Sevgilidir Çay
Bir efsanenin suya süzülmüş albenili hâlidir çay. Öyle bir efsane ki sözcükleri billurdan cümleleri yakut. Bu efsaneden su da dudak ve damak kadar haz alır. Semaver, çaydanlık, demlik ve bardak mütevazı bir imecenin has avadanlıkları olma ayrıcalığını paylaşırlar. Söz konusu imeceye bigane kalamayanlar da efsanenin tadına varma ayrıcalığını yaşayan mütevazı ve bahtlı insanlardır.
Yazının başlığında belirttiğimiz gibi sevgilidir çay. Özünde bulutların nefesini, sinesinde güllerin ıtırını taşıyan nazenin. O nazenin, perçemine gönüllerin takıldığı Leyla’dır. Sevgilinin kadrini, susuzluğun nağmelerini terennüm edenler; yüreklerinde Leyla’nın aşkı demlenenler bilir. Âşık hâl ehlidir. Kitapların yazmadığı bir bilgiye göre, hâlden anlamayan çaydan da anlamaz.
Buğulu peri de denilen çayın buğusunda, kâh hüzün tüter kâh meserret; ama her iki hâlde de emsalsizdir, sevgilidir . Rengiyle ahengiyle aromasıyla emsalsiz… Çayın yol arkadaşı olanlar bilirler ki onun dokunulmazlığı olan dostu simittir. Üzeri susamlı çıtır bir simit, berrak bakışlı buğu buğu tüten çayın yanına pek yakışır. Susamların dişler arasında çıkardığı ses; huzur ,sükun ve şükür nağmesidir. Notası ve güftesi ilahi menşeli nimettir.
Çay, suyun zikri; tiryakinin fikridir. Simit, çayın koluna giren yegane dost, huzur ve sükun iklimine giden yolda birlikte yürürler. Onların verdiği selamı almak mutluluğun ve sükunetin kapısını aralamaktır. “Sabahların taze bir başlangıç” olduğu dünyada, taze çay ve çıtır simit bereketi çağırır güne. Bize de bu güzelliğe merhaba demek düşer tevazu demlerinde…
Ankara, 08.04.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.