- 1392 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AMERİKAN EMPERYALİZMİ : 1
25 Nisan 1898 yılında Amerika İspanya’ ya savaş açmıştı. Savaşın resmen ilanından tam iki gün sonra,yani 27 Nisan 1898’ de senatör Albert J. Beveridge’ in sözleri Amerikan dış politikasının bir özeti mahiyetindeydi;
’...Daha soylu ve daha erkek insanlardan doğan daha yüksek uygarlıklar önüne, alçak uygarlıkların ve çürümekte olan ırkların ortadan kalkması Tanrınınn sınırsız tasarısının bir parçasıdır...Amerikan fabrikaları Amerikan halkının kullanabileceğnden daha fazlasını yapmaktadırlar; Amerikan toprağı tüketebildiğinden daha fazlasını çıkarıyor. Tutacağımız yol bizim için çizilmiş bir yazgıdır;dünya ticareti bizim olmalıdır ve olacaktır. Ve bunu anamızın (İngiltere) örnek olduğu biçimde yapacağız. Bütün yer yüzünde Amerikan ürünlerini dağtım noktaları olarak ticaret karakolları kuracak, Okyanusu ticaret filomuzla kuşatacak ve büyüklüğümüzle orantılı bir donanma meydana getireceğiz. Ticaret karakollarımızın çevresinde bizim bayrağımızı dalgalandıran ve bizimle ticaret yapan, kendi hükümetlerine sahip büyük sömürgeler kurulacak,kurumlarımızın ticaretin kanatları altında bayrağımızı izleyecektir.’
Amerikan yayınları da bu sözleri bir emperyalizim manifestosu olarak kabul etmekteydiler. Amerikan bayrağının Orta Amerika kanalı, Hawai,Küba ve güney denizlerinde dalgalanacağını söyleyen Beveridge Filipinleri ilk hedef olarak gösteriyordu. Asya sularında görevli olan Komodor George Dewey’ye daha Şubat ta filosunu Hong Kong’ a bulundurma ,kömür almada çatışma başlar başlamaz Filipin adalarında saldırma emri almıştı. bilindiği gibi, Filipinlerde 1571 den beri İspanyolların elindeydi. O zaman Washington kıyılarında bulunan Oregon zırhlısını da, Panama kanalı daha açılmadığından, uzun bir yolculuğa çıkarak Filipin yakınlarına ulaşması emredilmişti. Dewey 30 Nisan da Manila Körfezine girdi. Birkaç saat içinde bir ölü bile vermeden, hem düşman gemilerini yok etmiş, hem de kıyı toplarını susturmuştu. 4 Mayıstaki telgrafı ve 7 Mayıstaki resmi raporu zaferinin tam olduğunun gösteriyordu; amirliğe yükseltildi. 12 ağustosta İspanya ile barış yapıldığı konusunda bir protokol imzalandığı haberi aldığında Amerikalı general Miles, Porto Riko Adasının önemli yerlerini ele geçirmişti bile öte yandan , barış haberi Filipinlere geç ulaşmış ki, savaş orada ertesi güne kadar sürdü ve General Merritt, ile Amiral Dewey Manila’ yı ele geçirdiler. On hafta içinde Amerika İspanyanın elinden koca bir imparatorluğu çekip alıyordu.
Başkan Mc Kinley çok geçmeden üç bin Filipin adasının tümüne birden sahip oldu. Fakat Amerika gibi endüstrileşmiş bir devletin dışarı yayılmasını ve sömürge siyasetini ’ vahiy ’ lerle açıklamaktaydı.
Mc Kinley Filipin Adalarını Amerikaya katma isteğini şu sözlerle anlatıyordu:
’ Kaç gece diz çökerek ışık vermesi ve önderlik etmesi için Ulu Tanrıya yalvardım. Ve bir gece ışık geldi. Filipinlerin hepsini almak ve Filipinleri eğitmekten başka çıkar yol yoktu...’
Filipinlerin alınması Asya’da Amerikan çıkarlarının gelişmesinde yalnızca bir aşama olacaktı. Çünkü Filipinlere komşuolan topraklarda 850 milyon insan yaşıyor ve bunlar her yıl Amerika’da imal edilmiş olan ve değeri bir milyar doları bulan mal satın alıyorlardı. Filipinler bir basamaktı; asıl amaç asya kıtasıydı.Prof Orgoud’un şu gözlemi doğruydu:
’ Filipinlerin alınması yeni pazarlar için büyük ümitler yarattı ’
Hükümet binlerce kilometre ötede ve başka bir kıtaya yapışık,otuz kadar çeşitli kabilenin yaşayıp bir o kadar dilin konuşulduğu ve sayısı 3000’i aşkın Filipin Adalarına sıkı sıkıya yapışmışken, Amerikan halkının Filipinler hakkındaki bilgisinin ne olduğunu bir Amerkalı yazar şöyle anlatıyor:
’ Amerikalılar bunlar adamı, yoksa konserve yiyecekmi, bunu bilmiyorlardı. ’
Sonuçta 3000 den fazla ada ele geçirilmiş, Kübanın Guantanamo ve Bahia Honda deniz üstlerine girilmiş, Porto Riko ilhak edilmişti. Amerika sömürücü bir devlet olmuştu. Bu durumu senatör Lodge şu sözlerle anlatıyordu:
’ Ondokuzuncu yüzyılda hiçbir ulusta görülmeyecek bir biçimde istila ettik, sömürgeleştirdik ve toprak bakımından büyüdük. ’
Senatör Lodge haklıydı!..
1890’lardan beri rejim değişikliği geçirmemiş olan Amerika Birleşik Devletleri bugün yer yüzünde bir numaralı kapitalist ülkedir. Endüstri üretimini büyütüp iç istihdam hacmini düşürmemek ve genellikle kapitalist düzeni sürdürebilmek için, askeri alanlarda dahil olmak üzere, bütün tedbirleri almak istemektedir. Amerikanın bugünkü yaşama düzeyi ilk olarak 1898’deki yayılma ve emperyalizm politikasının başarıyla yürütülmesine bağlıdır.
Amerika günümüzde ekonomik hegemonya’ya dayanan çıkarlarını koruyabilmek için askeri bir hegemonya şebekesi kurmuştur. Bu şebekenin başı Mr.Obama’dır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.