Yüzbaşı Volkan
Yanlışlıkla neler olmuyor ki. Hiç başıma gelmez demeyin, yanlışlık denen illet, iş işten geçtikten sonra anlaşılan bir durum. Önceden hissedilince zaten yanlışlık olmasına asla müsaade edilmeyen durumlara düşmek için çok gayrete de gerek yok.
İstanbul’dan Trabzon’a giden öğretim görevlisi arkadaşımız mola yerinde İstanbul’a giden aynı firmanın otobüsüne binerek saatlerce yolu geri sararak muavinin "Siz Esenlerde mi inecektiniz?" diyerek dürtüklemesine "Yoo Trabzon’da " diye cevabına müteakip “Eyvah hanım, çocuklar?” diyerek otobüsten fırlamasını seyredenlerin polisi arayıp “Deli var” ihbarı yapması neticesinde değerli Hocam esenler Polis karakolunda bir müddet misafir edilmişti.
“Hadi çocuklar küçük akıl edemez, ya eşim benim yokluğumu nasıl fark etmez!” diye hayıflansa da eşine verdiği kas gevşeticinin nelere sebebiyet verdiğini hayretle ve gülerek dinledim.
Lise talebesi çocuğa komando subaylara özenip kamuflaj askeri üniforma diktiren babanın evladının askeri mahkemede yargılanmasına sebep olacağını tahmin etmediğini, olayın masum bir yanlışlıktan kaynaklandığını öğrendiğimde gülmekten kendimi tutamamıştım. Gülmek iyi oluyor da bu olaya sebep olan baba arkadaşınız ise ve sizinle derdini paylaşmak için anlatıyorsa olayı pek moral bozucu oluyor bilesiniz.
Arkadaşım İbrahim Bıdıkçı ilçede saygın bir esnaftı. Sırf oğlunun hevesini kırmamak için yaptırdığı kamuflaj elbiseyi giyen delikanlı omuzlarına varan saçlarını kısaca kestirerek ilçe meydanında gezerken o sıralarda başka bir il’e tayin olan askerlik şubesi başkanının yerine yeni atanacak yüzbaşıyı bekleyen kaymakam bey ile jandarma komutanına rastlayınca işin rengi değişiyordu istemeden de olsa.
Kaymakam ilçe sokaklarında dolaşan komando yüzbaşıyı görünce yanındaki jandarma üsteğmen Adil Bızık’a “Bakın üsteğmenim yeni şube reisimiz gelmiş” diyerek komando’nun yanına varıp” İlçemize hoş geldiniz ben kaymakam Yaşar Kotkotoğlu beyefendi de jandarma komutanımız Adil Bızık” dedi.
Delikanlı da “ ben..ben de.. Yüzbaşı Volkan” diyerek kendini tanıtınca ilçemizin mülki amirleri bir anda belediye gazinosunun denize nazır balkonunda üzeri fındık boca edilmiş meyve suyu kadehlerini çekerek memleket meseleleri sohbetinde buldular kendilerini.
Ama ne sohbetti, görmeliydiniz.
İlçe Jandarma komutanı yeni şube başkanını genç duruşuna, saygılı ve az konuşmasına hasta olduğunu içinden itiraf edecesine hoş bakışlarla süzerken, kaymakam bey “sizinle iyi anlaşacağız, garson şunun aynısından “ diyerek keyifleniyordu.
Kaymakamın neşeli sesini duyan ilçe eşrafı masanın etrafını doldurunca, kaymakam bey yeni teşrif edenlere “beyler Hakan Kerata üsteğmenimizin yerine atanan yeni şube başkanımız Volkan yüzbaşıyı takdim ederim” diyerek eliyle komando yüzbaşımızı halka arz etti.
Masanın etrafını hınca hınç dolduran kalabalığın “hoş geldiniz komutanım, hoş gelmişsin” sesleri birbirine karıştı ve yüzbaşı daha doğrusu komando yüzbaşı milleti selamlayıp kadehi başına dikti.
Kalabalığın arasında sıkıştığı iki göbek arasından başını kaldıran İbrahim Bıdıkçı komando yüzbaşıya imrenerek baktı içinden “ inşallah bizim çocuk da bu sene askeri okulu kazanır da…” diye geçirdi. Komando oğluna tip olarak benziyordu fakat oğlu daha çelimsiz,daha sıska,daha beceriksiz,daha gösterişsiz,daha..daha…
“Maşallah” dedi bir daha hem de “kırk bir kere maşallah” İbrahim bey ve garsona işaret ederek masanın hesabını kendisinin ödeyeceğini işaret etti. Bunu gören kaymakam “Sakın ha İbrahim bey” diyecek oldu “ Sizin paranız burada geçmez, yeni komutanımıza bizden ikram olsun” diye seslenince komando yüzbaşı meyve suyunun içerisindeki fındıkları bir dikişte mideye indirdi ve bardağı yüzüne tutmaya devam etti.
