KAZ DAĞLARI...
Alpler’den sonra dünyanın en fazla oksijen üreten dağı: Kaz Dağları...
Kaz Dağları’na Ölüm Fermanı
Türkiye’nin cennet köşelerinden biri olan oksijen deposu Kaz dağlarında, altın madeni işletmek için 16 firma ruhsat aldı. Yerli ve yabancı firmalar, 400 bin ton siyanür kullanarak 34 noktada altın arayacak.
750 BİN KİŞİ OLUMSUZ ETKİLENECEK
“Dünyanın en çok korunması gereken bölgelerinden biri olan Kaz dağlarının bitki örtüsü, suyu, havası, yer altı ve yer üstü zenginlikleri ciddi tehdit altındadır.
Bölgede birçok uluslararası firma, başta altın ve gümüş olmak üzere maden arama ve işletme ruhsatı almış ve almaya devam etmektedir. Kaz dağlarında altın madeni işletmeciliğinin başlaması halinde, 2,5 milyar ton kaya ve toprak işlenecek, yaklaşık 400 bin ton siyanür kullanılacaktır.
10 milyon adet zeytin, kiraz, şeftali, elma ağaçları ile birlikte tüm bitkisel üretim ve tarımla geçimini sağlayan 750 bin kişi olumsuz etkilenecektir.’’
Kaz Dağları bölgesinde 2007 yılında başlayan altın arama çalışmaları kapsamında bugüne dek yüzlerce sondaj yapıldı. Çanakkale bölgesinde son olarak da 16 firma 34 bölgede altın arama ve işletme ruhsatı aldı.
Ruhsatlar, Bayramiç, Çan, Lapseki, Biga, Ezine, Ayvacık ve Yenice ilçeleri sınırları içinde bulunuyor.
*** ***
Kazdağları tehdit altında Kazdağları’nın eteklerinin yakınlarında açılan maden ocakları bölgenin coğrafi yapısını ve meyveciliği tehdit ediyor...Çanakkale’de verimli arazileriyle ünlü Kazdağları’nın eteklerindeki Bayramiç İlçesi’ne bağlı köylerin yakınlarında her geçen gün yenileri açılan maden ocakları, bölgenin kabusu oldu. Maden ocakları bölgenin coğrafi yapısına zarar verdiği gibi meyveciliği de olumsuz etkilemeye başladı.
Bayramiç’e bağlı Muratlar, Karaköy ve Kuşçayır köylerinde altın ve gümüş arayan maden şirketlerinin yanı sıra Mollahasanlar, Kurşunlu, Saraycık, Daloba, Kutluoba ve Yeşilköy’deki cam, seramik, kaynak elektrotları ve boya sanayiinde kullanılan önemli bir endüstriyel hammadde olan feldspat üreten maden ocağı bölge için çok büyük tehlike haline geldi. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi son olarak Gedik Köyü’nde Zafer Madencilik Firması tarafından yeni bir maden ocağı daha açıldı. Ocak açılirken de çok sayıda çam ağacı kesildi.
Bayramiç Çevre Platformu Sözcüsü İbrahim Saydam, bölgede 11 maden ocağını açılması için başvuru olduğunu belirterek, “Altın arayan maden şirketleriyle mücadele ederken, bir de feldspat ocakları açılmaya başlandı. Kazdağları’nın etekleri maden şirketleri tarafından istila edildi diye konuştu.
Bayramiç Ziraat Odası Başkanı İsmail Pehlivan da havzadaki çok verimli tarım arazilerinin maden ocakları nedeniyle büyük zararlar gördüğünün altını çizdi.
Kazdağları, Anadolu yarım adasının kuzeybatısında yer alan, Biga yarım adasının en yüksek dağıdır. Eğe Bölgesi ile Marmara bölgesini birbirinden ayırır, Kazdağları Çanakkale ve Balıkesir sınırları içerisinde kalmaktadır. Edremit körfezinin kuzeyini takiben, kuzey doğu-güney batı yönünde 60 – 70 km. uzunluğunda olan Kazdağları, batıda Dede dağı, ortada Kazdağı, doğuda Eybek dağı, kuzeydoğuda Gürgen, Kocakatran, Küçükkatran ve Susuz (Sakar dağı) dağlarından oluşur.
