- 629 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Nur içinde yatsınlar
…..Hava oldukça çok sıcak olduğu bir yaz günüydü. O gün etrafta ne kadar ağustos böceği varsa sanki çevremdeki ağaçlarda toplanmış gibiydi. Kulaklarımı tırmalıyordu onların sesleri. İşte böyle bir günde varmıştım Yemen gazisi İsmail dayımın evine.
…..Yaşlı gazi dayım, kendi yöremizin yöresel mahalli bir yemek olan, batırma yemeğini yaptırmış yemişti ve sonra da bağ evinin önündeki koca bir ceviz ağacının dibinde sırtını ağaca yaslanmış cevizin koyu gölgesinde elindeki sarma tütünü onu içiyordu.
….Varır varmaz elini öptüm ve onun halini hatırını sordum. O sonra benim kolumdan tuttu ve beni yanına oturttu, otur bakalım şöyle Ahmet yanıma dedi.
….Sen benim çok sevdiğim, silah arkadaşım, mahalle arkadaşım ve hatta az da olsa uzaktan akrabam olan şehit arkadaşım Ahmet’in torunusun. Sen belki bunu bilemezsin ama ben, senin dedeni çok severdim istersen sana biraz ondan bahsedeyim dedi yanına beni de oturttu, başladı ondan anlatmaya.
…..Onun anlatacağı kişi benim adını taşıdığım dedem olduğu için, ben çoktan gönüllü idim. Hiç itiraz etmeden mazeret göstermeden oturmuştum o anlatsın ben de dinleyeyim diyerekten.
….Senin deden dedi devam etti .Senin deden benimle beraber aynı dönemlerde ve aynı yerlerde askerlik yaptık ama senin deden savaşta falan ölmedi dedi. Deden bu şehri, Cumhuriyet ‘in kurulduğu yıllarda Cumhuriyet idaresinin kurulmasını istemeyen bir Atatürk ve Kuva-ı milliye düşmanı olan padişah Vahdettin yanlısı Asi Deli baş Mehmet’in adamlarından olan Aslan Mehmet adında bir eşkıya tarafından öldürdü deyip devam etti dedemin nasıl öldürüldüğünü anlatmaya.
…. O gün bunları bana anlatan gazi dayım o yaşlı ceviz ağacının gölgesinde otururken, Delibaş Mehmet’in adamlarının olan Aslan Mehmet komutasındaki asilerin şehri nasıl ve niçin bastıklarını, ve kendisi de dahil tüm şehir halkının, bunları şehre sokmamak için Keben dibi denen yerde asilere karşı nasıl mücadele verdiklerini bana anlatmıştı.
….Yemen gazisi dayım gölgelendiği yerden dedemin başına gelenleri bana anlatırken, onun asilere karşı olan direnişlerinde, Aslan Mehmet’i vurarak kayaların arasından yaraladığını ve bu yaralı Aslan Mehmet’in de direniş bittikten çarpışma sona erdikten sonra yaralı halde kendini bulunduğu yerdeki taşların arasına gömerek taşların arasından dedemi kendisini yaralayan benim öldürdüğünü anlattı. Onun orada beni yanına oturtup bana anlattıklarından çok üzülmüştüm ve ağlamaya başlamıştım. Çünkü ben daha o günlerde çocuk sayılacak yaştaydım. Ortaokula gidiyordum.
…..İşte bu dayım daha önce bana dedemin Mısırda kanal savaşlarında ve sonra Gazze savaşlarında da bulunduğunu bana onları anlattığını bildiğim için orada onun anlattıklarından, Kanal savaşlarında ve sonra Gazze savaşlarından ölmeden sağ olarak dönen fakat Cumhuriyet kurulurken bir asinin kör kurşunu ile dedemin öldüğünü öğrenince çok üzülmüştüm. Keşke orada öleceğini savaşlarda ölseydi de herkesin dedesi ya da babası gibi o da şehit olsaydı bizlerde birer şehit torunu olsaydık diye düşünmüştüm.
…..Yemen gazisi İsmail dayımın bana bu anlattıklarını her ne kadar daha önce şimdi rahmetli olan annem de anlatmış ise de, bir de detayını bizzat onunla beraber çatışmaya katılan dedem ve onunla beraber çatışmada pek çok kişi ölse de yine de asileri bulundukları şehre sokmamayı başaran başlarmış olmaları da güzel bir şeydi.
….Onların bu gayretleri sayesinde bir Cumhuriyet düşmanı, ve bir Atatürk düşmanı olan bir asi olan, Aslan Mehmet’in de sonunda yaralı halde yakalayıp götürüp edilmesinde rahmetli dedemin de rolü olmasından gurur duymuştum.
Hepsi şimdi rahmetli oldu nur içinde yatsınlar.
A.Yüksel Şanlı er