- 646 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kadına Şiddet Neden Arttı
Kadına Şiddet Neden Arttı
Eskiden kadına şiddet yok muydu?
Son dönemde kadına şiddetin artmasının sebepleri ciddi olarak düşünülüyor mu?
Kadına şiddet eskiden de vardı elbet! Eskiden yokmuş gibi bir hava verilmesi tamamen duygusal! Gözlemlediğim kadar kadına şiddet yeni değil! Son dönemde artması ya da ortaya serilmesi kadınların bilinçlenmesiyle doğru orantılı! Eskiden kadın koca dayağı yese bile kimseye söylemezdi! Söylese dahi destek bulamazdı! Evleneceği kocayı bile seçemeyen kadın, kime şikayet edebilirdi ki? “Bir yastıkta kocama” söylemi erkek için zaten geçerli değil ki! Uygulamada hala bu böyle değil mi? Erkek, dilediği çapkınlığı yapar; içer eve gelir kadını döver, kimse de karışmazdı, karışamazdı! Küçüklüğümde çok şahit oldum, kadına şiddeti gözlemledim. Kocasından şikayet eden kadın bir de suçlanırdı ki onu da göz ardı ederler. Kabul vardı! Kadınlar zaten kabul etmişti sığıntı olarak yaşamayı. “Bakabiliyorsan ikinciyi al” Bu nasıl bir söylem bunu gayet bilgili, toplumda saygın kabul edilen kişilerden ben yüzler defa duydum! Kedi mi bakıyorsun kardeş. Ne demek “Bakabilirsen al!” Hem ne alıyorsun pazardan mal mı alıyorsun? Bu sorgulanmadığı için hala bildik söylemlerle kotarılmaya çalışılır zevahir, durum!
Son dönemde kadına şiddetin açığa çıkması kadınların bilinçlenmesi ile alakalı. Mızrak çuvala sığmadı ve kadına şiddet tüm çıplaklığı ile ortada! Bunun sebeplerinden birisi de en önemlisi kadınların “İnsan” olduklarını, en azından hak ve hukuk açısından erkek ile eşit olduklarının farkına varmasıdır! Evleneceği erkeği kendi seçmek istediğinde şiddet görmesi muhtemel, boşanma kararını kendi verdiğinde şiddet görmesi muhtemel! Ve kadınlar uyandı! Deniz, ondan bulandı! Hangi kutsal söylem, hangi toplumsal kabul, hangi baskı kadını döndürebilir bu “İnsan” olma yolundan! Hiçbir şey döndüremez! Kadınlar kendi kararlarını özgürce vermek istediklerinde şiddet görüyor! Bu genelde beraber olduğu erkek tarafından yapılıyor. Eş veya sevgili fark etmez! Kadının özgürce karar almasına karşı çıktıkları için kadına saldırıyorlar!
Sorunu ortaya koyup çözüm sunmamak olmaz! Nedir çözüm?
Kadın, “Evrensel eşit, özgür insan” prensibine uygun olarak özgür ve hak, hukuk açısından eşit olmadıkça gerçek manada kendi kişiliğini açığa çıkaramaz! Bakın pansuman tedbirler işe yaramaz! Kadına pozitif ayrımcılık da ileri aşamalarda işe yaramayacak! Çünkü kadını, çocuk doğuran ve besleyebilenin aldığı bir şey gibi görme eğilimi devam ederse sonun çözülmez! Sorun çözmek için kadının sadece “İnsan” olduğunu ve bu insanlığının da diğer insanlarla eşit hak ve hukuk doğurduğunun bilincinin oluşması gerekir! Erkekler kadınları eş olarak seçerken “Bakabildiğin kadar al!” mantığından kurtulması gerekir! Yani kadını eş olarak benimsemenin ilk şartı “Bakabilmek” olmamalı. Nikah anlayışı konusunda da çok büyük değişim olmak zorunda! Kadın nikah ile erkeğe bağlanmaya çalışılırsa erkek de doğal olarak bu bağın kendine sahiplenme hakkı verdiğini düşünür! Oysa nikah, kadın ve erkeğin kendi aralarında bir durum. Ve ebedi de değil! Rıza ile başlar ve devam eder! Yine rıza ile sona erer! Bakınız burada “Namus” diye bir bahane sunulur! Namus, denildi mi akan sular durur! Oysa namus, insanın kendi özel durumudur! Namus konusunda insan insanı yargılayamaz! Yani namus üzerinden insanı yargılama hakkı eşit insanlar arasında geçerli olamaz! Zaten “Kişi sevdiğiyle beraberdir” kapsamında herkes sevdiği, beğendiğiyle olur! Olmalı… Biri diğerinin namusundan şüphe ediyor ise yolunu ayırabilir! Şiddete ve namus kavgası yapmaya da gerek yoktur!
