Heceye Çırak Olmak 1
"kendini tekrar eden birbirine benzeyen çalışmalar"
"heceye yenilikler katılmalı"
Yukarıdaki iki ifadenin ne elle tutulacak, ne gözle görülecek ne de kabullenebilecek albenisi yok efendim.
Ön yargılı, fazla mı gelenekçi veya eskiyim?
Hayır, kat’a…
Bu yenilikçiliğin sonu nereye gider: Bilyeli boynu kafanın altına yürüteç diye takmaya, kafaya kol montelemeye, arasına ayakları yerleştirmeye, en üstüde işkembemizi koymaya kadar… Gözü, kulağı, gönlü …Aşk’ı nereye koyacağız siz düşünün efendim.
“Heceye yenilikler katılmalı…”
En çok kullanılan ölçü 11’dir. Ustası da, çırağı da, kamili de, cahili de, softası da, arifi de yazar…
En çok bilinen 11’ li bir şiir halk edebiyatından.. Düşünüyorum da şöyle, hani eskimeyen, hala ilk söylendiği gibi terütaze misküamber kokan bir şiir..(şu inceltme işareti olan kelimeleri daha rahat yazabileceğim bir klavye icat edecek yok mu? Ey TÜBİTAK, Ey PARDUS sen yetiş imdadıma! )
Haydi düşün, düşün…! Hangi şiir o?.. Bizim kültürden, bizim elden, bizim gönülden, hani yaratılış toprağımın alındığı yerden bir şiir..O şiiri bulacaksın ve o şiiri “yenileştireceksin”.
Kendi şiirimi parçalayıp yeniden yapmaya çalışmaktan başka çarem yok, inanın. Bir şaheseri alıp dağıtamam. Sadece bir külüstürü alıp, seslerinden, hecesinden kelimesine, mısrasından beytine, beyitlerinden kıtasına kadar “yenilik” peşinde yeniden bir nefes adına…
Benim onbirlilerim bana o gerçek şiir tadını vermez.
Sizlere sunacağım bir sekizlidir sadece.
Ondan da vazgeçtim. Sonu gelmez çünkü hece ile yap boz oynamanın…
Sonuçta bir örnek kıta üzerinden gitmeden nasıl anlatayım.
Son yüzyılımızın en nadide “aşk” şiiri olsun…
…, olmadı, son çağımızın en nadide “aşk” şiirinde hata buldum.
Hem de neresinde? İlk mısrasında…
Sonra üçüncü kıtasının ilk iki kıtasından hayli zayıf olmasında..
Dördüncü kıta yine ilk iki kıta kadar güçlü, mert, nazenin, deruni, hasret kokuşlu visale…
Beşinci ve altıncı kıta ise üçüncü kıta gibi vasat.
Sondan geliyoruz bu arada. Yani tümdengelim mi dersiniz buna, bilmem.
Anlıyorsunuz değil mi?
Peki ya duraklar, sesin ve nefesin o içli yakarışına taç olan duraklar…
İki durak kullanmış üstad. Fakat o iki farklı durak birbirini öyle güzel tamamlamış ki…
Güncelimizin herhangi bir hece şiirini eleştirmeye başladığı gibi bir eleştirme “güdük” kalır yani..
Diyemezsiniz a+b veya a+a veya a+a+b veya x+y duraklı diye başlayamayız hece şiirini eleştirmeye..
Bir hece şiirini böyle eleştirmeye başlamak, diğer bir üstadın deyimiyle “kaba softa ham yobaz”lık yapmak olur heceye!
Ben size yazıvereyim durak formülünü.
a+b durağının ardından c+c+d durağı gelmiş. Ve ilk kıta c+c+d, c+c+d diye bitmiş.
İnanın, ilk kıtada okunuşu rahatlatan “ulama” hiç yok. Fakat öyle güzel okunuyor ki ilk kıta. Her sevenin damağına göre yani!
İkinci kıtanın duraklarını da yazıvereyim de, siz bulun o şiirini…
c+c+d, c+c+d, a+b, c+c+d.
Geldik mi kafiyesine…
Size sadece ikinci ve dördüncü kıtanın kafiyelerini veriyorum.
Üç heceli son kelimeler…
İkinci kıta:
İlk mısrasının kafiye kelimesinin seslileri: ince yuvarlak dar, ince yuvarlak dar, kalın yuvarlak geniş..
