- 728 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TUZAK MI??
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"İnsanlık bugün kendini ,kendi oluşturduğu dünya karşısında kapıldığı şaşkınlıkla sorguluyor.." E.Morin
Önceleri küreselleşme nedir,nasıl meydana gelir gibi sorular sorulamıyordu.Herkes değişen bu sistemden ve oluşmaya başlayan yeni dünya düzeninden memnun görünüyordu.Değişimin tadı başlangıçta hoşça karşılanmıştı.Zaman geçtikçe küreselleşen dünyanın aslında küreselleşen sömürgeciliğin "yapay cennetinin" olduğunun farkına varılmasıyla beraber aslında "cehennem rüzgarları" adı altında değerlendirilmeye başlandı.
Dünya değişecekti,evet !
Bu değişime yabancı kalınamazdı,evet!
Kas’ların yerini ’bilgi’ alacaktı,evet!
Değişim,sürekli endüstriyel ilişkiler,sürekli iyileştirmeyi de beraberinde getirecektir,evet!
Tüm dünya toplumları,bu değişimin motoru mu malzemesi mi olacağına karar verip,kendi saflarını oluşturmalıydılar,evet!
Peki tüm bu saydıklarım doğruysa yanlışlar nerde? Veya neden bir değişime katlanılmak zorundaydı?
Demokrasiyle özgürlükler genişletilmiş,insan hakları da küresel köye ses getiren patronların temel argümanları olup çıkmış…
İktisatta "homo economicus" derken bir de bakmışız ki "homo modernuslar" söz ettirir olmuşlar kendilerinden.Toplumların kurtuluşu bu kelimeye indirgenmiş.Modernizm olmadan kendimizi düşünemiyoruz.Modernizmin cazibeliğinden kendimizi alamıyoruz.Sıyrılamıyoruz.Sıyrılsak da yaşama şansımız azalıyor değil mi ?
Bu yeni ve cazip alanda çoğu şeyi yiyip bitirmedik mi? Çok uzun yıllarda kaydedilecek ilerlemeyi gerçekleştirmedik mi şimdiden? İçsel doğrularıyla değil sadece ve sadece mekanik doğrularıyla hareket eden ve sadece doldurduğu ’anket formlarından’ ibaret bir hayatı olan insanlar olup çıkmadık mı ? Modernizm yaşanılan çağın bilincinde olmak olarak yansıtılıyor bize.Modernizmi anlamak ve açıklamak çok zordur ki modernizmi ifade etmek bir körden bir ağacı tarif etmesini beklemek kadar ironik değil mi ? Bir de post-modernist söylemlerin de tartışıldığı bir dünyada henüz modernizmi bilememiş olmak bir kayıp ve bilişsizlik değil de nedir ?
Küreselleşme, kapitalizm, ekonomik sömürgecilikler, hegemonya düşüncesiyle yaşayan fikir babaları dikkatimi çekmiyor değil. Ama modernizme ve bıraktığı izlere baktığım zaman gördüklerim hiç de normal şeyler olmuyor ne yazık ki…
Modernizm pek çok kesit bırakmıştı hayatımızda.Örneğin;silahlanmalar sonucunda kızılderili ve Afrikalı insanların imhası,hastalıklar,cinsel sapmalar,esir ticareti , tüketim çılgınlığı,nükleer atıklar ve sayamadığım onlarca şey…
Ürettikleriyle dış dünyayı boğan, değiştirmeye çalışan,savaştıran,bataklığa sürükleyen,kültürel sapmaları sadece kültürel çeşitlilik olarak lanse eden bir anlayıştan söz ediyorum.
Tüm bunları bildiğimiz halde neden suyun yönünü değiştirmeye çalışıyoruz,suyun yatağını değiştirsek daha doğru olmaz mı ?
Nietzche,dolaştığı derinliklerden şöyle sesleniyor bize : "Yeni gürültüler bulanların değil,yeni değerler bulanların çevresinde döner dünya.."
