- 1179 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Sevgi' nin " her şeye rağmen " tarafı vardır .
Sevgi’ nin " her şeye rağmen " tarafı vardır evet... Ama her şeye rağmen sevebilmek olgunluk gerektirir... Kuru kuruya söylenmiş bir söz olarak kalırsa, söyleyene at gözlüklerinden kurtulması gerektiği hatırlatılmalı. Çünkü bu konu asla ukalalığı kaldırmaz, altında kalınır...
Olgunluk, kendi yaşamı ile birlikte başka yaşamlara ne kadar ortak olmakla ilgili bir durum gibi geliyor... Ya da ilgili olmakla. Bireysel tecrübeler ve başka tecrübelerden, yaşananlardan yararlanma bilincini tetikleyecek ilgi, merak, gelecek kurgusu ve kaygısı ve daha pek çok etken olgunluk şemasını tamamlıyor...
Enteresan gelse de, yaşıyla bağdaştıramadığımız olgunlukta pek çok insan ile rastlaşmıştır hayatlarımız... Biyograf yalarını inceleme rahatlığı bulmuşsak, çocuklukları ve devam eden yaşam öykülerinde bireysel, bölgesel birçok zorlukları aşmak zorunluluğu ve zorluğu ile yol almışlardır...
Yani kadir kıymet bilmek. Avuçlarında tuttuklarının değerinden haberdar olmak, kim olduğunun, nerede olduğunun farkında olmak, bir amaç sahibi olmak, problemler karşısında vakur durabilmek...
Duygusal zekanın yerli yerince tekamül etmesi ve tekamülde tatminsizlik diyelim.. Hani akıl yaşta değil, baştadır derler ya. Bunun fizikken ve biyolojik olarak izahı kerih kalıyor. Biraz Allah vergisi, biraz da verilenin farkına varabilme becerisi... Ve elbette RUH meselesi. Ruhu eğitme meselesi... Olgun bir ruhun sevgisini kazanmak ne muhteşem olur.!
SELDA İYİEKMEKÇİ
YORUMLAR
Olgun ruhların sevgisini kazanmak şüphesiz ki güzeldir.
Aslında sevgi kazanmak her durumda güzeldir.
Nedendir, ben küçükleri çok severim. Onlarla çocuk olurum.
Ayrıca, 27 yıllık iş yaşanrtım süresince hiç yükselemedim.
Mühendis olarak başladım, mühendis olarak bitirdim.
Na amir olabildim, ne baş mühendis ne de müdür...
Çünkü çalışma yaşamım boyunca hep çalışanların yanında oldum.
Üst kademeye yalakalık yapmayı asla beceremedim.
Becerenler yükseldi...
Ama bazı anılarımı düşündükçe duygulanırım...
Sanırım bir telefon arızası için bir teknisyenimin yardımını istemiştim. O da tanıdığı bir arkadaşına telefon etmişti. Düşük ses tonuyla konuşuyordu ama şu sözünü duymuştum...
"Bu işini yapacağınız kişi kıramayacağım bir abim."
Yine çalıştığım bir işletmede bir yazı yazmış ve daktiloya çekilmesi için sekreterimize götürdüm. Bir süre sonra yazının durumunu sormaya gittiğimde sekreterin çok moralsiz gördüm. "Tüm yazıları yırtıp çöpe attım" dedi ve ağlamaya başladı. Bürodaki diğer memurların dediğine göre bir mühendis arkadaşımızdan azar işitmiş... Çaresiz çıktım bürodan...
Bir süre sonra başka bir nedenle büroya gidiğimde bana seslendi...
"Kadir Bey, şu yazınızı imzalar mısınız? Yalnızca sizin yazınızı yırtmamış saklamıştım..."
İnsan öfkelenince ne yaptığını bilemez. İşten atılacağını bile unutur amiriyle münakaşa eder. Çok değerli olan resmi yazıları yırtıp çöpe atabilir...
Böyle bir ruh halinde bile hatırı sayılır kişi olmak nasıl bir duygudur sizce?
Beni anılarıma taşıyan bu güzel yazınız için kutluyorum Selda Kızım...
İYİEKMEKÇİ
efendim ruhu eğitme meselesi olgun bir ruhun sevgisini kazanmak ne muhteşem olur çok isabetli bir tespit bu kalemden öğreneceğim çok var olduğu inancındayım o ruhun sahibini nasıl bulacağız işte bütün mesele bu bence kutlarım değerli kaleminizi saygılarımla selamlar