atlamasıyla siz şimdiki gençlere a politik, yalnız, teknoloji bağımlısı, a sosyal ve örgütsüz bir yaşam olarak geri döndü...
İçine doğduğunuz bu yeni Dünya düzeni elbette ki siniz suçunuz değil ancak farkındalığınızın artması ve bir karakter oluşturabilmeniz için gerekli koşulların ortadan kaldırılması siyasilerin ve hükümetlerin suçudur...
Sizleri koşullamak, hayvan sürüsü gibi gütmek isteyen bu yaklaşıma siyasi görüşünüz her ne olursa olsun onurlu bir insan tavrı geliştirmek ve doğuştan hakettiğiniz değerlere sahip çıkmak, insani ve ortak değerler etrafında toplanmak sizin elinizde.
Ana dilimiz yani Türkçe bu yolda ki ilk önemli adımdır...
Atatürk’ün de cumhuriyeti ilan ettikten sonra ilk kurduğu kurumlardan biri olan Türk Dil Kurumuna nekadar önem verdiğini hatırlayın...
Dil dinden önemlidir, zira kendinizi tanrıya da ifade edebildiğiniz ölçüde yakınlaşırsınız...
Uzun ve sıkıcı konulardan bahsettiğimin farkındayım ve böyle uzun cümleleri okumaktan hoşlanmadığınızı da biliyorum. Bu sebeple olabildiğince günlük konuşma dili ile ve basit anlatmaya çalıştım konuyu.
Ben bundan sonra tavır olarak; Dili düzgün kullanmayanlara sabretmek yerine uyarıp hafife alma yolun seçeceğim ve yazarken imla kurallarına uymayanları listemden çıkaracağım. Basit ama etkileyici olacağını düşündüğüm bu tavırla en azından karşımda ki önemsemiyorsa da ona uyum sağlamak yerine duyarlı olmaya davet etmiş olurum diye düşünüyorum.
Sabredip okuduğunuz için teşekkür ediyor saygılar sunuyorum..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.