- 1148 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PAŞANIN BAŞYAVERİ !!!
GÜNEŞİN YANINDA Kİ YILDIZ !!!
Güneşin yanında ki yıldızı andıran, arşivlerin tozlu raflarından çıkan temiz insan, ismi güneşin yanında hep olmasına rağmen genelde arka planda olan; fakat bunları önemsemeyecek, benden daha önemli olan ATAM diyen değerli insan…
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devletinin himayesinden ayrılıp ittifak devletlerinin boyunduruğu altında olan bir devlet istemedikleri için bağımsız Türk Devleti olma yolunda büyük adımlar atmaya hazırlanırken, ulu önderin kuşkusuz en büyük destekçisi, takipçisi, emektarı ve en önemlisi tek kadim dostu…
İstanbul Hükümeti artık kendi kararlarını veremiyor itilaf devletleri emirleri doğrultusunda hareket ediyordu. Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın misali ne derlerse uygulamaya koyuyorlardı. Mustafa Kemal paşanın komutasında olan birlik başarı elde ederken bu durum itilaf devletlerini kuşkuya sokmuştur. İtilaf devletleri istanbul hükümetinden mustafa kemal paşa komutasındaki askeri birliği dağıtmasını yoksa olacaklardan tamamen İstanbul Hükümeti sorumlu olacağını duyurunca yerinden olma korkusu yaşayan hükümet hemen Mustafa kemali istanbula çağırtmıştır. Mustafa Kemal bu kararın istanbul hükümetinin değil itilaf devletlerinin olduğunu bilmiş istanbula gelmeyi reddetmiştir. Bunun üzerine İstanbul hükümeti Mustafa Kemali görevden aldığını bildirmiştir. Görevden alındığı yazısı geldiğinde Mustafa Kemal Paşa yanındakilere seslenerek;
- Ben askeri diktatör değilim; fakat ülkenin bu şekilde parçalanmasına daha fazla göz yumamam diyerek askeri ünüformasını çıkarmıştır. Bunun üzerine yanındaki baş yaveri Salih Bozok ;
- Bende sizinleyim paşam diyerek sarılmış, bu yolda beraber yürüyelim mesajı vermiştir.
Mustafa Kemal o gün artık bu milli birlik ve beraberliğin oluşturulmasını yoksa ülkenin bir avuç çapulçuya kalacağını sezmiştir. Tüm şehirlerde, bildiri yayınlanmış Milli mücadelede ülkeyi bir bütün olarak savunacakları mesajı vermiştir. Mustafa kemal ülkede bu birliği kurmaya yönelik günlerce toplantılar yapmış, evini ailesini son plana atmıştır. Çünkü ülkenin kurtulması demek ailesinin ve türk halkının kurtulması demekti. Bunu yolda canını ortaya koyan paşa Baş yaveri olan Salih Bozoku da bir an olsun yanından ayırmamıştır. Salik Bozok da Mustafa Kemal e bağlılığını her defasında yenilemiş, onu asla yarı yolda bırakmamıştır. Yeni ülkeye TÜRKİYE CUMHURİYETİ ismini verirken bile omuz omuza yan yana olmuşlardır. Mustafa kemal bu yeni çiçeği burnunda ülkeyi medeniyetler seviyesi yüksek ülke yapma yolunda yenilik üzerine yenilik yaparken ilk cumhurbaşkanı olduğunda bile Salih Bozok u cumhurbaşkanı baş yaveri yapmıştır. Öyle zaman gelecek ki mustafa kemal paşayla aynı kaderi paylaşacakları günü bile hayal ederdi salih bozok…
Evet, ülke itilaf devletlerinden kurtulmuş, yeni ismiyle Türkiye olarak adım adım CUMHURİYET olma yolunda ilerlemektedir. Hala izlerini taşıdığımız en ufak olaylarda milli mücadele yılları hatırlanır hafızalarda. Ve tüm canımızla savunuruz güzelim ülkemizi. Şu anda bu ülkenin TÜRKİYE CUMHURİYETİ olmasında canını dişine takan ulu Önder Mustafa Kemal Paşa , Başyaveri Salih Bozok beyefendi ve türk halkına borçluyuzdur.
