- 884 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk Böyle Bir Şeydi
Sessizlikte tıp tıp eden bir çeşme… Uzanan bir el gibi boşlukta birden… İşte tam öyle bir uzanışla, tam buz tutacakken kalbim insansızlıktan, gülüşsüzlükten… insansı bir şefkatin bomboş bir kaldırımda somutlaşıvermesi birden…
Birden çıktı karşıma. Gözlerime baktı. İşte o an kurtuldum içimdeki insansız o çölden. Bana bir şey sordu. Karşıma çıkmasına bir gerekçe sunmak istercesine öylesine sıraladı kelimeleri. Cevap falan umurunda değildi. Gözlerini yüzümde gezdirebilmek için biraz süre istiyordu sadece. Oyununa benim de katılmamı rica eden bir yalvarış ifadesi vardı yüzünde.
Peki yüzümün neresindeydi, herkesin yüzünde kolay kolay bulunmayan, onu yolundan çevirip kendisine yöneltebilecek kadar güçlü o çekim merkezi? Beni güzel ya da çirkin bulması değildi mesele. Bu kadar sıradan bir şey değildi onu aniden karşıma çıkaran böyle. Bir şey bulmuştu bende, belli… Belki de sessizliği yarması için beklediğim o tıp sesini ben kaldırımdan ona doğru yaklaşırken bir şekilde keşfetmişti herhangi bir parçamda.
Damlatan o çeşme olmuştu birkaç dakika. Tabii bu tarz bir görüntü yoktu muhtemelen zihninde… Ama simgeden çok simgelenen şeye dair değil miydi sezgi denen o büyülü şey de zaten? ‘Tıp tıp akan damlalar ve sessizlik’te ifade bulan o şey her neyse, ancak gerçekten görebilenlerin görebileceği türden bir şey değil miydi?
Sorusuna cevap vermeye çalıştım elimden geldiğince. Ortada ne soru vardı ne de cevap gerçi… Ama ben gerçek sorular sorabileceği o aşinalığı sağlayabilmek için; sesimle ısıtabilmek için aramızdaki yabancı, soğuk bölgeyi; gerçek bir soruyla karşı karşıyaymışım gibi davranıyordum.
“Nereye gidiyorsun?” dedi, konuşmam bitince.
“Kitap alacağım.”
“Ben de gelebilir miyim?”
Sanki az önce o bana değil, ben ona yaklaşmış; içindeki o kör karanlığı ben sese boğmuştum. Şimdi o da bu muazzam değişimin son bulmasından korkuyor, önceye dönmek istemiyordu. Sesi tıpkı öyleymiş gibi çıkıyordu işte! Uzun zamandır aradığı bir şeye nihayet kavuşmuş birinin o şeyi kaybetmekten duyduğu yoğun kaygıyla…
Eksiği olan biri nasıl ki o eksiği tamamlayacak birine ihtiyaç duyar… Ona rastlayınca bırakmak istemez bir türlü… Aynı şey tamamlayan için de geçerliydi belki. O da eksiğini tamama erdirdiği kişiye ihtiyaç duyuyordu belki aynı şekilde.
Tıpkı aşk gibi bir şeydi bu… Ya da belki de aşk düpedüz böyle bir şeydi.
YORUMLAR
'' Eksiği olan biri nasıl ki o eksiği tamamlayacak birine ihtiyaç duyar… Ona rastlayınca bırakmak istemez bir türlü… Aynı şey tamamlayan için de geçerliydi belki. O da eksiğini tamama erdirdiği kişiye ihtiyaç duyuyordu belki aynı şekilde.''
ikizler paradoksu diye bir kavram var...bir parçacık,karşı parçacıkla birleşince yokoluyorlar...daha da ilginci ortaya büyük bir enerji ışıması çıkıyor...''Cern'' labratuvarlarında gösterildi...aşk da bence böyle bir şey olmalı...bir bütünde kaybolmak oluyor galiba aşk...
ilginç geldi yazınız...
sevgi ve saygılarımla...