Diyarbakırlı Olmak...
Her insanın yetiştiği şehre borcu vardır,sırlarını surlarına fısıldayan şehrim bir gün dayanamadı terkedilmelere o da terketti her insanı şimdi anlatıcılar var eski Diyarbakır ve Diyarbakırlıyı anlatan...Avukat İhsan Biçici’nin anılarından:
"27 Mayıs İhtilali’nden sonra bir vatandaş Cemal Gürsel’e küfretmişti.Cumhurbaşkanına hakaretten dava açıldı şahıs hakkında.Ahmet Abi (Davaya bakan Diyarbakırlı Hakim) beraat kararı verdi.Gerekçeside şu:Bu madde yasal prosedüre göre seçilmiş bir cumhurbaşkanı için düzenlenmiştir.Cemal Gürsel cumhurbaşkanı değil,ihtilal ile gelmiş bir devlet başkanıdır.O nedenle cumhurbaşkanı sıfatı yoktur.Bu madde uygulanamaz ve beraat.Bu karardan sonra Çankırı’ya sürülür ama tekrar geri döner."
Hazır Kabadayı hakimlerimizden Ahmet Abi’den bahsediyoruz birkaç anısını daha paylaşmak isterim...
"Behçet Nergiz avukatlar arasında Osmanlıca’yı en güzel konuşan olarak bilinirdi.Zamanla herşey değişti,Türkçeleştirildi.Rahmetli Edip Altınakar’da ağdalı uzun konuşmaları severdi.Ama -yermek açısından söylemiyorum- konuşmalarının içi boştu.Davaylada genellikle ilgisi yoktu.Birgün yine hakim Ahmet Bey’in mahkemesindeyiz.O da rahmetlik oldu.Mustafa Yücel’de stajyeri.Ahmet Abi hazırlanmış o celse karar verecek.Döndü Edip Bey’e "Avukat olarak bir diyeceğiniz var mı?" diye sordu.Edip Bey başladı konuşmaya.Ahmet Abi’ninde uzun konuşmaya tahammülü yok. "Edip Bey" dedi.Allashaşkına senin bu söylediklerinin bu davayla ne ilgisi var? Efendim şudur budur dedi Edip Bey. "Katip yaz" dedi.Ahmet Abi, "ben dinlemiyorum ama ne söylüyorsa yaz!" dedi.Ayağa kalkarak karar maddesini de kızarak yırttı."
Yine bir başka anısında...
"Nizamettin Hayalioğlu askeri hakimlikten emekliydi.Yine karşılıklı oturmuşlar.O da öyle gereksiz şeylerden söz ediyor.Ahmet Abi’ninde özelliğini öğrenmiştim.Duruşmada yalan konuşmayacaksın.Bir de ıvır zıvır şeylerle işi sürüncemeye sokmayacaksın.Nizamettin Bey yerinden kalkıp birşeyler anlatmaya başlayınca Ahmet Abi elinden kalemi bıraktı "Nizamettin Bey sana bir şey söyleyeyim mi?" dedi. "Ne yazık ki bu devlet bana az para veriyor Şerefsizim bana çok para verselerdi seni maaşa bağlar,bir daha da ayağını bu adliyeye sokmazdım" İşte böylesine de kabadayı biriydi Ahmet Bey,sözünü esirgemezdi.
Mustafa Baybur eski Diyarbakır ve Diyarbakırlı hakkındaki anılarında der ki:
Diyarbekir’de eski Belediye Başkanı Nazım Önen’le muhatap olmak zor işti.Herkese kısmet olmazdı.Mümkün de değildi zaten.Rahmetli Celal Bayar’la tartışıp milletvekilliğinden istifayı basmış zorlu bir insandı. "Bana kiçkimse diyemez k,Piranlı Nazım söz verdi de sözünü yerine getirmedi" sözü ona aittir.Türkiye’de tarih boyunca milletvekilliğinden istifa ederek bu şekilde ayrılmış iki şahsiyetin ikisi de Diyarbekirlidir.Bunlardan biri işte Nazım Önen diğeri Mustafa Ekinci’dir.
Madem söz onuruyla yaşayan ve gerektiğinde restini çeken Diyarbekirlilerden açıldı,bir örnek verip devam edeyim.Size Sait Paşa’nın bir dörtlüğünü söyleyeyim.Sait Paşa Süleyman Nazif’in babasıdır.Bağdat Valiliği yapmıştır ve Diyarbekirlidir.Dönemin Diyarbekir Valisi Kurt İsmail Paşa’ya karşı durmuş tek adamdır. "Beni tanıyor musun ulan ben Kurt İsmail Paşa’yım" der.Sait Paşa’da cevaben "Ben seni çok iyi tanıyorum ulan paşa.Sen de beni tanıyor musun?Bana da kurtboğan Sait Paşa derler.Diyarbekir’in kurtboğan köpeğiyim" diyen adamdır.Şimdiki orduevinin bulunduğu yer Kurt İsmail Paşa’nın kellehanesiymiş.Boyuna kafa keser oraya gömermiş.İşte bu meşhur Sait Paşa diyor ki:
Sen usandırma eli el de usandırmaz seni
Hilekarlık eyleme kimse dolandırmaz seni
Dest’i adadan (düşman) soğuk su içme kan’dırmaz seni
Korkma düşmandan ki ateş olsa yandırmaz seni
Müstekim (dürüst) ol Hazreti Allah utandırmaz seni...
Evliya Çelebi der ki: "Dünya’yı dolaştım şehr-i Amid kadar güzel bir şehir yeryüzünde görmedim.İnsanları kadar da nezih,temiz,mert ve misafirperver görmedim." Zümrüt gibi bir şehir,her taraf gül bahçesi" der.
O günden bugüne ne değişti...Aradan çok değil 50 yıl geçti...Bugün gençlerimin jölesine yetmiyor sevgim,hiçbir kelime hiçbir insana yetmiyor...Yetmek istemek tüm şehre,bugün tüm surlarım kalbim ve yüreğimin en büyük duygu ve ütopyası...
YORUMLAR
harika bir yazı.
defalarca gitmeme rağmen her gidişim sanki ilkmiş gibi gelen şehir. diyarbakır.
sağol varol dost.