60 – 70 km.lik Kazdağları zincirinin ortasında yer alan Kazdağı’nın, güneyi Edremit Körfezi, doğusu Zeytinli çayı, kuzeyi Kara Menderes Çayı, batısı Altınoluk yerleşiminin batısı (Damla Tepe) ile çevrili olan 21 452 hektarlık alanı, 17.04.1993 tarih ve 21555 sayılı resmi gazetede yayınlanan 93/4243 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Kazdağı Milli Parkı olarak ilan edil. Kazdağı milli parkı Balıkesir iline bağlı Edremit ilçesi sınırları içerisindedir.
Kazdağı ve Biyoçeşitlilik Kazdağı Güney Marmara Bölgesi’ nin batısında, Edremit Körfezi’ nin Kuzey kıyısında yer alır, yüksekliği ve bölgeye düşen yağış miktarı nedeniyle nemli bir iklime sahiptir. Alan bu nedenle doğal bitki örtüsü ve tarımsal ürün çeşitliliği açısından oldukça zengindir. Avrupa – Sibirya ve Akdeniz bitki coğrafyalarının kesişim noktasında kalması ve bakir olması nedeniyle, bu bölge çok sayıda nadir türe ev sahipliği yapmaktadır. Kazdağı özellikle bitki, kuş ve memeli türleri açısından önemli bir bölgedir ve 37 bitki türü Önemli Doğa Alanı kriterlerini sağlamaktadır ve bu türlerden 32’ si ise sadece Kazdağı’ na özgü endemik türlerdir. Bu türlerden bazıları Kazdağı göknarı (Abies nordmanniana subsp. equi-trojana), Kazdağı’ na özgü kantaron (Hypericum kazdaghensis), yüksükotu (Digitalis trojana), geven (Astragalus idea), kurt kulağı (Ferulago idaea), yoğurt otu (Galium trojanum), sarıkız çayı (Sideritis trojana)’ dır. Kazdağı’ nda bulunan bitki türlerinin çoğu tıbbi olarak kullanımı olan bitkilerdir ve ekonomik değerleri oldukça fazladır. Yırtıcı ve orman kuşları açısından önem taşıyan alanda çok sayıda Anadolu sıvacısı (Sitta krueperi) üremektedir. Alanda üreyen yırtıcıların başında kaya kartalı (Aquila chrysaetos) ve gökdoğan (Falco peregrinus) gelmektedir. Kazdağı Önemli Doğa Alanında yaşayan ve küresel ölçekte önem taşıyan memeli türleri; Mehely’ nin nalburunlu yarasası (Rhinolophus mehelyi), uzun ayaklı yarasa (Myotis cappaccinii) ve kirpikli yarasadır (Myotis emarginatus). Ayrıca bu bölgede küresel ölçekte tehdit altında bulunan bir içsu balığı türü olan Capoeta bergamae bulunmaktadır.
Coğrafya
Kaz Dağı ya da Kaz Dağları olarak iki biçimde adlandırılan dağ büyük ölçüde Biga Yarımadası’nda uzanmaktadır. Kaz Dağları, batıda Dede Dağı, ortada esas Kaz Dağı ve üç tepesi (kuzeyde Babadağ, ortada Karataş tepe, güneyde Sarıkız tepesi) doğuda Eybek Dağı, kuzey doğuda Gürgen Dağı ve Kocakatran Dağı’ndan oluşur. Üç tepesi olan esas Kaz Dağı’nın en yüksek tepesi 1774 metre olan Karataş tepesidir ve Balıkesir’in Edremit ilçesi Güre beldesinin kuzey-kuzey batı istikametine düşmektedir. Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi Ayazma mesire yeri ise Kaz Dağı zirvesinin kuzey batısına düşmektedir ve mesire yerine ulaşmak için Bayramiç’ten yaklaşık 17 km’lik Evciler Beldesi yolunu takip edip Evciler’den sonra 6 km’lik yol aşılarak ulaşılabilir. Bölgedeki en önemli merkez Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu ve Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Altınoluk beldeleridir.
