- 683 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TİPİ
TİPİ
1957 yıiındayız.İlk okul üçüncü sınıfa gidiyoruz.Tek öğretmende okuyoruz.Hastalık nedeniyle öğretmenimiz okuldan ayrıldı.Şimdiki gibi ertesi gün yeni bir öğretmen gönderilemiyor.Öğretmen yok,kaldık ortada.Babalarımız anlaşarak,bizi bir saat uzaktaki köy okuluna gönderecekler.Üç arkadaşız.Sonbaharda gelip gidiyoruz.
Aralık ayının sonuna doğru bir gün yola çıktık.Hava çok soğuk.Karlar kuru gibi basınca ufalanıyor ve hart hurt sesler çıkarıyor.On beş santim kadar kar var.Bu gün okula gitmeyelim dedi arkadaşım.Hüseyin ile olmaz dedik,Mustafa öğretmen kızar diye,Çıktık yola.
Mustafa öğretmen öyle sıradan biri değil.Okulda tek öğretmen,Yeni numaram 89 du.Yan yana iki derslikte okuyoruz.Kapılar açık,öğretmen öbür sınıfa da gidip geliyor.Onları ödevleyip,sonra bize dönüyor.Tam 90 kişiyiz. Mustafa öğretmen bizleri çok iyi yetiştiriyor.
Bu kadar öğrenciyle başa çıkması için biraz sert olması gerekiyor.Onun için çıkalım yola dedik.Daha önceden de tokadı yemiştim.Biz yabancıyız diye bir çocuk bana vurdu.Öbür arkadaşlarıda ellerimi tutuyordu.Bir ara ellerinden kurtulup,sobanın yanındaki odunu İsmail’in kafasına indirdim.Arkadaşın kafasından kan fışkırmaya başladı.Oralı çocuklar hemen öğretmene koştular.Birde baktım öğretmen çok sinirli geliyor.Öğretmenin anneside geliyor.Rahmetli annesi ile konuştuğumuzda oğlum ben sizi sülaleyi tanıyorum,çevrede tanınan bir ailesiniz demişti.
Öğretmenin annesi Mustafam Hasan’ı döğersen sana sütümü helal etmem dedi.Öğretmen bir şey yapmadı ,İsmail’in kafasını sardılar.
Ama beni sonra döğeceğini biliyordum.Çünkü kavaga edene ,iyi geçinmeyene çok kızıyordu.Ertesi gün iyi çalışmamışsın diye bir tokat attı.Mustafa öğretmenimiz nur içinde yatsın bizlere çok emeği ğeçti.Şimdi doğru,dürüst ve bilğili olmamda en çok ona borçluyum.
Bu ortamda yola çıktık.Hafif karlar savruluyor.Rüzğar hızlı eserse kuru karı savurur.Bu savruntuya TİPİ denir.Tipi insanın soluğunu keser.
Yarım saat sonra büyük bir fırtına çıktı.Ne yapacağımızı şaşırdık.Hüseyin bizden bir yaş büyüktü.İlerideki mağaraya yetişemezsek ölürüz dedi.O korkuyla Sarıkaya lara vardık.Üçümüzün zor sığacağı mağaraya girdik.Tipi mağaranın ağzını kapatmaya başladı.Üçümüz birbirimize sarıldık,bildiğimiz duaları okumaya başladık.Tam öldük gidiyoruz derken,can havliyle bağırdık.Biz ölüyoruz derken,ağıllara gelen bir genç kız sesimizi duyuyor.Bize doğru geldi.Ayağı ile kapanan mağarayı açtı.Korkmayın ben sizi okula bırakım dedi.
Ağıllar biraz köyün dışındaydı.Senem kız davarlara ot vermeye gelirdi her gün.Yolda bazan karşılaşırdık. Bize dersinize iyi çalışın derdi.
Senem kız öyle sıradan biri değildi.Çok güçlü,iyi yürekli,koca köyün en ğüzeliydi.Öğretmen olup İzmir’e atandım.Seneler sonra Senem kızı gördüm.Çok delikanlı biriyle evlenmiş.Çok sevindim bu güzel insan mutlu diye.
İyiler pek şanslı değildir.Daha sonra öğrendim,Avrupada çalışırken hastalanıp Hak’ka yürümüş.Tanrı rahmet eyleye.
Ne zaman savrulan kar görsem o TİPİ yi sanki yeniden yaşıyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.