İbrahim Bey garsonu çağırıp “Oğlum bak yeni şube başkanımız teşrif etmiş, şöyle masaya bir viski aç, bir meyve, çikolata, bir donat ya hu masayı” diye sitem etti.
Masa beş dakika sonra donanma komutanlığı gibi olunca kadehler dolup boşalmaya başladı. İbrahim Bey bir elinde rakı kadehi diğerinde viski komando yüzbaşının yanına sokulup “ sayın başkanım bu ikramımı kabul buyurunuz, afiyet olsun efem” diyerek gazino fotoğrafçısına “komutanla bizi çek” işareti çakıp kadehi yukarı kaldırınca bir anda patlayan flaşın etkisiyle komando yüzbaşı neye uğradığını şaşırdı.
Bir müddet sonra çakır keyif olan mülki idare tayfası pikapta çalan şarkıya eşlik ederek kadehleri sallamaya başladı “ Artık bu solan bahçede büüüüüüüüüllllbüüüüüüüü”
Askerlikle alakalı soruların hemen hepsine jandarma üsteğmen fırlayıp yanıt verdiğinden yeni teşrif eden komando yüzbaşı sadece başıyla “evet” diyerek üsteğmeni onaylamak düşüyordu.
Şarkı değiştikçe kalabalıkta coşku artıyor son plaktaki “dam üstünde un eler tombul tombul mememlerrrr” aşamasında İbrahim Bıdıkçı çakırkeyf olan Yüzbaşı Volkan ile kalçalarını vura vura masanın etrafında dönüyordu.
O zamanlar Ankaralı Turgut henüz icat olmadığından teypte çalan misket havasına kendini kaptıran İbrahim bey gerdan kırarak Yüzbaşı Volkana yaklaşıp,başının üzerinde taşıdığı rakı kadehini (bir yandan eliyle muhkem tutarak) “buyurunuuuuuz “ deyerek ikram edip sesini inceltip dudaklarını büzüştürerek “yarasın komtanımmm” diye göbeğini kaldırıp indirip etrafında dönmeye başladı.
İbrahim Bey omzunu yasladığı komandoyu yakından görünce “ne kadar bizim oğlana benziyor beee” diye geçirdi. Omuzdan dönüp yüzyüze geldiklerinde şube başkanının keyiften gülen yüzüne baktı imrenerek “Haydeeeeee” diye bir nara attı, komandonun dişlerinin ön tarafındaki büyük dişin çürüklerini görünce “Aynı bizim oğlan onun da aynı dişi çürü…”
Komando sırt sırta verdiği İbrahim Bey ile “Hopalaaa” deyince tekrar yüz yüze geldiğinde “Baba ne olur çaktırma” diye seslendi.
İbrahim Bıdıkçı “Lan ben ne kadar içtim, üleeeeeennn” diye haykırıp yere yığıldı. Gazino müdürü “Açılın etrafını açın, bırakın olsun işesin halıya bir şey olmaz” diyerek İbrahim beyi garsonlarla müdüriyete oradan da hastaneye götürdü.
Masada kalan artıkları usulca toparlayan garsonlar “yeni şube başkanı yaman adam valla” diyerek takdirlerini ifade ettikleri saatlerde komando askerlik şubesinin misafirhanesinde çoktan uykuya dalmıştı.
Sabahleyin kalktığında, asker kapısının önünde sıraya dizilmiş, sivil memurlar da epeydir giymedikleri görev önlüklerini tıkıştırdıkları çekmeceden çıkarıp giyinmiş, sağını solunu çekiştiriyorlardı.
Misafirhanenin kapısını açınca içinde hazırladığı “özür dilerim bir yanlışlık oldu aslında” tarzındaki söylemine başlamadan “Dikkayyyt !” diye haykıran askerin sesiyle havaya zıplayınca, sivil memurlardan şişman olan Hilmi Poyumkısa “yavaş oğlum komutanın ödünü patlatacaksın” diye çıkıştı. Sivil memur Hilmi Bey kendini arz ederek şube astsubayının annesinin rahatsızlığı sebebiyle memleketinde olduğunu, üç gün sonra geleceğini, ancak Yüzbaşı’nın atama yazısının henüz gelmediğini fakat aceleye mahal olmadığını eninde sonunda geleceğini, katılış tarihinin de dünden başlatılabileceğini arz ederek “buyurunuz komutanım kahvaltınız hazır” diyerek komandoyu masaya davet etti.