İkinci mısrasının kafiye kelimesinin seslileri: kalın düz geniş, kalın düz dar, kalın yuvarlak geniş
Üçüncü mısrasının kafiye kelimesinin seslileri: ikinci ile aynı.
Dördüncü mısrasının seslenme – ritim- musiki redifinin seslileri: ince düz dar, ince düz dar, kalın düz geniş.
Ayağın kelimesi, yani c… dört heceli.
Dördüncü kıta:
Birinci, ikinci ve üçüncü mısrasının kafiye kelimesinin seslileri aynı: kalın düz geniş.
İlk iki mısra kafiye kelimesi üç hece, üçüncü mısra bir artı iki hece.
Üçüncü kıtadan söz etmiştim. Zayıf diye. Zayıflığı şurdan: diğer kıtalardaki kafiye kelimeleri üç heceli, üçüncü kıtada ise iki heceli kullanılmış. Hitabeti çekmiş aşağıya..
Kafiye meselesi uzun… Bitirilemez kolayınan yani…
Altı kıtalık bir şiirde :
on üç adet tek heceli,
otuz beş adet iki heceli,
otuz altı adet üç heceli,
on üç adet dört heceli,
bir adet beş heceli kelime kullanılmış. (yanılma payı %± 2)
Bu şiir göze batan kelime gördüğünüz gibi beş heceli kelimedir. İstediğiniz kadar yerinde kullanın. Kelimeyi gediğine koyun yine sırıtır, yine sırıtır.
Tek heceli kelimeleri kıtalara orantılı nakşedemezseniz tek heceli kelimeler de şiirin zayıf karnı olabilir.
İkinci kıtanın ve ayak mısrasının son sesleri hariç, mısralar sesli ile bitiyor.
En çok beğendiğim aşk şiirlerinden olan şiirde manaya diyecek yok.
Fakat üç kıtası zayıf.
Hece, hayali-gerçeği kelimelerle resmedip, çerçevesini en güzel şekilde çizebilen tek türüdür şiirin.
Geçmiş zaman şiirlerini geçemeden, geçmeden “yenilik” peşinde koşanlar, kendi şiirinlerinin enkazında kalmasın yeter.
Devamı sonra;)
"kendini tekrar eden birbirine benzeyen çalışmalar"
YORUMLAR
hece üzerine düşünceleri yazıya taşımanız güzel düşünce yararlı olacaktır..
öncelikle düşünce alış verişine yol açan değerli çalışmalarınız detaylı inceleme açıklamalarınız hayata kattığınız cümle güzellikler için gönül dolusu teşekkürler iyi ki varsınız değerli şair Ekrem dost..
konuya dönersek;
sanatın tüm dallarında klasik eserler ve o eserleri oluşturan değerli sanatçılar her zaman değerini koruyacak eserleriyle geleceğe ışık tutacaktır.. kendi klasik ekolünü oluşturan hece şiirinin pirleri için de durum budur ki en güzel en değerli örnekler olarak yolumuzu aydınlatmaya devam edeceklerdir onlar..
hangi tür ekolü benimsemişsek doğal olarak ona ait tüm kuralları en güzel şekilde bilmek durumundayız ki bu bağlamda günümüz çalışmalarını değerlendirmemiz gerekecek..
farklı görüşler olacaktır mutlak ama ben çalışmaları kendimce genel olarak 3 basamakta değerlendiriyorum:
1. bir ekolü benimseyip kurallarını öğrenip uygulayarak benzer çalışmalar yapmak/ yapanlar
2. benimsenen ekole yeni öneriler getirip gelişimini sağlamak/ sağlayanlar
3. yeni ekoller oluşturmak/ oluşturanlar
konumuz şiir olduğuna göre
1. basamak:
sanatla şiirle uğraşan herkesin uğrak yeri dolayısıyla ilgili sayısı en fazla olan bölüm..
2. basamak yeni öneriler getirebilecek kapasite de olanların bulunduğu bölüm ilgilenenlerin sayısı 1 .basamaktan daha azdır (çünkü düşünmeye zorlar)
3. basamak yeni fikirler getirebilecek kapasitede olanların bulunduğu bölüm ki ilgilenenlerin sayısı en aza iner.. (ki en zor basamak budur yepyeni fikirler ortaya çıkarmak iğneyle kuyu kazmaya benzer çok emek zaman vs ister)
güncel yaşam içinde toplumun en çok benimsediği beğendiği
1. Basamaktakilerden çıkacaktır büyük olasılıkla çünkü göz kulak vs alışkanlığı devrede olacaktır
yeniliklere gelince
yenilikler hemen kabul görmez (ilk basamağın tercih edilmesi bundandır) zaman içerisinde hedefine ulaşır yenilikler..
