- 700 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BEYAZ AŞK
Elindeki kahve fincanından son yudumunu aldı kadın. Oturduğu masadan kalktı. Salon penceresine yaklaştı.Dışarıdaki ağaçların karla dans edişini izledi bir süre.Baktı,dalıp gitti.Beyaz aşktı bu şüphesiz.Hafiften gülümsedi.Aşk her yerdeydi.
Kara teslim olan bir şehrin penceresinden dışarıyı izlemek keyif veriyordu kadına. Park halindeki arabaların üzerinde biriken karlar,kaldırımlarda erimeye başlayan karlarla aynıydı. Sokaktaki henüz üç ya da beş yaşında annesiyle kar topu oynamaya başlayan çocuğu seyretmeye başladı. Düşe kalka yürüyordu çocuk beyaz bir günde. Uzanabildiği yere kadardı dünyası ve koşabildiği yere kadardı sınırları. Anne çocuğa sarılıyor,kucaklıyordu. Çocuğunu belinden tutarak kaldırıyor,kuşlar gibi uçuruyordu miniği. Kuşlar kadar özgürleşiyordu çocuk. Ufacık dünyasının sınırları beyaz bir günde kocaman oluvermişti. Annesini özledi kadın. Bu soğuk günde "en sıcağı" özlediğini fark etti.
Pencereyi açtı,derin bir nefes aldı. Sadece izlemek istemiyordu bu anı. Görmenin verdiği haz yetmedi,hissetmek ve soluklamak istedi soğuğu. Taze,taptaze bir nefes aldı şehirden. Şehri kokladı. Kara örtünmüş sokaklara daha yakın hissetti kendini,az evvelki koşan çocukla yakındı artık. Penceresine biriken karlara dokundu. O da dışarısının bir parçası olmuştu. Üşüyen elleri mi,umrunda bile değildi…
Uzaktan gelen mutlu çifte takıldı gözleri. An’ın tadını çıkarıyordu çift. Erkeğin elindeki fotoğraf makinesi böyle bir günde hiç şüphesiz an’ı kaydeden en değerli şeydi. Kar yağmaya devam ediyordu. Bir yandan güzel kızın kahverengi saçlarına konuyor,diğer taraftan gecenin karanlığına bırakıyordu kendini. Genç çiftin mutluluğu neşe saçıyordu etrafa. Beyaz şehrin kar kokusunu doyasıya içlerine çekmişler ve belki de yıllar sonra hatırlayacakları bu an’ı kaydetmişlerdi. Birkaç fotoğraf çekildikten sonra mutlu çift gözden kayboldu.
Havanın kararmasıyla sokak lambaları yandı. Şimdi sıra gündüzü taklit etmeye çalışan sarı ışıklardaydı. Gecenin karanlığında karlar sokak lambalarıyla bütünleşmişti. Artık sarıydı yağan kar. Tüm beyazlığını gündüzde bırakmıştı. Kaldırımlar daha bir soluklaşmış,karlar daha bir sakin yağmaya başlamıştı. Kadın duygulandı…
Ankara’da karı seyretmek ve yaşamak keyif verdi kadına. Ve gülümsedi kadın,mevsimlerin ihtişamına. Kışın karı olmasa ne anlamı kalır diyerek el salladı sokak lambasına. "Hadi bakalım sokak lambası" dedi,"Kar sana emanet,ışığın ışığı olsun"…
Kar,aşkın kristalize edilmiş hali.
Sessiz ve sakin geceye damlayan huzur.
Kuvvetli bir antidepresan.
Temizlik,mucize,tat.
Sanat.
Ve kar,beyaz aşk.
Sonra yalnızlık hissini unutuverdi kadın…
Ankara Günlükleri