- 602 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Robert Lawrence'ın Yeri
Deri bir koltuk... Evimde bile böylesi yok. İyice gömüldüm. Elimdeki kadehi ışığa tutuyorum: Rengi güzel. Beyaz, şaraplar arasında tercihim değildir ama sunulmuşsa bir kere, hayır demek yakışık alır mı?
“Adınız neydi?” diye soruyorum.
“İrina” diye cevap veriyor uzun boylu, sarışın kadın. O kadar uzun ki, sanki omuz hizasına yetişmeyecekmişim hissine kapılıyorum. Ben otururken o yanımbaşımda ayakta duruyor. Parmaklarını saçlarımın arasında dolaştırıyor; bir şey demiyorum.
“Ne kadar sürdü?” diye soruyor. Sonra anlamayacağımı düşünerek ekliyor: “Uzatması...”
“Dört yıl kadar.”
Saçlarımla gurur duyuyorum. Akranlarım ayna misali dazlak kafalarla dolaşırken, benim saçlarım neredeyse belime geliyor.
Gülümsüyor:
“Uçlarının beyazı diplerininkinden farklı.”
“Dört yıl daha yaşlılar; ondandır.” diye yanıtlıyorum.
Ellerini saçlarımda gezdirmeye devam ediyor.
“Biraz daha şarap?”
“Şimdilik bu kadar yeter.” Fazla içmenin gereği yok.
“Ne zaman isterseniz...” diyor fısıldarcasına. “Bu arada, Ashley’nin sırası geldi.”
Ashley’i ilk o zaman görüyorum. O da İrina gibi sarışın. Mini bir şort giymiş. Geniş yaka bir şey var üzerinde, adını bilmiyorum. Yaka o kadar geniş ki, bir omzunu çıplak bırakmış. Bir süre konuşmadan beni seyrediyor. Etrafımda dolaşıyor. Üç yanım aynalarla çevrili; adımlarını her açıdan takip edebiliyorum. İnce, uzun bacaklarını da. Hatta... ‘Hatta’sı yok.
“Buraya gelmeniz için sizi kim kandırdı?” diye soruyor.
“Nişanlım. Evlenmeden önce bunu yapmam gerektiğini söyledi.”
“Anlıyorum.” diyor.
Ben yanımdaki koltuğa oturmasını bekliyorum ama ayakta durmayı tercih ediyor.
“Şarapla devam edeceksiniz, değil mi?”
“Hayır!” diyemiyorum.
Elimden kadehi alıp, bara gidiyor; şarabımı tazeleyip geliyor.
“Başlayalım mı?” diye soruyor.
Başımla ‘evet’ diyorum. Aynadan soğuk metalin parladığını görüyorum. Yine de sesimi çıkarmıyorum. Metal tenime dokunmadan saçlarımın arasına dalıyor ve ilk tutam yere düşüyor. Sonra ikincisi, sonra bir üçüncüsü.
“İnanın, saçlarınız kısa iken daha yakışıklı bir damat olacaksınız.” diyor. Aldırmıyorum. Gözlerim hala yerdeki saçlarımda...
YORUMLAR
Yıllar yıllar..
İşte saçlara düşen aklar..
Saçlar kesilir, değişimler başlar
Sayfanızda anlamlı bir yazı okudum geçikmeli olarak
Tebrikler, çok beğendim, sevgilerimle...
İlhan Kemal
Belki bu kesilen saçlar, hatıralardan kurtulmaktır, her yere düşen bir tutam saç belki bir kadındır, ve her kadın kendine biçimlendirir saç tellerini bu yüzden yeni bir başlangıçta yeni saç telleri
:)