Bitki örtüsü
Kaz Dağı çevresi büyük ölçüde ormanlar ile kaplıdır ve yakınında yerleşim oldukça seyrektir. Üst yokuşlardaki ormanlar başlıca Kazdağı göknarı (Abies nordmanniana subsp. equi-trojani) Türkiye’de yalnızca Kazdağı’nda yetişen endemik bir göknar alt türüden oluşur. 17 Nisan 1994 tarih ve 21555 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 93/4243 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Dağın Balıkesir İli Edremit İlçesi sınırlarında kalan 21.300 hektarlık bölümü Kazdağı Millî Parkı olarak ilan edilmiştir. itki yapısı olarak Avrupa-Sibirya bölgesiyle, Doğu Akdeniz bölgesinin tam sınırını oluşturan Kaz Dağları’nda doğal olarak her iki bölgenin bitkisel özelliklerinin harmanlanmasıyla yeni bitki türleri kendini göstermiş. Bu nedenle bölgede 21 çeşit bitki türü var ki, Dünya’da sadece Kaz Dağları’nda yetişiyor. ’Kesin olarak korunması gerekir’ ibaresi ile kayıtlara geçen Kaz Dağı Göknarı, bu 21 çeşit bitki arasında en önemlisi. Kaz Dağları’ndaki köylerde bu ağacın kozalakları çaya katılır. Demlenen çaya özel bir aroma verir. Aynı şekilde köylülerin Kaz Dağı adaçayı dedikleri ’Sideris trojana’, Kaz Dağı çiğdemi, dağ lalesi, beyaz ve kırmızı şakayık Kaz Dağları’nda yetişen onlarca bitkiden birkaçı. Bölgede bulunan endemik, yani ’Yayılışı sınırlı olan tür’ denilen bitki türleri üç grup altında sınıflandırılıyor. Dünya’da sadece Kaz Dağları’nda yetişen endemik türler birinci grubu, Dünya’da sadece Türkiye’de aynı zamanda Kaz Dağları’nda yetişen türler ikinci grubu, endemik olmayan ancak Türkiye’de sadece bu bölgede yetişen türler ise üçüncü grubu oluşturuyor. Dünya Bankası, ’Türkiye’de Genetik Çeşitliliğin Yerinde Korunması Projesi’ için 5.1 milyon dolar ayırmış. Yedi yıl boyunca Kaz Dağları yedi bölgeye ayrılarak türleri saptanan bitkiler tek tek sınıflandırılmış. Bu proje içinde 4. Bölge olarak ayrılan Kalkım’daki Koca Mezarlık denilen bölge ne yazık ki, bugün linyit kömürü çıkarmak adına kazılıyor. Son yirmi yıl içerisinde zeytinlik alanların imara açılmasıyla yapılaşma dağın eteklerinden yukarılara doğru tırmanmaya başladı. Ancak son dönemde zeytincilikten para kazanılmaya başlanmasıyla bu yapılaşma şimdilik hız kesmiş görünüyor. İnsanların son zamanlarda doğaya dönüşü ve doğal olanı yerinde görme isteği, bölgenin korunabilmesine önemli katkılar sağladı. Bu duygularla hareket eden insanlar, Kaz Dağları’nın orijinalliğini hâlâ koruyan Adatepe, Yeşilyurt gibi köylerine yerleşerek evlerini aslına sadık kalarak restore ettiler. Böylece bu köyler betonlaşmanın etkilerinde kurtarılarak, bugün insanların zevkle ziyaret ettikleri yerler haline geldi.
Çaylar
Batıdan Tuzla Çayı ve Kara (Skamandros) Menderes Çayı, kuzeyden Gönen Çayları doğar. Yarımadadaki önemli akarsulardan Karamenderes ve Biga Çayı ile çevredeki köy ve diğer yerleşim yerlerine içme suyu sağlayan küçük ölçekli kaynaklar bu dağdan doğmaktadır.
BASINDAN DERLEME VE ALINTI:(Dereli Köyü - Edremit)
YORUMLAR
Sayın Hocam,
Bu sermayenin keskin dişleri ne bizim aldığımız oksijeni ,
ne siyanürün hepimizi çaresiz ibneler yapacağını düşünüyor.
Peki , aydın dediğimiz satılmışlar ve onların göbek bağı ile takipçileri ,
oy **ları da hiç mi bir şey düşüne miyor.
Adamın cennetine sövsen kan çıkar da ,
yer yüzündeki cenneti yok ediliyor ,sesi çıkmıyor.
Saygılarımla.
Yurdumuzun değişik yörelerinde böylesi talanlar sürmekte ve buna direnç te yöre halkı ve köylüler tarafından yürüyüşlerle, yollar kapatılarak yapılmaktadır.
Gerçek zenginliğin doğanın bize verdiği yeryüzeyi olduğunu kabul etmeliyiz. rant ve çıkarlar
uğruna ülkemiz paramparça yapılmamalı. Bu gidişe dur denilmelidir. Elimizde olan bu değerlerin
kıymetini bilmeliyiz..
Güzel bir paylaşımdı,
kutluyorum,
selâm ve saygılar..