- 406 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARALAMA YAZILARIM
KARALAMA YAZILARIM
..karıncaları ne kadar az tanıyoruz değil mi ? ne cılız ancak ne yüce bir sistem,bir karıncayı izledim yuvasından çıktı,gitti..gitti..önüne çıkardığım engelleri ne yaptı ne yaptı aştı ve geçti,her engel için bir çözüm üretti kenarından uzağından bir şekilde aşarak devam etti yoluna,o yorulmadı ben yoruldum izlemekten,bir ara izini kaybettirdi onu kaybettim bir ara gördüm zannettim bir türlü yuvasından ne kadar uzaklara gidebileceğini tespitte yetişemedim ona,bir sevgiliyi kaybetmek gibi hüzün ve endişe içinde onu kaybettim,baharı bekliyorum şimdi aynı karıncayla karşılaşacağımı ümit ederek,karıncadan yola çıkarak zihin jimnastiği yapıyorum,süleyman peygamber ve karınca kıssasını hatırlıyorum,bir iki ayet kısa bir anlatım ancak müthiş çarpıcı etkileyici eşsiz bir tablo,süleyman’ın ordusunu hayranlıkla seyreden karınca uyarıyordu diğerlerini “..yuvalarınıza çekilin Süleyman ve ordusu bilmeden size zarar vermesin..” işte bu dialog bir ümmet oluşun,karıncaların dahi iletişim ve düşünce davranış bilgisinde ne derece duyarlı olduğunu göstermektedir,bilinen bir hakikat yerde ve gökte olanlar her biri bir ümmet olup yaratanı tesbih ederler,ben bir karınca olamadım daha bir karınca kadar olamamak,karıncanın sabrı,azmi,ilahi iradeye olan inancı ve yüklendiği yasaya olan teslimiyeti muhteşem bir ahenklilik gösterir,tüm canlıların ortaya koyduğu uyum tam bir renk armonisi…
…nasıl bir dehşet olmalı kainatın bu engin boşluğunda hem kendi etrafında hem bir yörünge üzerinde güneşin etrafında sürekli dönüşlerin milyarlarca senedir devam ediyor olması ,bu göğün altındaki hayret duruşumuz saniyede kaç bin kilometre ile dönerken dünyamız,sarsılmadan hayatlarımıza devam edişlerimiz..,
…..gizemli şafak yeni günün renkleriyle selamlıyor yeryüzünü,ilahi kaderin ve iradenin kim bilir hangi noktasındayız,kendi ellerimiz ve irademizle çizeceğimiz hayat yolumuzun geleceğinin sorumlusu biz olacağız..
.... ney,içimdeki duyguları tavana vuran ses,ney , hiç aklımıza getiremediğimiz alemlerin varlığına yolculuk yaptıran mütevazi araç,ona üflemeyi bilmek ne güzel,onu dinlemeyi bilmek te,ney...hiç kulaklarımdan çıkmayan inleyişli bir üfleme sürekliliği insanı her zaman aynı huzura çağırıyor, içi boş bir kamıştan ruhların derdi dökülüyor adeta eğer kendinizi verir dikkat kesilirseniz ..
…dağ başları kadar güzel daha ne olabilir ki,burası benim ayak izlerimin olduğu köyümün toprakları,ve az mı suya koşuyordum sabahlı akşamlı ve o tatlı mavi su beni nasıl arıyordur kim bilir..? tam bir yeşillik dört bir taraf su kaynakları ile çevrili ,sakız kanattığımız tepeler-bayırlardı dikenli ve taşlı ve pıtırak dolu, buralar sürülerin otlandığı kısır otlar ve bodur yeşilliklerle çalılarla doludur,daha bu yaz güneş batarken bu tepeye oturmuş gelincik şiirlerini yazıyordum,her gün bıkmadan usanmadan uzaktaki bu tatlı mavi suya koşuyordum...
… ..bu yağmuru kim istemez ıslanmak ve üşümek,sürekli bir yağmur fakat ince ince olsun dininceye kadar yürümek,sonra açan güneşle kurulanmak doyumsuz gökkuşağı altında hiç birşeyden şikayetçi olmamak,kim istemez bu yağmurla yürümeyi konuşarak,bu resmi çok sevmiştim aradım ve buldum hüzünlendim nedense,içimde bir burukluk seninle yağmur üzmüyordu beni, gece olsun seninle yağmuru seyretmek ince ince elifce işte mutluluğun resmi bu bende,yağmurla sevindiğim ve yağmurla yollara düştüğüm sevgili seni hissettiğim kadar hissediyor musun sende beni…., 29.03.2013/beylerbeyi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.