YORUMLAR
Kapitalist sistemler insana sadece "tüketici" gözüyle bakar. Ve tüm insanları aşırı tüketmeye yönlendirir. Daha iyisi, daha güzeli, daha fonksiyoneli diye uzar gider mevzu. Her getirinin götürüleri de var elbet. Tükettikçe tükenene obezite bir toplum olduk.
Şimdi ne olacak? Öze dönüş mü?
O da yeni tüketim amacı. Doğal yaşama dönme çabalarının da var elbet maliyeti. Bozulan sadece, bitkilerin genleri değil ki artık insanların genetikleri de bozuldu. Doğal yaşam doğal olsa da bedava değil üstelik. Şehirlerde toprak bırakmadık ama toprağa dönmenin de bir yolu olmalı.
Yaşasın psikologlar, beslenme uzmanları, genetikçiler...
Bilmem akak değişir mi?
Tebrik ederim.
Saygılarımla.
evet suyun yatağını değiştirelim mesela özgür düşünelim, kimse bize akıl vermesin , düşüncelerimize baskı uygulanmasın, ruhumuzu rahat bırakalım...
Hatice AYDIN(ANKARA ÜNİ-S
Güzel bir yazı, ilk yorum benden olsun. Günün yazısı olmasa görür müydüm? Hayır, görmezdim! Yorumum da gerçek olsun. Öyle yüzeyden elinize sağlık yok emeğinize sağlık türünden olmasın!
Sorgulamışsınız... Sorgulamayı severim. Sorgulamadan yol çizilmediği gibi yolda görülmez! Bir önceki devranı sorgulamışsınız aslında. Bu sorguladığınız değerlerin tamamı geride kaldı aslen! İnsanlık şimdi şaşkınlık döneminde. Hani var ya "Dabbe" Yerde debelenen varlık. İşte öyle bir halde.Eski tüm söylemler ve inançların içi boşaldı! Şimdi sadece yüzeysel taraftarlık var. Necisin, hangi taraftansın, kimleri alkışlıyor, kimleri yeriyorsun? Bunlar üzerinden kutuplaşma olsa da o da önemini yitirdi. Şaşkınlık var! Eski öğretiler ısıtılıp tekrar sunulmaya çalışılıyor oysa "Orta Çağ" çoktan kapandı! Orta Çağ söylemleri yani eski Filozof ve din adamlarının söylemlerini yamayıp restore edip sunmaya çalışıyor egemenler! Bu bilinçli bir çalışma! Çünkü yeni Dünya da din dahil her eğilim kontrol altında olmalı ve bu da doğal olarak egemenlerin elinde. Eskiden de öyleydi ama eski zamanın nakillerinden silinenler ve eklenenler göze görünmediği için çok bilincinde değil insanlar! Peki bu bilinci oluşturacak cesaret var mı? Ben bunu önce kendime sordum. Bende var ama bakın uygulamada büyük sorunlar çıkar.Kişisel yargılamalar, suçlamalar, kategorize etmeler, daha neler neler! Ve kolay yolu seçer çokları uy kalabalığa kurtul hepsinden! Ne de olsa sürüden ayrılanı kurt kapar! Denemek evet denemek güzel. Çıkış yapmak, sorgulamak güzel. Başarmak o sürece bakıyor! Yazınız tuzağı göstermiş. Evet tuzak var da tuzağı fark ettirirler mi? Ettirmezler tuzak diye sahte tuzaklar kurarlar! Yani eşeği kurttan yana kovalarlar! Kurtuluş reçetesi olarak sunulan "İyi" olarak gösterilen de egemenlerin reçetesidir! Bireysel çıkışlar hep susturulur! Kültürel sapma o konu çok kapsamlı. Eski öğretilerin üzerinden oluyor bu aslında. Çok açmayım. Bu çekirdek olsun. Güzel yazınızı okumak da güzeldi. Başarılar dilerim. Sorgulama yolunda inşallah başarırsınız. Selam ve saygılarımla.