Kahvaltıdan sonra askerleri denetleyen Komando “Çay ilçesi askerlik şubesi bir çavuş iki onbaşı altı er emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım” tekmiline “ Vallahi mi ya ?” deyince çavuş baştan aşağı kırmızı kesildiği halde “Sağ ol!” diyerek durumu idare etti.
“Komutanım şimdi size ilçemizdeki askerlik şubesi faaliyetleri hakkında sunum yapacağız, öncelikle Askere Alma işlemleri, Esnan Vaziyet Planı, Seferberlikle alakalı çalışmalar, Sefer Görev Emirlerinin tebligatı ve …”
Bir saatten fazla süren brifing neticesinde şube başkanı olarak bilmesi, lise talebesi olarak katiyen bilememesi gereken ne varsa öğrendi Komando Yüzbaşı.
Kapıda bekleyen askeri “Jeep” in içindeki onbaşı “kaymakam bey Yüzbaşı Volkan’ı makamında bekliyor, malüm yarın milli bayram ve usul gereği ilçedeki en üst rütbeli komutan konuşma yapar” dedi.
Bir saat sonra kaymakam beyin makamında bayram töreninde yapılacaklar bir daha gözden geçirilerek nihai kararlar alındı ve Yüzbaşı Volkan’ın Belediye Başkanından sonra küsüye çıkmasına karar verilerek hazırlıklı olup olmadığı sorulunca komando “her zaman” diyerek, içerisindeki vaziyeti ne kadar kanıksadığını da ortaya koydu.
Büyüm meydan bütünüyle dolu, çevredeki kamu binalarının, işyerlerinin camlarından sarkan insanların çokluğu dikkati çekiyor. Herkesin dilinde ilçeye yeni gelen “Yüzbaşı Volkan” ,onu görmek için izdiham yaşanıyor. Bekâr olduğunu duyan kızlar görünmek için sabahın erken saatlerinde protokol tribününün yanında yer tutmuş ve en görünüşe müsait yeri kaptırmamak için tuvalete bile gitmeden bekliyorlar. Zaten önceden tedbir alıp su, gazoz içmiyorlar ve oldukça dik tutmaya gayret ettikleri içleri pamuk dolu sutyenlerini kısa menzilli füzeler gibi protokol sıralarına doğrultmuş vaziyette teyakkuzda bekliyorlar.
Ve sunucu beden eğitimi öğretmenimiz “Günün anlam ve öneminden bahseden konuşmasını yapmak üzere İlçemiz Askerlik Şube Başkanı Garnizon Komutanımız Yüzbaşı Volkan…Yüzbaşı Volkan beyi kürsüye davet ediyorum . Arz ederim” diyerek komandoyu kürsüye çağırdı.
--------Birinci Bölümün Sonu.
İkinci Bölüm Fragmanı için
www.yuzbasivolkanresaleti.com tıklayın hiçbir şey göremeyeceksiniz.
YORUMLAR
erolabi
Sen çok sağol tacettin ağabey...
Selam ve saygılarımla...
Erolabi
Çok hoş ve güldüğüm bir konu.
Sabırsızlıkla devamını bekliyorum.
Saygılarımla.
erolabi
Sizinle alakalı biraz ondandır...
Gözünüzün önüne rahat gelir o üniforma..
Bazıları hayal ederken renkleri karıştırır.
Teyzemin kızı "Komandolar neden açık yeşilli pembeli giymiyolar kiiii?" demişti..
:)
Selam ve saygı ile...
erolabi
Kedi ismi gibi...Davi.
Davi Lafeva...
Davi Kaşaryan..
Davi Santiannio Bqalicarooto
Davi Han Muhammedi
Davi Hon Çua
Valla çok enterneyşınıl ama..
Selam ve saygı ile.
erolabi
Şunu mesela...
tiz vurun dizlerinize..
dizini dövmeyen kızını dövemez...
önce dizileri dövmeli..
mesela muhteşim yüz yıl
beni affet...
iki dünya arasında gibi eğitici ve öğütücü olanları.
maşallah..
barikallah..
Davidoff
Padşah dediklerimiz oğlunu kesti
Bu nassı sinamascophayat. Ben yine Davi olum iyisi. Höytt dediyim boğazıma kaçan balık gılçıydı.
erolabi
ben kardeşlerimi yolda bırakmam..
kalleşlik yapmam...
Balık yerken kardeşlerimi davet ederim..
Mesela..