- 950 Okunma
- 8 Yorum
- 2 Beğeni
AR.SIZ AŞK !
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kendisine bile itiraf edemediği duyguların karmaşasında boğulmak üzereydi. Yorgun gözlerinde,mutsuzluğun rengi hat safhadaydı... Adeta ölü balık gibi baygın,baygın bakan gözleri ağlamaktan şişmişti.
Yıllardır yüzü gülmemişti. Yanlış verilen bir evlilik kararı şu genç yaşında,saçlarına ak düşürmüştü. Güzel bir kadındı. Özellikle saç,makyaj ve güzel kıyafetlerle iş hayatında da çok dikkat çekiyordu... Zaten iş ortamıda olmasa hiç çekilecek gibi değildi evlilği.
Kendisini işine vermişti.Onunla oyalanıyordu.Kocasının sorumsuzluğu, kendisine uyguladığı haksız ve hakaret içeren davranışlarına katlanamıyordu artık.
Bu evliliği omuzlayıp götüren tek şey çocuklarıydı sadece. Aşk,sevgi şöyle dursun,saygı ve fedakarlık adınada hiç bir şey kalmamıştı karı koca ilişkilerinde...
Genç kadını bunlar yormuştu yormasına da,şu son günlerde başka bir yükün ağırlığı altında eziliyordu... Bu yorgunluk hepsinden beter yıpratıyordu,sevgiye aç,ilgiye muhtaç ruhunu...
Evine geldiğinde çantasını bir tarafa giysilerini bir tarafa fırlatıp,rahat bir şeyler geçirdi üzerine...
Çocukları annesine göndermişti iki günlüğüne.Kocası gece yarısından önce gelmezdi eve. Karnı açlıktan zil çalıyordu ama,hiç iştahı yoktu.Hiç düşünmek istemiyordu ama sadece O ve söyledikleri sözler,pusu kurmştu sanki midesinin tam orta yerine... Açlıktan çok,müthiş bir ağrı hissediyordu...
Hazmedemiyordu kendisine yapılan teklifi ve yakıştırmayı. Sanırım bundandı mide ağrısı ve tokluk hissi...
Bir hafta olmuştu,patronu olacak dengesizin kendisine yaptığı o çirkin teklifi yapalı. Evet şok olmuştu,hiç beklemiyordu böyle bir şey. İç dünyası yerle bir olmuştu.İşinden ayrılması şarttı.Aynı iş yerinde kesinlikle çalışmaması gerekiyordu...
Ama bunu hiç istemiyordu.Yeni bir iş,yeni bir çevre,yabancı simalar ve yeni iş akadaşları...Evet bunlar o kadar zor geliyordu ki,sabahlara kadar uyuyamıyordu düşüncelerin yoğunluğundan...
Ve daha korkuncu, bu seviyesiz teklife alışmaya başlamıştı. Şeytan vesvese veriyordu aşka susamış kalbine.... Çok çekici bir fiziği olan Altan beyin bakışları ve kendisine olan nazik davranışları,ufak ufak hoşuna bile gitmeye başlamıştı.
Uzandığı kanepenin üzerinde derin düşüncelere doğru yelken açtı Sibel ve kendisine izin verdi tatlı rüyalara dalmak için. Bir seferliğine...
Daldığı uykudan telefonun sesiyle sıçradı... Ter içinde kalmıştı.Midesindeki tokluk hissi ve ağrı iki kat daha artmış bir halde kalktı uzandığı yerden. Telefonu sürekli çalıyordu.Koştu aldı sehpanın üzerinden. Kim olduğuna bakmadan açtı, Altan beyin sesini duyunca şaşkınlığını gizleyemedi:
----Aaaa Altan bey sizmisiniz?
----Kusura bakmayın Sibel hanım,rahatsız ediyorum ama sizinle acele konuşmamız lazım...
Sibel titreyen sesiyle gayri ihtiyari sordu:
----Evet ama hangi konuda,anlayamadım...
