- 602 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SERÇELER
Daha ondört onbeş yaşında iken keşfetmiştim sağlık için sporun önemini. Salon ve takım sporlarından çok doğa sporları idi dikkatimi çeken. Sessiz ortamda, doğayı dinleyerek yürürken temiz hava, bol oksijen avantajını da düşünürseniz doğa yürüyüşlerinin yerine hiç bir sporu koyamazsınız. Hele hele bu yürüyüşlerde çevreyi dikkatli izlemek gibi bir merakınız varsa yaşadınız. Doğa, her zaman mucizevi bir sürpriz sunarak şaşırtacaktır sizi. Ben işte o iki işi birden yapa bilenlerdenim. Hem yürüyüp hem de çevreyi dikkatle gözleye bilme becerisini gösterebilenlerden. Yıllarca süren yürüyüşler sonunda size bir çok deneyim de kazandırıyor bu gözlemciliğiniz. Geçen yıl Kavaklık’ta bir sabah yürüyüş bitiminde eve dönerken serçelerin uçuşmaları ve çıkardıkları ses çok ilginç geldi bana. Bugüne dek ne böyle uçtuklarını görmüş, ne de böyle ses çıkardıklarını işitmiştim. Serçelerin yiyecek buldukları zaman birbirlerini haberdar etmek için çıkardıkları sesi bilirdim. Yerdekiler yem yerken o bölgeye yaklaşan mahallenin kedisini ağaçtakilerin haber vermek için çıkardıkları tehlike sinyali seslerini de. Ya da çiftleşme mevsiminde dişilere kur yapan erkeklerin seslerini, kavga seslerini hepsini bilirim. Ama bu sefer ötüşleri bambaşka idi. Bu sesi tanımıyordum. Ne olup da böyle ses çıkardıklarını merak ederek koşar adım o bölgeye yöneldim. Yaklaştığımda ve manzarayı tam olarak gördüğümde şaşkınlığım bir kat daha arttı. Daha ilk uçma deneyiminde bir kargaya yem olma tehlikesiyle yüz yüze gelmiş bir yavru serçe idi sorun. O bölgede bulunan tüm serçeler toplanmış yaklaşık otuz kırk birey mini bir sürü oluşturmuş karganın burnunun dibinden uçuşuyor, havada çemberler çizerek ve acayip sesler çıkararak karganın dikkatini dağıtmaya ve yavruya kaçabilmesi için zaman kazandırmaya çalışıyorlardı. Oysa karga her an onlardan birini de avlayabilirdi. Durdum ve düşündüm! Hem de insanlığımdan utanarak! Kendi türünden bir yavru bireyi korumak, kurtarmak adına kendi yaşamını tehlikeye atan bir serçe kadar bile olamıyoruz. Kendi çocukları değil, kendi soylarından bir bebek serçe söz konusu olan! Onların bu cesaretini, bu dayanışma, bu ortak tavır becerilerini bırakın insan soyundan her hangi bir çocuk kendi çocuklarımız için bile göstermiyoruz çoğu kez.
Çocuklarının geleceğine ilişkin bir çok yanlış karara, yanlış uygulamaya seyirci olan, tepkisiz kalan yetişkinlere gönderiyorum bu yazıyı. Fon müziği olarak da “Bir Kuş Kadar Olamadım Oy Aman Aman Vay Aman Aman” türküsünü yolluyorum.
Mehmet Gazi Yıldırım
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.