şiirlerimin bir çoğu kapalı sizin için alttakini açtım
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/325173/ask-serbeti-----
emeklerinize teşekkürler değerli şair dost sevgim saygım selamlarımla..:)
Dünyevî
aruz: bilmem... öğrenmek isterim de zahmet etmem. zahmetsiz de rahmet olamayacağına göre.. yol karanlık... dağ elmastan..tünel açmak allahualem...:(
sabiha hanım sizin ruh dünyanız sarmal kafiyeye daha yatkın...
sarmal kafiyeli bir şiiriniz var mı hiç?
benim mi? yok efendim, düz ve çaprazdan sıra gelmedi.
sarmal kafiyeye yönelmeli biraz... sarmal kafiyeyi öğrenmeden aruz denemeleri yapmaya yeltenmek temeli çürük binaya kat çıkmaya benzemez mi?
hece kaidelerine uygun en az 40 sarmal kafiyeli şiir yazmak gerek... yani belki altı ay, belki dokuz, belki de oniki ay sonra aruz denemelerine başlarım şahsen...:) ya nasip…
serbest şiir, hece ve aruzu bilmeden de yazılır yazılmasına da ekul oluşturamaz. oluştursa bile sanat halka inemez, halka inmek için önce suyun yağmur olup yağması yani rahmet gibi... sonra yeniden yağmak için göğe çıkmak için fenni kaidelerin müsait olması ve birbirini tetiklemesi, itelemesi, yani gönle kanat takması gerekir.
size serbest, dikey olarak üstten altta, alttan üste okumaya müsait üç şiirimi arz ediyorum.
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/649363/akarsu-destani.html
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/396120/gonul-destani.html
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/641019/olmus-sairler.html
bu arada karacaoğlan kokuşlu harika bir şiiriniz vardı. Okuduğuma eminim. Aradım çıktım bulamadım. Heceleriniz gayet güzel diyebilirim…
fakat cümlenin yaptığıMız hatalar hece sayısı tutturma derdine sıfatları, zamirleri gereksiz vb. kullanmamız var. Kafiye derdine yenik düşmemiz var.
Umarım kızmasanız. Şu alttaki şiir gül gibi fakat birkaç dikeni fazla…
Her bahçıvanın tımar etmesi farklı olur ya.. acemi bahçıvanın hoş görün öncelikle…
Behey bre bre destur (Bre ağalar destur)
Altın boynuz koç boğalar
Mertlik er yiğide hastır
Savulun bre ağalar (Bre ağalar destur)
Üstünüzde demirden gök
Altınızda boz hörgüç lök* (…)
Arzdan arşa merdiven kök
yolbulun bre ağalar (Bre ağalar destur)
* birinci mısra “üstünüzde demirden gök” gayet güzel. İkinci ve üçüncü mısra ise maalesef.
Altınızda’dan sonra üsteki gibi üç + bir heceli kelime seçmelisiniz.
Arzdan arşa’dan sonra da; ya dört heceli ya da bir+üç heceli olmalı.
Ki bu devran da geçmez mi
Ecel şerbetin içmez mi
Balbalında gül açmaz mı
Sav olun bre ağalar (Bre ağalar destur)
Güzeldir.
Saliha der sözün özü*
Aşkla yansın gönül közü
Hakka çevir yüzü gözü
Sevilin bre ağalar
Son kıtada zati anlamda saklı olan yani şiirde var olduğu halde yazılınca hece sayısı derdine kurban olan üç kelime var. (sözün-gönül- gözü)
Saliha der özü
Aşkla yansın közü
Hakka çevir yüzü
Sevilin bre ağalar (Bre ağalar destur)
Ayak kelimesi: savulun- yolbulun-sav bulun-sevilin…
Yolbulun?
Bu şiirde ayak kelimesi değil ayak mısrası kullanılmalı.
O da (bre ağalar destur) olmalı…
Demeyin ki ayak mısrası 7 li kaldı. Ziyanı yoktur efendim. Fazlası, kıymeti o eksik hecenin çoktur. Şiire hiçbir eksiklik katmaz.
