YAŞAYINCA ANLADIM Kİ
Yaşayınca anladım ki,
Mezarlardan bile daha soğuk insanlar varmış hayatta.Ve insan her soğukluğa katlanabilirmiş ama sevgisizliğin verdiği soğukluğa asla katlanamazmış.
Yaşayınca anladım ki,
İnsanın atacağı adımlar için bir kere düşünmesi yetmiyormuş.Çünkü diğer insanların düşünmeden attığı adımlar içinde bizim kat kat daha fazla düşünmemiz gerekiyormuş.
Yaşayınca anladım ki,
Uzaktan sessizmiş gibi görünen çoğu insanın yüreğinde fırtınalar kopuyormuş.Bir rüzgar acıları,söylenemeyenleri,kalbin bir köşesinden diğer köşesine savuruyormuş.Ve insanın konuşmaya takati kalamıyormuş.
Yaşayınca anladım ki,
Acıların denizinde,karanlığın pençesinde boğuşan bir insanı bile bir çift bakış güldürebiliyormuş.Ve tatlı bir söz sevgisizlikten nasır tutmuş yürekleri yalnızlığın bataklığından kısa süreli de olsa kurtarabiliyormuş.İçten bir tebessüm ise yüreğindeki tüm karanlıkları aydınlatabiliyormuş.
Yaşayınca anladım ki,
Çoğu insan “seviyorum” diyerek kendini kandırıyormuş.Çünkü bu insanlar sevdikleri kişi O’nu sevmediğinde kalplerinde var olduğunu sandıkları sevgiyi yitirebiliyorlarmış.çünkü bu insanlar,“Ben seni,sen olduğun için çok seviyorum.”diyecek kadar sevememişler.Çünkü bu insanlar sevdiklerini değil,sevdikleri tarafından sevilmeyi sevmişler.
Yaşayınca anladım ki,
Hiç bitmeyecek gibi olan acılar bile bir gün bitebiliyormuş.Ve öyle acılar varmış ki gelip geçiciymiş,öyle acılar da varmış ki gelip bitiriciymiş.
Yaşayınca anladım ki,
Her başlangıcın bir sonu varmış.Her son başka bir başlangıca yelken açarmış.Ve ben de bir başlangıca geçişi yaşıyorum.
Şimdi 16 yaşındayım.Ayrılığın bataklığındayım.Çıkmak için uğraştığım her çırpınışta anlayacağım ki,ben yaşamıyor gibi yaşamışım.Ben aslında hiç yaşamamışım.
ŞULE ŞAHİNTEPE