- 393 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce Devinimindeki Mutluluklar 15
İttifak içinin çatışmaları, sık sık tahammül edilemez boyutlara geliyordu. İttifak içinde ayrı ayrı kökten gelen soy oluş anlayışları, aynı yaratılış aidiyeti içinde birleştirilmesi gerekiyordu. Anunnakilerin Âmin deyişi ile Tanrı Enki, İggi denen yardımcı Tanrılardan birini parçalar.
Enlil, İgigilerin kanı (canı) ve etiyle, çeşitli yerlerden getirilen kil toprağı yoğurur. Böylece insanlar İgigi denen tanrıların tözünden yaratılır. Ve başka bir tanrı Enki’nin elinden ve Tanrı Enlil’in biçiminden, suretinden de, insanın üzerine görünüşler konur. Yine Enlil’imizin bu şekle üfürmesiyle (soluk vermesiyle), insanlar aynı kökten yaratılmış oldular. Yaratılan insan şekli, ateşten (Güneş’ten) pişirilir.
Yeni kutsal yaratılış fikriyle, eski totemik ata soydan gelme fikri, aşılmak ve unutturulmak istenmişti. Eskilerin, kötülenip, üzerinde tiksinçlikler, nefretler uyandırılması gerekiyordu. İttifak katılımcıları olan grupların her biri ayrı bir ata soy gelmişlerdi. Bu gibi eski söylemleri yeni yaratılış versiyonu içinde bir arada sembolize edilişle harmanlanmıştılar. Şimdi, bu yeni yaratılış anlatımına göre eski bilinçleri olan,’totem bilinci’ silmek için, tufan(lar) gerekiyordu.
İittifakın başlangıcında dahi, düzenleyici olan politeisti görünümlü ilahlar, ittifakın ilerleyen zamanı içinde, önce yaratıcı Tanrılara dönüştüler. Yaratan Tanrılar gerek öfkelerinden, gerek keyfilikten; yıkma, bir yeniden inşa etme, tekrardan her şeyi yeni insana göre düzeltilmelerini yapmak için, sıklıkla tufanlar koyuru vermeye başladılar.
Bunun nedeni, hızla değişen ittifakı dönem şartlarına uygun oluşla, ittifakın hızlı kararlar almasıydı. Ki, bu türden oluşla yeni politeisttik anlayış, bugünkü dille: zorunlulukla evrimsel gelişmeci, değişmeci sezimlerin bir bakıma güncellenen inançlaşmalarıydır. Çünkü her yeni ihtiyaç, her yeni cevabın oluşmasıdır. Evren yetkin değildir. Evren yetkin olmadığı için kesikli sürekli, seçme ayıklama ve gelişmelerini yapmaktaydı.
Gelecek ittifakı kültürler bu miras üzerine oturacaktı. Tabii ki bu mirasın toplumsal ve sosyal koşulların hükmü, sonraki dönemlere kadar çoktan ortadan kalkmış olacaktı. Bu tür geri planı okunamayan gelenekler kültü de, etnik yapılar içerisinde aktarılıp gelecekti. Söz gelimi Eski Ahitte yeni Tanrı; ‘yerin insanını, yerin hayvanını yok etmeye karar verdim’ diyecekti. İnsan oluşla hitap edilen İsrail toplumuydu. Yerin hayvanları da; diğer it, yılan, kartal, eşek ve saire totemli, çevrede var bulunan insan gruplarıydı. Unutmayınız ki eski dönem insanları, tek bir isimle, totemlerinin adı ile anılırdılar.
Monoteist anlayış, kendi haklılık ve tutarlılığı ile bir Tanrı biçim ve bir tanrı şekli ortaya koyamaz. Tanrı anlayışını var kılmak için, yine bilgelik, sağlık, bereket, rızık, Nanşe gibi kaderi elinde tutan, hesap gören; bir yığın görevli Tanrı’ların sıfatları olan yetenek ve düzenlemeler tek Tanrı uhdesinde var edilmiştir. Yani politeist Tanrı’ların görevleri, monocu tek Tanrı’nın sıfatları olarak karşımıza çıkarlar.
Monocu anlayışla da politeisttik, antropoformist düşünme yanılgısına düşülür. Ki bu koşullar içinde bu çok doğaldır. Örneğin; çok tanrılı anlayış ta, bilgelik tanrısı Enki’dir. Bereket tanrısı Dumuzi, İnanna’dır. Monoteist anlayışta, tanrı her şeyi bilir, yani İlim’dir ve rızkları verir Allah olmuştur. Tebareke (mülk veren) olmuştur vs. Burada ki çoklu Tanrı anlayışçı çelişkiler de, din bilirlerce tevil edilir. ’’Aslında öyle değil de, siz öyle imiş gibi düşünün’’ denerek çelişki aşılmak istenir. Oysa bu mantık, politeistlerimiz için de, geçerli olmalıydı!
Politeisttik anlayışlar, tanrıları ölümlü de kılabilmekte idiler, ölümsüz de. Tanrı’yı önemli de kılmaktaydılar, önemsiz de. Bu ittifaka katılan grubun, ittifaka katılımdı katkı güçleri oranda, oluşla grubun kendi totemlerinin gücüydü. Değişen gelişen ittifakın yeni tasarım gücüne göre eski anlayışçı totem gücün sönükleşmesiydi.
Totemi politeistik dönemde kader pek görülmez. Bir tanrı insanı esaretten yana döndürürse de, diğer ilah onun iyiliğini ve davranışını överek, onu serbest ve iradi davranmaya sevk eder. Ya da kişilerin kendisi özgürlükle davranırdı. Tanrılar belirleyici de olabilmekte; etkisiz de olabilmekteydi. Çünkü Tanrı fikri yeni yaşantılımlar doğrultusundaki yansımalara göre oluşma aşamasındaydı
Monoteist anlayışta Tanrı baş ve sondur. Diridir her şeyi önceden belirlediği için siz kadere göre davranırsınız. Bu öğretiye göre kıpırdayacak haliniz dahi yoktur. Buradaki çelişkilerin, aşılması için, insanın eline cüzi irade tutuşturulacaktı. Sanki cüzi iradeyi, tek Tanrı baştan beri, kader olarak yaratmamıştı?
Monoteist dinler, tüm anlama ve anlayışları; çelişmesiz, gelişmesiz, tek gücün uhdesinde bir kararlılık diye, bir sözünde durmanın keyfiliğine irca etmiştiler. Bu da; monoteist anlayışın, sonu olmuştur. Oysa Tek güç, evreni çelişkileriyle ve gelişmeleriyle sevk edip, seçme ayıklama ilkesi içinde bir var oluşutu devinme içine sokmuşa benzemektedir. Şimdilerdeki görece olan görmelerimiz, bilmelerimiz budur.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.