Yorumunuzda geçen üç maddeye katılmamak elde değil.
Üçüncü merhaleye gelmek için de ilk iki sınıftan en yüksek notları almalı…
Birinci sınıfta “edep yahu” ile sınıfta kalmış olan ben ikinci sınıfta bu dersi vermeye hala çalışıyorum. Malum kredili sistem
Değerli görüş ve katkılarınız için çok teşekkür ederim.
Selam ve dua ile.
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
merhabalar değerli şair Ekrem dost
İrdeleyip düşüncelerinizi paylaştığınız için gönül dolusu teşekkürler..
Link verme nedenim güzel olduğu iddiasından değil yeni uygulamalar hakkında bir fikir edinmeniz içindi… kaldı ki sanatta beğeniler görecelidir bilindiği üzere zevk meselesi..:)
şiire dönersek
hedeflenen elbet her yönüyle mükemmel olması kurallı çalışmalarda bunu başarmak için çok zaman emek harcamak gerek yinede isteneni yakalamak zor
hece şiiri zaten kurallarla sınırlanmış durumda buna ayrıca açık kapalı hece ile yazma kuralını anlam bütünlüğünü güzelliğini vs eklerseniz işin içinden başarıyla çıkma oranı daha da düşecektir..:)
hem hece hem açık kapalı hem anlam bütünlüğü bence mutlaka bir deneme yapmalısınız o zaman beni daha iyi anlayacağınıza eminim..:)
1. basamak… (var olan bir ekolü devam ettirenler..)
2. basamak… (var olan ekolü geliştirerek devam ettirenler..)
3. basamak… (yeni ekol oluşturanlar..)
gözlemim sonucu ulaştığım bu değerlendirmemde basamaklar birbirlerinin devamı olmak durumunda değil (olabilir de ama herkes için genel geçerli değil)
3. basamak mükemmel yazanları da kapsamak zorunda değil (kapsayabilirde herkes için değil genel geçerli olamaz)
bir fikri en mükemmel hale dönüştürmek için aynı konu üzerinde üzerinde sürekli çalışmak gerek
eskiler devam etmeli geliştirilip mükemmelleştirilmeli
lakin yeni fikirlere her zaman ihtiyaç var dünyanın ilerlemesi buna bağlı
hayata yeni fikirler katılmasaydı dünyadaki bugünkü teknolojik gelişmeler olmazdı
bir fikir her zaman en mükemmel haliyle ortaya çıkmaz üzerinde aynı konu üzerinde çalıştıkça gelişip güzelleşir
ya da bunu benimseyenler en mükemmel hale getirirler katkılarıyla önemli olan fikrin ortaya atılması benimsenip yolunda ilerlemesi
hedefim sanata yeni bakış açıları yeni soluk getirmek sürekli yenilik üzerine kurulu olduğundan hedefe devam..:)
eskilerin kıymeti bilinip
yeni fikirler bilinçli bakış açıları ve bilinçli eleştirilerle karanlıklar ışımaya devam edecektir..
------------------------
“fakat cümlenin yaptığıMız hatalar hece sayısı tutturma derdine sıfatları, zamirleri gereksiz vb. kullanmamız var. Kafiye derdine yenik düşmemiz var.
Umarım kızmasanız. Şu alttaki şiir gül gibi fakat birkaç dikeni fazla…
Her bahçıvanın tımar etmesi farklı olur ya.. acemi bahçıvanın hoş görün öncelikle…
Behey bre bre destur (Bre ağalar destur)
Altın boynuz koç boğalar
Mertlik er yiğide hastır
Savulun bre ağalar (Bre ağalar destur)
Üstünüzde demirden gök
Altınızda boz hörgüç lök* (…)
Arzdan arşa merdiven kök
yolbulun bre ağalar (Bre ağalar destur)
* birinci mısra “üstünüzde demirden gök” gayet güzel. İkinci ve üçüncü mısra ise maalesef.
Altınızda’dan sonra üsteki gibi üç + bir heceli kelime seçmelisiniz.
Arzdan arşa’dan sonra da; ya dört heceli ya da bir+üç heceli olmalı.
Ki bu devran da geçmez mi
Ecel şerbetin içmez mi
Balbalında gül açmaz mı
Sav olun bre ağalar (Bre ağalar destur)
Güzeldir.