Sibel’in kalbi küt küt atıyor,eli ayağı zangır zangır titriyordu. ’’Bu adam başıma bela olacak’ diye korkmaya başlamıştı.
Eşinin sağı solu belli olmazdı. Her an anahtarıyla kapıyı açıp eve girebilir,ve bu konuşmaya tanık olabilirdi.Sakin olmalı seviyesiz bir konuşmaya izin vermemeliydi.
Evli ve iki çocuğu olduğunu unutmadan,duygularının sürükleyebileceği nefsani arzuların arkasından koşmamalıydı...
Belkide yanılıyordu, işle alakalı bir konuda konuşmak istiyorda olabilir düşüncesiyle,Kendisine kızdı. Hemen de genç kızlar gibi,heveslenmiş eli ayağına dolaşmıştı.
----Ben size karşı çok terbizyesizlik yaptım,çok pişmanım...
Altan beyin sesi kısık ve çekingen bir tonla ulaşmıştı Sibelin kulaklarına. Sibel bir taraftan dinliyor, bir taraftan da eşinin gelmesi olasılığıyla tetikte bekiyordu,gözleri kapıda...
----İnanın seviyesiz sıradan bir teklif değildi,sizden hoşlandığımı söylediğimde,herhangi bir beklentim olarak söylememiştim o sözleri.Sizin evli olduğunuzu ve dahası çocuklarınız olduğunu bile bile sizi beğendiğimi, söylememem lazımdı. Yaptığım eşeklik af edilir türden değil biliyorum, hakkınızı helal edin...
Ne kadar aptaldı... Biraz daha ısrarlı davransa belki de Altan beyle bir gönül macerası yaşamaya başlayacaktı . Kocasına ve çocuklarına rağmen...
Bu kadar boşluktamıydı,manevi yönden... Kendisinden nefret etmişti bir an... Kadın erkek ilişkilerinin bu kadar seviyesizleştiği bir ortamda, bu teklifi aşırı bir tepkiyle karşılamalı ve o ilk gün işten ayrılmalıydı.
----Hakkınızı helal edin.Bu konuşmayı hiç olmamış gibi kabul edip ,eskisi gibi devam edersek çok sevinirim. Eğer işten ayrılma gibi bir düşünceniz olursa buna da saygı duyarım.
Ve ekledi Altan bey:
----Sizin gibi inançlı,güzel ahlaklı bir bayana böye bir terbiyesizlik yaptığım için çok utanıyorum. Düşünmeniz için bir hafta izin veriyorum. Benim yanımda çalışmak istemezseniz size bir arkadaşın yanında iş ayarlayacağım. Allah’a emanet olun,kendinize iyi bakın Sibel hanım. İyi akşamlar...
----İyi akşamlar,Altan bey!
Belkide duymamıştı Altan bey Sibeln sesini... Çünki öylesine fısıltı halinde çıkmıştıki sesi,
kendisi bile zor işitmişti...
Olduğu yere yığılırcasına oturdu, elindeki telefonun yere kayarken çıkardığı sesle sıçradı birden... Çok etkilenmişti.Buz kesilmişti adeta vücudu. Çok büyük bir yanlışın eşiğinden dönmüştü. Ya şeytana uysaydı! Ya rezil etseydi kendisini... Çocukları ve ailesi yüzüne tükürmezler miydi?
Sımsıkı yumdu gözlerini... Gözlerinden yağmur gibi yaşlar akmaya başladı. Allahım beni af et! diye çığık çığlığa bağırmaya başladı avaz avaz ve yine sessizce ...
Çalan telefonun sesiyle tekrar sıçradı.Korkuyla açtı gözlerini.Kanepede uyuyup kalmıştı.Saate baktı iki saat olmuştu. İşten gelip kanepeye uzanalı...
Gördüğü rüyanın etkisiyle hıçkıra hıçkıra ağlıyordu şimdi...
