- 526 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sizin Büyüklüğünüz de Cürmünüz de İdealiniz Kadardır
Sizin Büyüklüğünüz de Cürmünüz de İdealiniz Kadardır
İnsan ilk ana rahmine düştüğünden itibaren Allah katında belli olan ömrünü bir geri sayım içinde kum saati gibi tüketmeye başlamaktadır. Bazen bir hastalık vesilesi ile rahatsız olana ömrüne bir nefes daha kazandırmak için her şeyi vesile ederiz oysa uzattığımız ve almasını sağladığımızı sandığımız her nefes yine ömür sermayesindeki sayılı nefesinden düşmektedir. "Alındıkça bir nefes, tükenmektedir kafes." dedirmektedir.
Ömür mahdut, sınırlıdır belli. Ama belirli bir ömür sahibi olan insana verilen cihazlara bakınca, sahip olduğu cihazlarla bıraktığı etkiyi görünce insanın kendisine ait olan zaman dilimi bedeni bir son ile dolsa da bıraktığı eser ve aşıladığı fikir ya da verdiği zarar ile asırlar genişliğinde bir ömre sahip olabiliyor.
Tarihte yer alan ve günümüz insanını etkilemeye devam eden şahsiyetler, bıraktığı fikirler ve halen bunlar uğruna verilen mücadeleler söylediklerimizi doğruluyor. Bir ömür peşinde koştukları idealleri oluyor ve kendilerinden sonrakilere idealizm olarak miras kalıyor. Beslenme, üreme ve barınma üçgeninde hayat sürdürdüğünü zannettiğimiz hayvanlar arasında dahi bunların haricinde onlara göre farklı yaşam ideallerinin olduğunu duymuşuzdur. Ait olduğu sürü veya gruba aidiyet duygusu taşıdığı, birliktelik düzenine itaatinin gerekliliği bilerek hareket ettiği ve güvenlik endişesinin olduğu bunlar için tedbirlilik söz konusu olduğu bunu en iyi şekilde üstlenmek için liderlik uğruna kendi canlarını hiçe sayarcasına mücadelelerini izlediğimiz televizyon belgesellerinde görüyoruz. Bazı şeylerin yeme içmeden, beslenip üremeden daha önemli olduğunu hayvanlar âleminde bile müşahede ediyoruz.
Hal böyle iken, eşref-i mahlûkat olan insan da tabi ki salt beslenme- barınma-üreme üçgeninden azade olarak yaşamdaki hükmünü sürdürmektedir, sürdürmelidir. Sahip olduğu imkân, verilen rol, üstlenilen/üstlenilmesi gereken sorumlulukla hayatının idealini bilmeli, bulmalı ve o uğurda en iyisine ulaşır/ulaşmalıdır. İdealleşen fikirler buna meslekleri de ekleyelim sürdürdükleri hayatı da idealleştirir. İdeal sahipleri kendi şahısları teşvike, terğibe yani rağbet görülmeye ihtiyaç hissetmezler ulaşacakları nihai noktaya göz dikerler. Engellemeler onları durdurmaz. İdeal derken, herkes ve tüm varlıklar için faydalılığına inandıkları, insanın kendisine ve kendisi dışındakine verdiği anlamlılık ve bu anlamlılığın gereklilikleri konusunda hissettiği ve taşıdığı sorumluluklarıdır desek ne demek istediğim anlaşılır umarım. İdealde en yüksek ücret, hedeflediği çizgide ve yolda kat edebildiği mesafedir. Bunun yerini para, pul ve makam tutmaz ve doldurmaz.
İnsan fıtratında olan gaye, gayenin üst ve cezbeli hali idealizm tutkusu bugün insanlığın kucağına birçok akımları hediye etmiştir. Herkes bir şekilde, bilerek veya körü körüne taassubi olarak bir şeylerin arkasındadır. Sahip olduğu yer ve kıymet de taşıdığı ideale göre olmaktadır. Eskiden "Ye kürküm ye." iken şimdi "Ye davam ye." durumuna gelinmiştir. Eğer davası midesi ise mide kadar, davası/ideali millet ise toplum/millet kadar kıymet görür artık. Hatasına ve sevabına da ortak olur böylece.
Herhalde en yüce idealizm, Kur’an -ı Kerim’de Zariyat suresinin 56. ayetinde belirtildiği gibi” Ben cinleri ve insanları sırf Beni tanıyıp yalnız Bana ibadet etsinler diye yarattım. “ hükmüne göre hareket etmektir. Bu tanımanın usulü, yöntemi ve şekli, ibadetin tarzı ve şekilleri nasıldır diğer ayetlerde, birçok eserde ve yerde uzun uzadıya izah edilmiştir. Peşinde koşulanlar, dava olarak güdülenler, hedefleri uğruna paralananlar, ideal diye bayraklaştırılanlar, eti, kemiği, his dünyası ve akıl melekeleri ile bu yüce idealden bihaber ise işte o zaman kaybettiklerinin resmidir.
Siyah bir adam Habeşli Bilal’ i gönlümüzde inci yapan, Farisi olan İranlı Selman-i Farisi’yi vazgeçilmezimiz kılan, Yahudi iken Müslüman olan Abdullah bin Selam’ ı hürmetle kalbimize kazıtan ardından Sultan Selim’i, Süleyman’ı ümmete baş tacı etttiren bu yüce ideal ve bu ideal uğruna şekillenen hayat ve verilen mücadeleleridir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.