- 956 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEVSİMLERDEN LALE
Hikaye o ki; fırtınalı bir gecenin sabahında , bir yaprağın üzerindeki çiğ tanesine yıldırım düşmüş , yaprak alev almış. Alev alan yaprak ,çıkan rüzgarın etkisiyle o anda donmuş ,laleye dönüşmüş . Lale göbeğinde yer alan siyah gölgeler ,yıldırımdan arta kalan yanık izidir ,denilir. Renkleri de , güneşin fırtınaya olan kıskançlığından.
Yunan mitolojisi kendi üzerine alınsa da ,hikaye İran mitolojisindendir. Lale ,varlığı insanlarca keşfedilmiş en eski çiçeklerden.
Rengarenk ve mağrur halleriyle boy gösterirler mevsimi gelince .
En çok beyazına takılıyor gözlerim. Düşünüyorum sonra. Lale deyince aklıma neler geliyor.
Birliğin temsili , Lale devri , çok sevdiğim bir arkadaşım , ayetlerin kenar süsleri , renk armonisi ,divan edebiyatı , ilk hali , son hali , tırtıldan kelebeğe o meşhur şarkıya kadar bir çok çağrışım sıra kapmaca oynuyorlar zihnimde.
Mevsimlerden lale...
Sokakta yürürken her yerden önüme çıkıyorlar gibi. Sanki ben sabit duruyorum ,onlar hareket ediyorlar. Nasıl başardıklarını bilmiyorum ama o renkleriyle –hatta beyazı bile- muhteşem bir tablonun içine düşmüşsünüz hissi yaratıyor .
Lale Anadolu’dan köken alan yüzyıllar boyu bahçelerin baş tacı olmuş bir çiçek. Osmanlı’da bir döneme ismini vermiş, daha sonra Osmanlının çöküşü ile Anadolu’da unutulup, Hollanda da yeniden doğmuş . İlginç olansa bugün Hollanda’nın sahiplendiği bu Anadolu çiçeği o yıllardaki kıymeti nedeni ile oralara padişahların hediyesi olarak gitmiş.
Peki lale Anadolu’dan Hollanda’ya nasıl gitmiş?
1562 yılının sonbahar gününde İstanbul’a bir gemi yanaşır. Bu gemi, Kuzey Avrupa’dan,İstanbul’daki doğunun o eşsiz ve değerli kumaşlarını almak için gelmiştir. Birkaç gün limanda kaldıktan sonra, İstanbul’dan yüklediği birbirinden değerli kumaşları alarak Kuzey Avrupa’nın Arves Limanına hareket eder. Arves Limanında bekleyen tüccar,paketlerin içinden çıkan bir paket Lale soğanına pek bir anlam veremez önceleri. Bunun Türklere özgü bir bitki olabileceğini ve Türk tüccarın kendisine bir jest yapmak istemiş olabileceğini düşünür.
Aksam olunca soğanları ateşte kızartır. Bir kısmını yedikten sonra çok lezzetli olmadığını düşünür ve kalan soğanları bahçesindeki lahanaların yanına diker . 1563 baharında Arvesli tüccarın bahçesinde bölgede o güne kadar örneği görülmemiş çiçekler bitiverir . İşte bu çiçekler Hollanda’da açan ilk Lalelerdir.
Tüccar bu güzel çiçeklerin Lale olduğunu bilmez ve dönemin sayılı botanikçilerinin birinden yardim ister. Botanikçide , Avrupa’nın en ünlü botanikçilerinden Carolus Clusius’a bir mektup yazarak bu çiçekleri tanıyıp tanımadığını sorar. Şimdiye kadar hiç görmediği bu çiçeği araştırmaya koyulan Clusius , daha sonraları Lalenin Avrupa’ya yayılması ve tanınıp çoğalmasını sağlar.
An itibariyle İstanbul’un simgesi olarak kabul edilmiş bir büyülü çiçek lale. Temsil ettiği onca şey var.
Dünden bu güne taşıdığı , hem kültürel hem de içsel mesajlarıyla her daim özel kalacak olan bir çiçek lale.
Turizm tanıtım reklamlarımızın baş kahramanı lale. Festivalleri düzenlenen , bir soğancıktan güzel bir çiçeğe dönüşen lale. Bakınca uyandırdığı duygularla insanın içini dolduran lale.
Sen gönüllerde aç her daim. Aç ki huzur bulunsun , aç ki içimiz aşkla dolsun…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.