Namusun en önemli olduğu konu, çocuğun ana babası belli olması! Bu konudaki şüpheler de günümüzde DNA testi ile giderilebiliyor! Size daha vahim bir durumdan bahsedeceğim; eskiden çocuk kimin yatağında doğar ise ona nispet edilirdi! Yani kadın kiminle nikahlı ise çocuğun babası o erkek olurdu! Toplumda güçlü kişiler ağa olur, bey olur; kadına musallat olduğunda (Doğum kontrol metotları da etkin değildi!) kadın hamile kalırsa çocuğun da babası belliydi zaten. Kocası! Bu günümüzde o kadar kolay değil! Ünlülerin babalık davalarında mezarlar açıldı! DNA testleri yapıldı! Yani eski uygulamada üzeri kolay örtülen işler şimdi o kadar kolay değil! Madem günümüzde erkeğe başkasının çocuğunu yamamak mümkün değil! O halde kadınlara namus üzerinden şiddet uygulamak zulümdür! Ne yani kadın namussuz mu olsun? Hayır, kadın kendi namusundan kendine sorumlu olsun! Beğenmeyen yolunu ayırsın. Bu kurana göre de böyle ki! Erkek kadını namussuzlukla suçlayacağına kendi “Namus” anlayışına uyanı bulsun! Kimseyi kendi namus algısına sıkıştırmaya çalışmasın!
Son tahlilde; kadına yapılan baskı ve şiddetin gerekçesi ne olursa olsun, günümüzde geçerliliği kalmadı! Kadınlar uyandı ve kendini “Evrensel eşit, özgür insan” olarak görmeye başladı! Bu gidişat engellenemez! Kişi sevdiğiyle beraber olsun, kimse kimseyi şiddet ile tutamaz! Süreç hızlandı, bedeller ödendi, ödeniyor; özgür kadınlar sahnede…
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Ahmet bey günaydın. Güncel bir konuyu işlemeniz fena olmamış..Tebrik ederim. Kadın eşittir erkek. Kendimi bildim bileli ben bu düşünceyi ilke edinmişimdir. Şiddet insan evladına yakışmaz. Eğer, ruhları birbirini sarmıyorsa bir çiftin; bunun da bir yolu var: Boşanmak. Kurulmuş bir yuvanın yıkılması hiçbir zaman tasvip edilmez. Ama, durumun daha da kötüye gitmemesi için yek çıkar yol ayrılıktır Ahmet hocam..Eğitimde geri kalmış toplumlarda şiddet olayları daha fazlaca görülür. İİki farklı cinsin, birbirlerine her zaman gereksinimeri vardır.Kadın evin tadı tuzudur. Aile, bir devletin,en alt birimidir. Ve kutsaldır.Birlik ve beraberlik kavramı da ailede başlar.Mutlu ailelerin çokluğu, huzurlu bir toplumun göstergesidir aynı zamanda.Yuva, eksikliklerin birlikte tamamlandığı bir yerdir. Şiddetin en az olduğu, ya da hiç olmadığı bir ulusa sahip olma temennilerimle noktalıyorum yorumumu değerli kalem arkadaşım Ahmet beyim..Saygı ve selamlarımla...