Bir Şule düş’tü aşk ateşime
hayrettin taylan
Bütün dünya danslarında oynamasak da olur .Seninle ç’ayda çıra oynayalım. Ellerinde mumlar, içimde senli mumyalar.
Ruhumun en ücra köşelerinde hissedeyim. Sen oyna, yüreğim zaten halayda.
Bir el’azizim, sevda azizliğim buradan gelir.Aziz bir kalbin merkezinde yetiştirildim aşka.
-Sönük yangınların susmuş alevi gibi durma karşımda.Yakıcılığın baki, sakiliğin yüreğimin meyhanesinde olmalı.Duyusal kadehler sun bana. Seni seviyorum de cümle ve aşk başında .
Yalnızlığın bilmediği mezeleri sun bana. Sarhoşluğun soyut, soyutların soyunuk gerçeklerime.
-Göçmen hayal kırıkları dolanmasın kırk ayağın dişlek emellerine.
Kınası yakmasın ayrılığımızın yuğ merasimini bekleyenlere karşı.
Gül cemalinde açılan gülünün bütün yaprakları gibi sevgi kırmızılığını sunmalısın.
-Yediverenlere sarıldı bahtım.Kapanmamış yarınlar, kapısı açık algılar, düşlere güneş sevgilerinle sar beni.
İçimde haylazlaşan hoşluğun. Şımarık bir çocuk gibi hep eteğine yapışan hayallerime hal ol gayrı.
İçinde doğan gün’eşe eşlik ediyor aşk aydınlığım.Karanlık ve karken demler yok.
Güneşlenmeye bahane bulmak için kadınsal ışığına gelen güzel yarınlarımla uzan aşk bahtınla.
Bir şule düştü suları yakan yüreğime.Bir şule düştü buzları buzulluğa seyirlik yapan yalnızlığıma.Bir şule düştü düşlerime, kemiklerime kadar yaktı.Kalbimin kıyısında küllerin, sonra güllerin, daha sonra gülüşlerin en çok da beni sevişin sıralanmış.Ben bu sevdanın yıkılmaz kayası olarak o kıyıda muhkem kalacağım.
-Sevmeyi öğrenmiş dalgalara algısal akışımı ekledim. Benim dilimden geldim dilinin ucuna.Hadi dilinin ucundaki romanı oku bana.
Hadi ilkokulda yakalık gibi bağla gönül bağımızı.Senin yakalığın beyaz ve d’antelli.Benim yakalım aşka beyaz.İki yakayı bir araya getiren çocukçu düşlerle gel aşk mektebime.
-Bir merkebin taşıyamayacağı senli üşüşmelerim ver.
Sözlerinle değil, gerçeğinle ısıt beni. Sözlerin çok ısıtıyor, sonra gönül yorganımı üstümden atıyorum.Sonrası sensizliğin üşümesi, sonrası bensizliğin küsmesi.
Bir şule düş’tü. Suları oyaladı aşk. Nakışlı sular üstünde yüzen senli aşk gemisiyim.Kendimi taşıyorum kendime.Sen henüz binmedin gerçek kimliğime.Sular gibi azizlik okuluma yazıldın.Henüz karneni almadın sarılışınla, bakışınla, ellerimi tutuşunla…
-Bir şule düştü sınıfa.Kitabın kapaklarına kadar yandı sınıf.
Bir şule düştü şiirlerime.İmgelerime kadar gül ve kül kokusu.
Dışarıda yar vardı.Varılmamış özlemler vardı.Varılacak kader kentleri vardı.
İncecik gül dalları vardı, kırmızlığın son başkentiydi.Kokunun ana vatanıydı.En özeline kadar kokuyordu.
-Bu aşka şule kokusu düştü.
Bir şule düştü, masallarımdaki peri yanarak öldü.İlham perisi olarak kendisi geldi, oyaladı manzum özlemlerimi.
-Üç vakte yazılmış buluşmaların papirüslerindeydi gerçek.
Kırkikindi yağmurlarında evlenen tilkilerin düğünü gibiydi güneşle yağmurun barışmasında.Sen gibiydi hayat, gerçeğine yakın yangınlar vardı.
-Seccadesi gönül yolunda eskimiş sofi ;ama pozitivist bir maşuktum.
Zamanın aman çektiği üşenirlik dilindeyim. Susmuş saniyeler kadar yakınımda susuyorsun.Sıcağının soğuk esintisi değiyor değmediklerime.
Bir şule düş’tü aşk ateşime.
-Saatin kendisi yandı zamana.Artık zaman yok, her şey senle başlıyor, senle bitiyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.