Yazının başında da belirttiğim gibi Mustafa Kemal in yanında gizli kahraman vardı. Salih bozok. Güneşin yanında ki yıldızdı o.
Peki neden duyulmamıştır ismi o kadar mustafa kemal paşanın baş yaveri olan bir insan. Neden bilinmezdir o kahraman. Yazımda ki amaç size salih bozok u tanıtmak ve onda ki mustafa kemal hayranlığını anlatmaktır.
SALİH BOZOK KİMDİR ?
1881 yılında selanikte doğan salih bey mustafa kemalle birlikteliği mahalle arkadaşlığı olarak başlamış, daha sonra mektep arkadaşlığı olarak devam etmiştir. İkiside harp okulunu kazanıp aynı sene mezun olmuştur. Salih bey jandarma sınıfına seçilmiş mustafa kemal ise harp akademisine devam etmiştir. Daha sonra kurmay olan mustafa kemal salih beyi anadolunun mücadelesini başlatmadan önce suriye cephesine başyaver olarak getirtmiştir. Ve uzun yıllar sürecek olan birlikteliği bu şekilde başlatmıştır paşa. Daha sonra meclis başkanı olan mustafa kemal salih beyi meclis başkanı başyaveri, cumhur başkanı olduğunda ise cumhurbaşkanı başyaveri olarak yanına almıştır. Mustafa kemal paşanın ağır hastalığı boyunca bir an olsun yanından ayrılmamış, paşanın son nefesini verirken bile “ BAŞKOMUTAN YAVERSİZ GİDEMEZ” diyerek aynı kaderi paylaşmanın mutluluğunu yaşamayı göze alacak kadar asildir.
KENDİ AĞZINDAN !
1.
Bir gün paşanın hastalığı sırasında doktor çağırmıştık. Muayene sonrasında doktora;
Salih Bey: Doktor bey, beyine sıkılan kurşun mu adamı öldürür, kalbe sıkılan mı ?
Doktor: beyne giden kurşun beynin bazı noktalarına zarar verip kör etme riski vardır yani öldürmeyebilir. Fakat (eliyle göstererek) kalbe buradan giren kurşun kesin öldürür.
Ve bu konuşma sonrasında salih bey doktor beyin eliyle işaret ettiği yere tendirtüyotla çizerek belli eder. Neden mi ?
Mustafa kemal paşa saat 09:05 te gözlerini hayata yumduğunda bir saniye bile düşünmeden kendi odasına inen salih bey daha önce belli ettiği yere silahıyla BAŞKOMUTAN YAVERSİZ GİDEMEZ sözünü tutmak için tek el ateş edip intihar etmiştir.
2.
Bir gün mustafa kemal bir rüya görür, salih beye anlatır;
- Büyük bir otelin salonunda oturuyormuşuz. Yanımda sende varmışsın. Salonun bir köşesinde bilardo masası varmış. Masanın başında arkası bize dönük bir zat oturuyor. Tam o sırada odanın kapısı açıldı içeri 30 kadar iri yarı adam girdi. Bunlardan biri bilardo masasının üzerinde duran ıstakayı alıp bize arkası dönük o zatın omuzuna sert bir şekilde indirmeye başladı. O zat ayağa kalkarak neden bana vuruyorsun diye hiddetle bağırırken, sen bana ne yapmak lazım dercesine baktın. Ben sana sakın kıpırdama manasına gelen bir işaretle sukunete davet ettim. Bu arada eli ıstakalı adam karşımızda tehditkar bir vaziyet aldı. Bu sefer sen yine müdahele etmek istedin ben sana yine sus işareti verdikten sonra, “sen kimsin, ne istiyorsun” diye sordum. Fakat adam bu soruya cevap vereceği yere cebinden bir tabanca çıkararak iki kurşun sıktı. Biri bana, diğeri sana. Sonra adam bize “kalkın dans edelim” emri verdi. İkimizde kalkıp onun huzurunda dans ettik.