Saliha der sözün özü*
Aşkla yansın gönül közü
Hakka çevir yüzü gözü
Sevilin bre ağalar
Son kıtada zati anlamda saklı olan yani şiirde var olduğu halde yazılınca hece sayısı derdine kurban olan üç kelime var. (sözün-gönül- gözü)
Saliha der özü
Aşkla yansın közü
Hakka çevir yüzü
Sevilin bre ağalar (Bre ağalar destur)
Ayak kelimesi: savulun- yolbulun-sav bulun-sevilin…
Yolbulun?
Bu şiirde ayak kelimesi değil ayak mısrası kullanılmalı.
O da (bre ağalar destur) olmalı…
Demeyin ki ayak mısrası 7 li kaldı. Ziyanı yoktur efendim. Fazlası, kıymeti o eksik hecenin çoktur. Şiire hiçbir eksiklik katmaz.
Behey bre bre destur ….. öneriniz: (Bre ağalar destur)”
------------------------------
güzel bilinçli önerileriniz için öncelikle teşekkür ediyorum
elbet her fikir her sanat eseri her şiir üzerinde çalışılarak en iyi hale gelmesi sağlanmalı ki arzulanan noktaya ulaşılsın..
varsağı erkek söylemidir heybetlidir bilindiği üzere..
bu varsağının özelliği bayan söylemi olması.:)
dolayısıyla ilk dize bir bayan ünlemesi olarak karşımıza çıkıyor ve bir bayanı temsil ettiğinden biraz nazikçe üslupla giriş bu etkiyi yaratmak için olabildiğince ince ünlülerden (e) kullanıldı
Behey bre bre destur…. e e e e e.ince ünlü) - ( u kalın ünlü)
…
alttaki dizede bir meydan okuma olduğundan bu etki kalın ünlü (a) ile sağlanmaya çalışıldı
Savulun bre ağalar.. a u u (e) a a a
Son dizede bir bayan söylemi olarak sevgiye davet kıyamama anaçlık duygusu var..:)
şiir meleki duygudur çalışmalarım çoğunlukla ilham kaynaklı özü bozmadan ilerlemeye gayret ediyorum
şiiri irdelediğiniz emek yoğun düşüncelerinizi paylaştığınız için ayrıca teşekkürler ve teşekkürler hayata kattığınız cümle güzellikler için iyi ki varsınız var olasınız her daim değerli şair Ekrem dost..:)
sevgi saygı selamlarımla..
not: alt-üst serbest şiirleriniz çok güzel hedeflerinize ulaşmanız insanlığa yararlı olmanız dileğiyle çalışmalarınızda başarılar mutluluklar..
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/299047/--mecnunname---)--sabiha-ekolu---.html,,,tüm
http://atolyeler.edebiyatdefteri.com/konudetay/108/1472
Dünyevî
bir de her şeyi tür türi ayırıyorlar ya onu anlayamıyorum.;)
yahu ağaç ağaçtır, ne bileyim taş taştır, yazım yazımdır:)(ne gerek roman hikaye makale vs..)
dağları da ayırıyorlar,
ırmakları da....
"hem hece hem açık kapalı hem anlam..." bu belirtiğiniz zati aruz olmuyor mu.. aruz da bildiğim kadarıyla hece sayıları eşit kalıplarından örülü. aynı şiirde farklı kalıplar kullanırsa hece sayısı bozulabilir belki değil mi.
heceyi yenileştirme nasıl olabilir bilmiyorum...
sadece kafiye aradığımız kelimeyi aynı kıtanın farklı mısralarında mısra başı ortası veya sonunda kullabiliriz.
durakları değiştirebiliriz...
bir de faklı bir kafiye örgüsü meydana çıkarabiliriz. düz çapraz sarmalın yanına başka bir örgü ekleyebiliriz,ki araştırırsak vardır belki de...zincirleme, bodoslama, karışık pide ;) ...açıktım galiba... ;)
atölyelerniize uğrayacağım...
düşünen, şiire emek veren ...vb;) çok güzel bir yol...Mevlam yolunuza açık eylesin...
ben sadece kendi yoluma bakıyorum... isteyen gelsin istemeyen gelmesin gibi...;) ıslık çala çala gidiyok işte...dağ bayır dere tepe...
teşekkür ediyorum
var olun