Ve şükrediyordu yaşadıklarının sadece bir rüya olduğuna...
KURGU ...
YORUMLAR
Şu "kurgu" notu okurken düşündüklerimi alt üst etti tâbiri câizse...Yazılanların yazar tarafından yaşandığına dâir kesin bir ferman mı var acaba yâhut yakınından birinin yaşadığına dâir vs.. Bunu biraz daha düşünmeli derim..Okur "kurgu" notunu görünce çalışmanın büyüsü terk ediyor benliğini.. Düşünceleri seyir değiştiriyor, bilginize..
Binlerce türü ile örneklerini yaşam alanında sıkça görüyoruz. Hem daha neleri var bu okuduğumuzun..
Bebek resimleri hârika ayrıca, benim de böyle güzel çocuklarım olsun :))
Afedersiniz ama çocuklara karşı içimin titrediği zamanlardayım neden bilmiyorum. Her neyse yazıya dönelim.
Bu öykü sanırım -dün de şüphe ile bakmıştım farklı bir yazıya-. Birinci ağızdan anlatım ve üçüncü ağızdan anlatım deyi bir şey var. Edilgen yapı kullanılır üçüncü ağızdan olanda.
"Bir hafta olmuştu,patronu olacak dengesizin kendisine yaptığı o çirkin teklifi yapalı."
"Patronu olacak dengesiz"
Yazarın kanaati mi?
Demek istediğim konu itibarı ile üzerinde durulması gereken örnek önemi gereği fakat "öykü" türü de üzerinde ciddi anlamda durulması gereken bir tür. Çehov yâhut Maupassant deyip iğne ile nakış işlemek değil elbet vazifem fakat dikkat etmeli yazarken, yolda yürürken dikkat etmemiz gerektiği gibi..
Çok uzun yıllar yazan bir kalem değil okuduğum fakat ışığı güzel, betimlemesi, rûh betimlemeleri güzeldi lâkin yazar ile kahraman dilini ayırt etmek gerek...
Bir not, şahsi görüş belki de.. Erkek, kadın ve aldatma.. Bugün evliliğin kuralı hâline geldi sanki. Bir zaman sonra evlenirken birbirlerine "beni şu sayıdan fazla aldatma tamam mı canım, cicim.." gibi saçmalıkların da olacağına inanıyorum..
Allah bu cenkte herkesin yardımcısı olsun..
Ve kaleminiz, çok daha iyilerine konuk olmak dileği ile..
Esen kalınız.
"Olduğu yere yığılırcasına oturdu, elindeki telefonun yere kayarken çıkardığı sesle sıçradı birden... Çok etkilenmişti.Buz kesilmişti adeta vücudu. Çok büyük bir yanlışın eşiğinden dönmüştü. Ya şeytana uysaydı! Ya rezil etseydi kendisini... Çocukları ve ailesi yüzüne tükürmezler miydi?"
harika ötesi bir kurguydu,
ders vericiydi,
kaleminizn kelamınızın ihlasını artırsın yaradanım,
süperdi ya,
zamane ilişkileri geçti gözümün önünden,
herşeye rağmen şeytanla mücadele eden bir kadının asaleti, ne kadar boş olursa olsun sanki veda hutbesine uymaya and içmiş gibi, kelamına yüreğine sağlık üstadım...
kurgundaki ders eksik olmasın da feyz vermeye devam etsin insanlığa
İşin içinde aşk var ise orada ne ayıp olur, ne kayıp ne de günah... Aşk hepsini bastırır ve belki de öyle olması Allah'ın takdiridir! Yani insanlar toplum baskısını hesaplar oysa gönüllerde olan da Allah'tandır! Ben aşk konusunda rezilliği de rezillikten saymayanlardanım. Ama rezilliği aşktan saymaya kalkanların rezilliği yüzünden hakiki aşklar da töhmet altında.Gerçek aşık maşukunu yakmaz. Aynı öyküdeki hal. Saygı ve selam ile.