EY SEN; İNSAN!
Hangi milletten olursan ol! Nereli ve kim olursan ol! Hangi renkten, hangi
ırktan olursan ol! Sen Allah’ın yarattığı bir insansın! Sana nasıl hor bakar, seni
nasıl aşağı görürüm ben?
Seni doğuran bir ana var! Sana canını, kanını, sütünü veren; seni yaşatmak, büyütmek için gerektiğinde yemeyip yediren, giymeyip giydiren, gecelerini, uykularını senin için feda eden, senin için gözyaşları döken, inancınca sana dualar eden; rengini, dilini, milliyetini, yaşını, yaşayışını bilmediğim bir anan var! Sana nasıl hor bakar, seni nasıl aşağı görürüm ben?
Seni, senin sevgini, acılarını yüreğinde saklayan, “erkekler ağlamaz” dedikleri için sevinç ve acı gözyaşlarını içine akıtan, bilmediğim, hangi diyarlarda bir baban var! Sana nasıl hor bakar, seni nasıl aşağı görürüm ben?
Biz, seni fark etmesek bile, senin yolunu gözleyenler, seni sevip, özleyenler, seni dünya güzeli, seni dünya tatlısı görüp, sana can diye sarılanlar var! Sana nasıl hor bakar, seni nasıl aşağı görürüm ben?
Ey SEN! Senin, rengine, diline, milliyetine, servetine, üzerindeki elbisene, yaşadığın yere bakarak, nasıl değerlendireyim? Sana nasıl hor bakayım; seni nasıl aşağı göreyim ben?
Ey SEN! Sen Yaratıcının yarattığısın! Nasıl yorum yapayım sana? Nasıl hor bakayım sana? Sen bir İNSANSIN!
Ey SEN! Ama şu da var: Nasıl sevincin bedeli insanda mutluluk, acının bedeli de üzülmekse, insan olmanın da, kendine hor baktırmamanın da bir bedeli vardır.
İnsansan, insan gibi olacaksın! İnsanlığın kurallarına, yaşadığın ülkenin yasalarına uyacaksın. Uymazsan, birileri uydurmaya kalkar, birileri hor bakar, birileri hesap sorar sana.
Gelelim Yaratanın hesabına…
Ben karışmam ONA!
O, kendi hesabını kendisi sorar.
İhtiyacı mı var ONUN
Hesabını sormak için sana, bana?
Benim sözüm, sadece insandan insana.
Sevgiler, saygılar… Her nerede ve her kimse, yeryüzündeki tüm insanlara…
ANT. 20 Mart 2008
Mustafa YÜKSEL