Bilindiği üzere mustafa kemal öldükten sonra salih beyde intihar etmiş fakat kurtarılmıştır.
3.
Salih bozok hayatı boyunca mustafa kemal paşaya üç kez ihanet ettiğini söylemiştir.
1. Selanikten ayrılırken mustafa kemal paşanın annesini almadan ankaraya gelmesi
2. Mustafa kemal paşa latife hanımla evli iken fikret hanımın münihten köşke geldiğini paşaya haber vermemesi
3. Başkomutan yaversiz gidemez dediğim halde kalbime tam olarak isabet ettiremediğim kurşun.
İntihar etmeden önce oğlu muzafferi saraya çağırtan salih bey oğluyla bir nevi vedalaşmak için görüşmek istemiştir. Apar topar okuldan çağırtılan muzaffer ne olduğunu anlamamıştır. Muzaffer babasının gayet sakin ve durgun halini görünce endişelenir. Salih bey;
- Salih Bey: Oğlum muzaffer seninle bir konu paylaşacağım. Yalnız bu konuşacaklarımız aramızda kalacak.
- Muzaffer: tabiki baba
- Salih Bey: Bak oğlum paşa yoğun bakımda. Eğer olurda paşaya bir şey olursa bende hayatıma son vereceğim, çünkü onsuz hayat oksijensiz yaşamaya benzer oğlum. Sen artık büyüdün annen ve kardeşlerin sana emanet.
- Muzaffer: ne diyorsun baba ! (ağlayarak)
- Salih Bey: Oğlum bilirsin ağlayan erkeği hiç sevmem şimdi gidebilirsin bu çağırmam seninle vedalaşmak içindi, der birbirlerine sarılırlar.
Arabaya kadar oğlunu yolcu eden salih bey, oğlunu gönderdikten sonra direk paşanın yanına çıkar. Ellerine kapanan salih bey, atam yaversiz gidemezsin der.
Saat: 09:05 Mustafa Kemal Atatürk hayata gözlerini yumar. Doktorlar ve çevresindekiler gözyaşlarını tutamazlar. Salih bey hemen paşanın odasından ayrılarak,kendi odasına hızlı adımlarla yürür. Daha önce doktora sorduğu ve işaretlediği sol göğsünün üzerine (kalbine) silahı dayar ve SEN YOKSAN BENDE YOKUM mesajı verircesine silahın tetiğine basar. Olduğu yere yığılan salih bey Mustafa Kemal Atatürk hayranlığını daha doğrusu hayranlıktan öte aşka bürünen ilişkilerine bu şekilde bağımlı kalmaya çalışır. Fakat kurşun, kalbi 1 cm sıyırarak salih beyi atanın huzuruna götürmez. 3 ay kadar yoğun bakımda yatan salih bey daha sonra taburcu olduktan sonra bir daha eski salih beyden eser kalmamıştır. Neşesi kaybolmuş, gözlerinde ki fer ise yok olmuştur. 1 yıla yakın kendini toparlayamayan salih bey daha sonra yozgat ve bilecik milletvekilliği yapmış, zaten bedeni yorgun ve hassas olan salih bey o olaydan sonra iyice çökmüştür. Sağlık sorunlarını bahane eden salih bey, kendi köşesine çekilmiştir. Arkadaşlarının yoğun ısrarlarını boşa çevirmez ve paşa ile geçen zamanlarını yazarak geleceğe taşınmasını istemiştir. Bu yolda ise yazdığı; YAVERİ ATATÜRK’Ü ANLATIYOR isimli yazı dizininde aralarında geçenleri sanki tekrar yaşarcasına bir bir en ince ayrıntısına kadar bizlere sunuyor. Sonunda güneşini kaybeden yıldız daha ne kadar parlar dercesine, 25 Nisan 1941 yılında artık bir daha parlamamak üzere ışığını kaybetmiştir…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.